19 Mayıs 2011 Perşembe

Yozgat ‘sihirli değnek’ bekliyorsa çok bekler

Yorum - Sürur Öztürk

Yozgat’ın kalkınması konusunda fikrimi soran herkese aynı cevabı veriyorum:

Bir şehrin kalkınmasının en temel unsuru, o şehrin kendi maddî ve manevî dinamikleridir. Eğer bir şehir, kendi mahallî dinamiklerini harekete geçiremiyorsa, kaç milletvekili çıkarırsa çıkarsın sonuç değişmez. İsterse o milletvekillerinin hepsi bakan olsun…

Bir şehrin kendi dinamiklerini harekete geçirebilmesi için, öncelikle bir “şehir kültürü” kazanmış olması ve bu kültürü besleyen mekanizmaları sürekli canlı tutması gerekir. Bunu yapacak olan da şehrin medyasıdır, kanaat önderleridir, sivil toplum kuruluşlarıdır, işadamlarıdır.

Yozgat’ta en çok tekrarlanan sözlerden birisi, “Yozgat’ın sahipsiz olduğu”dur. Evet, gerçekten de Yozgat “sahipsiz” bir şehir; yaygın ifadesiyle de “Valisi olan bir köy” görüntüsü vermektedir. Fakat bu tespitteki kusur, Yozgat’ın “sahipsiz” oluşundan şikâyet edenlerin bizzat kendilerinin, “Yozgat’a sahip çıkmak” adına samimi ve ciddi hiçbir teşebbüste bulunmayışlarıdır. Bir başka ifadeyle, “Yozgat’ın sahipsizliği”, bundan şikâyetçi olanların Yozgat’a sahip çıkmayışlarının bir toplamından başka bir şey değildir. Bu açıdan bakılırsa, “Yozgat sahipsiz” demek, “Biz Yozgat’a sahip çıkmamaya devam ediyoruz” itirafında bulunmaktan ibarettir.

Yozgat’taki yaygın eğilim, adeta bir kurtarıcının gelip bu şehri kurtarmasını beklemeye dönüşmüş durumda. Bir tarafta, bu “kurtarıcı”nın bir siyasetçi olabileceği istikametinde bir umut, bir tarafta da siyasetçilerden bir hayır gelmeyeceği, hepsinin sadece kendi menfaatlerinin peşinde oldukları şeklinde bir umutsuzluk var. Aynı toplumun, aynı konuda umut ve umutsuzluğu bir arada taşıyor olması, büyük bir tutarsızlıktır. Yozgat’ın geri kalmışlıktan kurtuluşunun ancak siyasetçilerin eliyle gerçekleşebileceğine inanılıyorsa, bu umutsuzluk niye? Yok, eğer siyasetçilerden bu memlekete bir hayır gelmeyeceğine inanılıyorsa, bu beklenti niye?

Gözüken o ki, Yozgat, adeta sihirli bir değneğin kendisine dokunmasını ve her şeyin birden bire değişivermesini bekliyor. Ne var ki, bir sihirli değnek Yozgat’a hiçbir zaman değmeyecek; çünkü öyle bir sihirli değnek yok.

Yozgat, ne zaman ki medyasıyla, kanaat önderleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, işadamlarıyla bir “şehir kültürü” tesis eder, Yozgat o zaman, tek bir milletvekili olmasa bile, hızla kalkınmaya başlar.

Bütün bu sözlerim, siyasî mekanizmaların kalkınmadaki rolünü küçümsemek ya da yok saymak anlamına gelmiyor elbette. Fakat milletvekillerine yüklenen bu “kurtarıcı” rolünün çok abartılmış bir rol olduğunu düşünüyorum.

Yozgat’ta bugünlerde herkesin dilinde aynı soru: Acaba 12 Haziran seçiminin sonucu 4-0 mı olacak, yoksa 3-1 mi? Söyler misiniz Allah aşkına, “şehir kültürü”nü tesis etmek için hiçbir ciddi teşebbüste bulunmayan Yozgat’ta, seçim sonucu 4-0 olsa ne olur, 3-1 olsa ne olur?

Daha merkez ilçe ile çevre ilçeler arasındaki sosyal ve ekonomik ilişkilerini rayına oturtamamış; ilçelerin, beldelerin ve hatta köylerin birbirlerine karşı husumet içerisinde olduğu, medyasının ajans ve bülten haberciliği yapmaktan öte bir gayretinin olmadığı, kanaat önderlerinin kendi kabuğuna çekildiği, sivil toplum kuruluşlarının adeta mezara gömülmüşçesine derin bir hareketsizlik ve sessizlik içinde olduğu, işadamlarının Yozgat’ın kalkınmasına katkı sağlamayı sadece bina inşa ettirmek şeklinde anladığı bir Yozgat’ın kalkınması için acaba kaç milletvekili çıkarması gerekiyor?

Lütfen ukalâlık ettiğimi düşünmeyiniz. Yapılan işleri, hizmetleri, hayır hasenatı küçümsemiyorum. Bir şehrin kalkınması, bütün bunların ötesinde bambaşka bir seferberliği gerektirir demek istiyorum.

Bir şehir, öğretmenleri bayrağa el bastırıp yemin ettirerek de kalkınmaz, kaynağını düşünmeden, plansız bir şekilde ‘proje ürettim’ diye kamuoyuna ilân edip, sonra işadamlarına ‘Bizde para yok, gel bu projeyi sen üstlen’ çağrısıyla, hesapsızlığın üstünü örterek de kalkınmaz.

Bence Yozgat’ın en ‘çılgın proje’si, Yozgat’ta bir “şehir kültürü” oluşturmak için kolları sıvamaktır. O kültür oluştuğunda, göreceksiniz, siz milletvekillerinin, bakanların peşinde değil, onlar sizin peşinizde koşacak…

(surur-ozturk@hotmail.com)

Hiç yorum yok: