20 Ağustos 2009 Perşembe

Dün ABD, bugün İngiltere… Ülkücüler nereye?..

Haber - Yorum / Sürur Öztürk

Daha önce okumuş olan okuyucularımız hatırlayacaklardır; Yozgat Belediyesi, 18 cadde ve sokağın adını değiştirip, o sokak ve caddelere şehitlerimizin isimlerini vermeden önce, buna itiraz etmiştim. “Şehitlerimizin adından bile rahatsız olan hain” gibi ağır suçlamalarla yaftalanma ihtimalini bile göze alarak, “Yozgat Belediyesi, bu kararını gözden geçirmelidir” diye yazmıştım.

İtirazımın gerekçesi de, özetle şuydu: Öncelik gerektiren ve âciliyet taşıyan belediye hizmetlerini yerine getirmek için daha fazla çaba harcamak yerine, kısa yoldan alkışlanma imkânı sağlayan bu tür isim değişikliklerine meyletmeyin. Bu, istismara kapı aralar, istismarın yolunu açar. Şehitlerimizin mükâfatını Allah verecek. Biz onlara vefa göstereceksek, onların geride kalan yakınlarını aç ve açıkta bırakmayalım, onların geride bıraktığı insanlar için daha yaşanabilir, mamur, müreffeh bir şehir oluşturmak için çaba harcayalım… O yazımda bunun yanı sıra, belediyelerin sık sık uyguladıkları bu “cadde ve sokak isimlerini değiştirme” alışkanlığının, şehrin kültürel hafızasını çöpe atan, tam bir “kültür katliamı” olduğunu da, şehit isimleri konusundan ayrı bir husus olarak, ayrıca anlatmaya çalışmıştım…

Şimdi, benzer gerekçelerle; aynı ilkeden, aynı hassasiyetten hareketle, sıradan bir Yozgatlı, sade bir vatandaş olarak, MHP’ye de uyarıda bulunmak istiyorum.

MHP İl Başkanı Ergin Çınarer, Cuma günü namazdan sonra şehitliği ziyaret ederek Kur’ân-ı Kerîm okutacaklarını ve bir basın açıklaması yapacaklarını duyurdu. Çınarer, şehit yakınlarını ve bütün Yozgatlıları da bu programa katılmaya çağırdı. Basın açıklaması da muhtemelen, adı medya tarafından konmuş olan “Kürt Açılımı” konusunda olacak…

Bu programın, tam da “açılım” tartışmalarının yoğunlaştığı ve hararet kazandığı şu günlerde gerçekleştiriliyor olması, samimiyetlerinden şüphe duymadığım ancak büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını düşündüğüm MHP’lilere büyük bir sorumluluk yüklüyor.

Bence, MHP Yozgat İl Teşkilatı, şehitlerin siyasete alet edildiği izlenimi doğuran bu tür kolaycı yaklaşımlara meyletmemeli. Niyet gerçekten de mübarek Cuma günü ve Mübarek Ramazan ayını karşılarken, aziz şehitlerimizin ruhlarına birer Fatiha okumaksa, bunu siyasî bir protesto malzemesine dönüştürmeden ve sessizce de yapabilirler. Fakat, Sayın Ergin Çınarer, Yozgat Şehit Aileleri Derneği’ni ziyareti sırasında, “Kürt açılımına karşı mücadele edeceğiz” dedikten sonra, bu programı da duyuruyor ve bütün şehit ailelerini ve bütün Yozgatlıları bu “programa” katılmaya çağırıyor…

İşte, sorumluluk da burada başlıyor. Şehitlerimizin kemikleri, istismar edildiklerinde de sızlamaz mı?..

“Açılım”ın Amerika’nın bir projesi olduğu gerekçesiyle, hükümetin bu hamlesine karşı mücadele edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat, bu sürecin engellenmesi de İngiltere’nin stratejisi… O halde, ülkücüler siyasî duruşlarını, siyasî tavırlarını neye göre belirleyecekler?

Bu sürece, şehitlerimize sahip çıkmak adına karşı çıktığınızı söylüyorsunuz; ama -bazı görüş farklılıkları olsa da- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de bu sürece destek verdiğini görmüyorsunuz!.. Kavurucu güneş altında dağ yamaçlarında sürünen, buz kesen gece karanlığında mevzide tetikte bekleyen askerlerimizden, komutanlarımızdan daha mı vatanseversiniz?

Hepsini müzakere ve münazara edebiliriz… Fakat, münazarayı münakaşaya dönüştürmeden, birbirimize hakaret etmeden, vatanseverliği kendi tekelimizde görmeden, bizim gibi düşünmeyen herkesi topyekûn “vatan haini” ilân etmeden… Damgalamadan, yaftalamadan…

Yozgatlılar olarak hepimiz, yarın şehitlerimizin ruhuna birer Fatiha yollayabiliriz… Fakat, şehitlikleri, hükümetin dolaylı yoldan protesto edildiği istismar ve “psikolojik harekât” mekânlarına dönüştürmeyelim…

Medyanın “Kürt Açılımı” dediği bu sürece ben, “PKK’yı bitirme operasyonu” demeyi tercih ederim.

Bu süreç, geri dönülmez, önü alınmaz bir süreçtir. PKK zaten büyük ölçüde tasfiye edildi. Avrupa’daki malî kaynakları çökertildi, eski ABD yönetiminden gördüğü askerî ve lojistik destek kesildi; Barzani yalnız kaldı, Türkiye’ye sığınmaktan başka çaresinin olmadığını anladı… Önümüzdeki haftalarda gerçekleşmesi muhtemel bazı provokasyonlar da işe yaramayacak; çok yakında, içerideki işbirlikçileriyle birlikte PKK tamamen yok edilecek, elindeki bütün istismar malzemelerini birer birer kaybedecektir.

Devlet, yıllardır uyguladığı Kürt politikasını değiştiriyor. Kürt vatandaşlarımızı PKK’nın elinden kurtarma operasyonunu “PKK’ya taviz vermek / Öcalanı muhatap almak” diye nitelendirip, bir devlet stratejisini zora sokmak, vatanseverlik değildir. Şehit ailelerine ve derneklerine yanlış bilgiler vererek onları yanıltmak ve bu sürecin karşısında yer almalarını sağlamaya çalışmak da milliyetçilik değildir.

Ben, ülkücülerin bütün hassasiyetlerini bilirim… Bu sebeple, vatanseverlik konusundaki samimiyetinizden hiç şüphem yok… Fakat, yanlış yerde duruyorsunuz ve yanılıyorsunuz… Bu sürecin sonu, sizin iddia ettiğiniz gibi olmayacak… En başta şehit ailelerine karşı mahcub olacaksınız… Kazanan Türkiye olacak; çünkü Türkiye, sizin bildiğinizden çok daha büyük, çok daha güçlü bir devlettir.

“Türkiye’yi bölecekler” diyorsunuz. Ben kendi adıma bunu bu millete bir hakaret kabul ederim. Kim bölecek? Kim bölebilir? Kimin haddine? Türkiye’nin orta yerinde Yozgat dururken; asker mevzide, polis takipteyken, Türkiye’yi kim bölebilir?

Yok eğer, “Koskoca Türk Ordusu Türkiye’yi koruyamıyor, koskoca emniyet teşkilatı Türkiye’yi koruyamıyor, koskoca istihbarat teşkilatı Türkiye’yi koruyamıyor, bir tek MHP koruyor” diyorsanız, siz bu devlete saygısızlık, bu millete de hakaret ediyorsunuz demektir…

Yanlış yerde duruyorsunuz ve yanlış bir strateji izliyorsunuz…

12 Eylül’den önce ABD’nin tuzağına düşen ülkücüler, şimdi de İngiltere’nin tuzağına düşecekse, yaşadıklarımızdan hiç ibret almamışız demektir.

Ben de Yozgatlıyım, ben de bu vatanı en az sizin kadar çok seviyorum ve bu sebeple de, zaman zaman yazmaya devam edeceğim…