28 Temmuz 2015 Salı

Erdoğan ne yapmak istedi?

Sürur Öztürk

Erdoğan'ın temel stratejileri nelerdi?
Bütün ülkeler için geçerli bir kural vardır; sermaye el değiştirmeden iktidar el değiştirmez... Nitekim Türkiye’de genellikle “sağ” partiler seçimi kazanmış ama hiçbir zaman “iktidar / muktedir” olamamışlardı... Erdoğan, Anadolu sermayesini güçlendirip yanına alarak, baronların / monşerlerin iktidarına son vermek istedi... Dünyanın en büyük soygun şebekesi olan Küresel Sermaye, yani paralarının gücüyle devletler üstü bir dünya iktidarı oluşturmak isteyen yabancı dev şirketler, onun bu teşebbüsünü engellemek için, türlü oyunlarla ona “hırsız” damgası vurdular...

Türkiye üzerinde gerçekleştirilen siyasî ve ekonomik operasyonlar, mutlaka medya üzerinden gerçekleştirilirdi. Bu sebeple Erdoğan, ABD’nin ve AB’nin nüfuzundan kurtarılmış, millî bir medya tesis etmeye çalıştı... Onun bu teşebbüsünü engellemek için, ona “sansürcü / baskıcı” damgası vurdular... Erdoğan’ın desteklediği medya kuruluşlarının beceriksizlikleri de Erdoğan düşmanlarının ekmeğine yağ sürdü...

İngiltere’nin uzun yıllar boyunca uyguladığı politikalar sonucunda İslâmcılar, devlete ve orduya mesafeli hatta sık sık “düşman” bir tutum içerisine giriyorlar, AB’nin kontrolündeki devlet bürokrasisi de, muhafazakâr, mütedeyyin insanlara “düşman” muamelesi yaparak, bu ayrışmayı hızlandırıyordu. Bu durum, devleti zayıflatıyor, dış operasyonlara karşı direncini kırıyordu... Erdoğan, muhafazakâr kitleyi devletiyle, ordusuyla kaynaştırmak ve devleti dış güçlere karşı güçlendirmek istedi... Bu sebeple ona karşı “AK Parti’yi devletleştiriyor” eleştirisi üretildi...
Dindarların bile bir zamanlar “Hıyanet İşleri Başkanlığı” adını takarak itibarsız ve etkisiz hâle gelmesine katkıda bulundukları Diyanet İşleri Başkanlığını, İngilizler tarafından paramparça edilmiş mütedeyyin kitleyi birleştirici, bütünleştirici, İslâm coğrafyasında saygın, sözü dinlenir bir uluslar arası kurum hâline getirmeye çalıştı... Onun bu teşebbüsünü, “Halife olmak istiyor” diyerek etkisiz hâle getirmek istediler...

30 yıldır Türkiye’nin trilyonlarca Lirasına mal olan, tarifsiz acılar yaşanmasına sebep olan ve Türkiye’yi dış dünya ile ilgilenip büyük hamleler yapmaktan alıkoyan Kürt meselesini halletmek istedi. Bu teşebbüsünü engellemek için ona “hain” dediler. Şimdi savaş emri verince de “katil” diyorlar... Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Kürt vatandaşlarımızın, silahların gölgesinde hür iradelerini ortaya koyamayacaklarını görüyor ve onları bu baskıdan kurtarmak, devletle bütünleştirmek istiyordu. Nitekim, bölgede Kürt partilerinden sonra en çok oy alan parti hâline getirmeyi başarmıştı. Ne var ki, İngiltere ve Almanya’nın istihbarat servislerinin medya ve sivil toplum kuruluşları üzerindeki hakimiyetlerini kıramadığı için, 7 Haziran seçimleri öncesi yazılan senaryoya engel olamadı...

Erdoğan’ın bütün bu teşebbüslerini hangi oranda başarabildiği tartışılır; ama hayli mesafe aldığı inkâr edilemez... Başarmak için, asla pes etmeden, sonuna kadar direndiği ve bu uğurda adeta yedi düvelle mücadeleye giriştiği de...

Ona, bu sebeple “diktatör” dediler... Batı’nın baronlarına direndiği için...

Biz, onun ne yapmak istediğini biliyor, yapmak istediklerini tam olarak gerçekleştirememiş olsa da, en azından bunun için ölümü de göze alarak mücadele etmiş olmasını bütün kalbimizle destekliyoruz...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanındayız, yanında kalacağız...

Hiç yorum yok: