21 Mayıs 2011 Cumartesi

Ekici: Yozgat hâlâ MHP’nin kalesidir

Bahar yağmuru umuyorduk, güz yağmuru yağdı

Dün TV 8’de Yozgat’tan canlı olarak yayınlanan “Seçim Kervanı” programından hemen önce yağan şiddetli yağmur sebebiyle program sunucusu Tayfun Talipoğlu, “Programa böyle son anda, birden bire hazırlandık çünkü biraz önce dehşet bir yağmur yağdı, arkasından doluya çevirdi. Burada vatandaşlar da ıslandılar ama Milliyetçi Hareket Partililer inatla bekliyorlar, adayları Mehmet Ekici’yi desteklemek adına” diyerek söze başladı. Talipoğlu, Ekici’ye, “Efendim Yozgat’ta böyle ânî geçer ve güneş açar mı sonra?” diye sordu. Ekici de, “Açar inşallah, bekliyoruz onu. Bahar yağmuru olmasını umuyorduk ama güz yağmurları gibi bir yağmur yağdı” dedi.

Eski MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, program sunucusu Tayfun Talipoğlu’nun “Yozgat eskiden Milliyetçi Hareket Partisi’nin kalesi olarak bilinirdi. Sonra ne oldu da MHP bu kaleyi bıraktı? Yoksa MHP’liler başka kalelere mi geçtiler?” sorusunu da cevapladı.

Ekici, “Aslında olan bir şey yok. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Yozgat yine kalesidir ve kalesi olmaya devam edecektir, bunda şüphe yok” dedi.

“Seçim Kervanı” Yozgat’ta

Gazeteci Tayfun Talipoğlu’nun sunduğu ve TV 8’de canlı olarak yayınlanan “Seçim Kervanı”nın dünkü durağı, Yozgat oldu.

Cumhuriyet Meydanı’na kurulan platformdan canlı olarak yayınlanan ve yaklaşık 1,5 saat süren programda sırasıyla, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Yozgat birinci sıra milletvekili adayı Mehmet Ekici, CHP Yozgat birinci sıra adayı Ali Ayık ve AK Parti Grup Başkanvekili ve Yozgat birinci sıra adayı Bekir Bozdağ, yerel basın mensuplarının sorularını cevapladılar.

Programa, yerel basını temsilen Yozgat Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı Osman Hakan Kiracı, Merhaba Yozgat gazetesi sahibi Ahmet Büyüksoy, Yozgat Hakimiyet gazetesi sahibi Yusuf Kenan Yılmaz ve İleri gazetesi Yazı İşleri Müdürü Seda Erkılıç katıldı.

Programda, HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı ve birinci sıra milletvekili adayı Kâzım Arslan ile yapılan bir röportaja da yer verildi.

Bahar yağmuru umuyorduk, güz yağmuru yağdı

“Seçim Kervanı” programından hemen önce yağan şiddetli yağmur sebebiyle program sunucusu Tayfun Talipoğlu, “Programa böyle son anda, birden bire hazırlandık çünkü biraz önce dehşet bir yağmur yağdı, arkasından doluya çevirdi. Burada vatandaşlar da ıslandılar ama Milliyetçi Hareket Partililer inatla bekliyorlar, adayları Mehmet Ekici’yi desteklemek adına” diyerek söze başladı. Talipoğlu, Ekici’ye, “Efendim Yozgat’ta böyle ânî geçer ve güneş açar mı sonra?” diye sordu. Ekici de, “Açar inşallah, bekliyoruz onu. Bahar yağmuru olmasını umuyorduk ama güz yağmurları gibi bir yağmur yağdı” dedi.

Talipoğlu, Ekici’ye “Neden Yozgat’ta politikada ısrarlısınız ve neden Milliyetçi Hareket Partisi?” sorusunu yöneltti.

13 yaşından beri ülkücü hareketin içinde olduğunu belirten Ekici, “Çocuk yaşlarımdan itibaren bir inancın, bir davanın savunuculuğunu yapmaya gayret ettim ve aynı zamanda da bu şehrin çocuğuyum” dedi. Ekici, doğduğu şehre hizmet etmek, doğduğu şehri temsil etmek, doğduğu şehrin geleceğine katkıda bulunmak istediğini söyledi. Ekici, “Bundan 30 sene sonra, 40 sene sonra, 50 sene sonra bu şehirde doğacak olanlara, bu vilâyette doğacak olanlara yaşanabilir bir şehir hayatı, dolgun bir kültür hayatı, ekonomik gelişmişlik noktasında bir katkım olabilirse, zerre-i miskal bir katkım olabilirse, bunu kendi adıma övünç hâneme yazılacak bir şeref levhası olarak görürüm. Zaten Yozgat’ta olmasam da, milletvekili olmasam da ben bir şekilde kendi inançlarımın ve davamın savunuculuğunu yapacağım ama milletvekili olmayı Cenab-ı Allah geçtiğimiz dönem takdir etti, bu dönem de nasipse aynı şekilde görevimize devam etmek istiyoruz” diye konuştu.

Yozgat hâlâ MHP’nin kalesidir

Mehmet Ekici, program sunucusu Tayfun Talipoğlu’nun “Yozgat eskiden Milliyetçi Hareket Partisi’nin kalesi olarak bilinirdi. Sonra ne oldu da MHP bu kaleyi bıraktı? Yoksa MHP’liler başka kalelere mi geçtiler?” sorusunu da şöyle cevapladı.

“Aslında olan bir şey yok. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Yozgat yine kalesidir ve kalesi olmaya devam edecektir, bunda şüphe yok. Çünkü Yozgat halkının, ilçeleriyle, şehir merkeziyle beraber millî duyguları çok yüksek ve egemendir ve devletine bağlıdır, Cumhuriyetini sever, böyle bir memlekettir bu Yozgat. Dolayısıyla bu anlamıyla ele aldığınızda Milliyetçi Hareket Partisi’nin taşımaya çalıştığı ve savunmaya çalıştığı değerleri dikkate aldığınızda, Yozgat yine Milliyetçi Hareket Partisi’nin kalesidir; ama gözden kaçırılan bir husus vardır: Milliyetçi Hareket Partisi, 1999 seçimlerindeki yüzde 17.87’lik oy aldığı 3 milletvekillik başarısının dışında Yozgat’ta hep 1 milletvekili ile temsil edilmiştir; ama kaledir. Yani burası millî duruşun kalesidir. Bu şehirle iftihar ediyorum ben bu mânâda; fakat görülmesi gereken şudur; Milliyetçi Hareket Partisi açısından bir önemi de şudur bunun: Bakın bu şehir, ilk belediye başkanlığını, ilk senatörü, ilk milletvekilini Milliyetçi Hareket Partisi’nin çok zayıf olduğu dönemlerde hep hediye etmiş bir şehirdir. Onun için bizim hareketimiz açısından, bizim ülküdaşlarımız açısından çok özel bir önemi vardır, çok özel bir yeri vardır Yozgat’ın. Yozgat bu yerini koruyacaktır ve kollayacaktır. Hiç şüpheniz olmasın, Yozgat kaledir bu anlamıyla.”

Programda daha sonra gazetecilerin sorularına geçildi. Yozgat Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı ve Yozgat gazetesi sahibi Osman Hakan Kiracı, “Sizce Yozgat’ın en önemli sorunu nedir ve bu sorunu iktidar ya da iktidar ortağı olduğunuzda hangi projelerle çözmeyi düşünüyorsunuz? Geçmiş dönemde Milliyetçi Hareket Partisi Cumhurbaşkanı seçiminde Sayın Abdullah Gül’ü desteklemişti. (Oylamaya katılarak seçilmesinin yolunu açmıştı) Bundan sonraki seçimde Sayın Erdoğan aday olduğunda Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Sayın Erdoğan’ı destekleyecek misiniz yoksa muhalif bir tavır mı sergileyeceksiniz? Bir de, şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasî çalkantıların önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi ile bir ilişkisi var mıdır?” diye sordu.

Yozgat’ın en önemli sorununun, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültüel bir problem olan göç sorunu olduğunu belirten Ekici, “2002’li yıllarda 690 bin olan şehir nüfusu, vilâyet nüfusu, bugün 482 binlere düşmüştür ve göç artış hızını dikkate alırsanız, önümüzdeki 10 yıllık süreçte Yozgat şehrinin nüfusunun 200 binlere doğru, vilayetinin 200 binlere doğru inme ihtimali vardır. Eğer göçü durduramazsak, bu şehirde ve bu vilâyette kendimize has kültürel dokumuz kalmayacak, bu vilâyette insnlar geçinemeyecek ve bu vilâyet yaşanamaz bir vilâyet hâline gelecek” dedi.

Göç sorununun bütün sorunları içine alan bir sorun olduğunu belirten Ekici, bunun en önemli sebeplerinden birisinin işsizlik olduğunu söyledi. Ekici, Yozgat’ın önemli bir emekli ve küçük esnaf şehri olduğunu ancak şehirde büyük sanayi olmadığını ifade ederek, “O zaman sanayi strateji tercihlerimizi doğru seçmeliyiz, kalkınma modellerimizi doğru seçmeliyiz ve bu konuda iktidar kim olurs olsun istikrarlı davranmalıdır” diye konuştu.

Ekici, AK Parti iktidarında göçün önlenmesi amacıyla hiçbir tedbir alınmadığını gördükleri için AK Parti’nin sloganını “istikrar sürsün, Yozgat küçülsün” şeklinde değiştirdiklerini kaydetti.

Abdullah Gül’ü desteklemedik

Ekici, Cumhurbaşkanı seçimine dair sorusunu da şöyle cevapladı:

“Önümüzdeki süreçte Türkiye Büyük Millet Meclisi aritmetiğinin nasıl şekilleneceğini bilmiyoruz. Bunun kararını halkımız 12 Haziran’da verecek. 13 Haziran günü iktidarı kimin alacağı belli değil, muhalefetin nasıl oluşacağı belli değil, siyasî dengelerin nasıl oluşacağı noktasında belki bugünden bazı kanaatleri söylemek mümkün ama bunu kesin bir önyargı hâlinde söylemek mümkün değil. Umduğumuz oyu alırsak ve umduğumuz siyasî harita meydana gelirse Sayın Erdoğan Bey’in aday olamayacağını düşünüyorum. Yani bu farklı bir boyuttur. İki, Tayyip Bey ve partisi umduğu oyu alırsa parlamenter sisteme veda edebilirsiniz. Yani belki bu seçim, Türkiye’deki parlamenter sistemin, demokratik sistemin son seçimi olabilir; çünkü referandum oylamasında aldığı yüzde 77 oydan sonra yani aldığı yüksek oydan sonra Anayasa Komisyonu Başkanına döndü, ‘Haydi bir anayasa yazın bakalım’ diye siparişi verdi. Bu anayasa, bugün uyguladığımız parlamenter sistem değil. Onun kafasındaki tasavvur, başkanlık veya güçlendirilmiş, belki Fransa örneği (yarı başkanlık) belki denenebilir. Dolayısıyla, belki Türkiye’nin parlamenter sistemle girdiği son seçim olabilir, Allah korusun. Yani bunu hiç temenni etmiyorum. Tayyip Bey’in niyeti Cumhurbaşkanı olmak olabilir ama asıl niyeti başkan olmak ama bu millet onu başkan yapmayacak diye umuyorum. Yani böyle de bir kanaatim var.

İkinci sorunuza atıf yaparak geçeyim; Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül Bey’i desteklemedik. ‘Milliyetçi Hareket Partisi bugün Meclis’te olmalı mıdır, olmamalı mıdır’ tartışması için çok kilit bir soruydu sorunuz, onun için teşekkür ederim. Biz, yeni seçilmiş Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin halkın iradesi noktasında çalışmasını temin ettik, yaptığımız budur. Bu da çok önemli bir demokratik görevdi. Ben, Abdullah Gül Bey’e oy vermedim, vermediğime de çok memnunum. Kendi partimizden bir arkadaşımız aday olmuştu ona oy kullandım. Bütün Milliyetçi Hareket Partililer, tahmin ediyorum, gizli oydur, tahmin ediyorum kullandı, kendi oyumu ihsas edebilirim, yani o anlamda söyleyebilirim. Biz, ta bir dönem öncesinden tıkanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışmasına vesile olduk. Bunu da bir sebeple yaptık, o da halkın iradesine duyduğumuz saygıyı siyasî hayata geçirmek adına yaptık.”

Anayasa değişikliği ve MHP

Program sunucusu Tayfun Talipoğlu, Ekici’ye “Bu seçimde Milliyetçi Hareket Partisi, daha küçük muhalefet olmasına rağmen sadece Milliyetçi Hareket Partisi tartışılıyor. Yani laf atmalar var partiler arasında ama tartışılan Milliyetçi Hareket Partisi, niye?” diye sordu. Ekici, bu soruya şöyle karşılık verdi:

“Niye? Çünkü suyun özgül ağırlığı 1, civanın özgül ağırlığı 13,6. Milliyetçi Hareket Partisi, sadece seçtirdiği milletvekillerinden ibaret bir parti değil, işte bu gördüğünüz herkes. Özgül ağırlığı yüksek bir parti. Milliyetçi Hareket Partisi’nin sayısı ne olursa olsun, Meclis’teki temsil ettiği sayı ne olursa olsun, bu 30 da olabilir, 60 da olabilir, 110 da olabilir, Milliyetçi Hareket Partisiz bir Türkiye düşünülemez; çünkü Milliyetçi Hareket Partisi, bu milletin değerlerini korumaya çalışan, geliştirmeye çalışan, ileri götürmeye çalışan bir siyasî partidir. Başka siyasî partileri suçlamak adına söylemiyorum, sadece kendimizi tanımlamak adına söylüyorum bunu. Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisiz bir Meclis olmaz.

Şimdi problem de burada başlıyor. Önümüzde bir anayasa var, anayasa değişikliği var. Bu anayasa değişikliğinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bugünkü hazırlıklarına bakarsanız, ‘Türk Milleti’ kavramıyla oynanacak. Milliyetçi Hareket Partisi’nin etkin olarak var olduğu bir Meclis’te ‘Türk Milleti’ kavramıyla kimse oynayamaz. O zaman bu parti yok edilmelidir. Ya terbiye edilmelidir, Milliyetçi Hareket Partisi Amerikan terbiyesine girmez, Avrupa Birliği terbiyesine de girmez, o zaman bir iş kalıyor, Milliyetçi Hareket Partisi’ni yok edin. Şu anda gündemde çok tutulmasının sebeplerinden birisi budur. Yok edilmeye çalışılan bir Milliyetçi Hareket Partisi var. Ama Milliyetçi Hareket Partisi hep var hep de olacak. Bu anlamda bizimle uğraşacaklar. Bizimle uğraşmaktan vazgeçtikleri gün, bizim misyonumuz tamamlanmıştır Tayfun Bey. Hiçbir işe yaramaz ondan sonra Milliyetçi Hareket Partisi.”

Yozgat Hakimiyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Yusuf Kenan Yılmaz da, Yozgat’ın yaşanabilir iller sıralamasında 66’ıncı sırada olduğunu hatırlatarak, bu konudaki düşüncesinin ne olduğunu sordu.

Teşvik uygulaması

Ekici, Yozgat gibi geri kalmış iller için, büyükşehirler için öngörülenden farklı kalkınma modelleri geliştirilmesi gerektiğini belirterek, teşvik uygulamasına değindi. Ekici, “Düzce’ye teşvikle Yozgat’a teşviği aynı korsanız, hiçbir yatırımcının Yozgat’a gelmesi mümkün olmaz; denize daha yakın, yola daha yakın, hammadde kaynaklarına daha yakın” diye konuştu. Ekici, Yozgat’ta tarım ve tarıma dayalı sanayi ile hayvancılığın geliştirilmesi gerektiğini söyledi. İktidarın bu konudaki sorumluluğunun son derece önemli olduğunu belirten Ekici, Yozgat’ın 2002 ve 2007 Milletvekili Genel Seçimi, 2009 Mahallî İdareler Genel Seçimi ve 12 Eylül referandumunda iktidara çok yüksek oyla destek verdiğini hatırlatarak, iktidarın bu desteğin karşılığını vermediğini ifade etti.

Et ve Balık Kurumu

Ekici, “İşte hükümetin en övünerek yaptığı yatırım Et Balık Kurumu diyorlar, rahmetli Türkeş Bey’in ki teşekkür etme ihtiyacı bile hissetmediler, ‘bu yatırımı daha önce yapana çok teşekkür ederiz’ demek zahmetine bile katlanmadılar, Et Entegre Tesisi’mizin üzerine Et Balık Kurumu tabelası asıldı. Sayın Başbakan yanlış bilgilendirilmiş, 10,5 trilyon yatırımdan bahsetti oraya, böyle bir yatırım olmayacak, sadece bir şoklama bir de depo yapılacak oraya” diye konuştu.

Hayvancılık OSB Projesi

Daha sonra Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası’nın sık sık gündeme getirdiği Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi Projesi’ne değinen Mehmet Ekici, “Bu projeyi bize de sundular, iktidar partisine de sundular; ama çok enteresandır, bu proje Diyarbakır’da uygulanıyor, 15 ilde daha uygulanacak, projenin müellifi Yozgat, bu 15 ilin içinde yok. Dolayısıyla burada iktidarın bir sorumluluğu var” dedi.

Ekici, bir muhalefet milletvekili olarak kendi denetim görevini verdiği soru önergeleriyle yerine getirdiğini söyledi.

Kaset açıklaması

Ekici, konuşmasını, “Biz, şerefli haysiyetli, onurlu insanlar olarak, bu şehrin insanları olarak, bize karşı yapılan her türlü iftirayla sonuna kadar mücadele ederek bu şehre hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi. Program sunucusu Tayfun Talipoğlu da, “Zaten farkındaysanız o terbiyesizliği sormadım bile” dedi. Ekici ise, “Çok teşekkür ederim ama bunu söylemek zorundayım” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bir başka husus, Allah bize iktidar nasib ederse, bir ile, dersimizi iyi çalıştık, yaptığımız işlerden, yapamadığımız işlerden, iyi yaptığımız işlerden dersini iyi çıkarmış bir siyasî parti olarak, Allah’ın izniyle bu şehri, bugün değil sadece, 2050’lerde yaşanabilir bir şehir ve nüfusu giderek düşen değil nüfusu artan bir vilâyet hâline getirmenin kavgasını vermeye son derece azimliyiz.”

Ali Ayık: Başbakan CHP’nin projelerinden telaşa kapıldı

Programın ikinci bölümünde, CHP Yozgat birinci sıra milletvekili adayı Ali Ayık konuk oldu ve soruları cevapladı.

Program sunucusu Tayfun Talipoğlu, bir önceki seçimde Cumhuriyet Halk Partisi’nin üçüncü sırada yer aldığını hatırlatarak, bu seçimde iddialı olduğunu söyleyen CHP’nin vaatlerinin ne olduğunu sordu.

CHP’nin yeni bir genel başkanla yeni bir yapılanmaya girdiğini belirten Ali Ayık, “Bu yapılanmanın sonucunda parti, örgüt olarak iyi bir çalışma sergiledi, ayakları yere basan büyük projelerle Cumhuriyet Halk Partisi iktidara aday oldu” diye konuştu.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP’nin bu projeleri karşısında telaşa kapıldığını ileri süren Ayık, “Ben inanıyorum ki, 12 Haziran’da sandıktan güller açacak, Cumhuriyet Halk Partisi iktidara gelecek diye düşünüyorum” dedi.

“Merhaba Yozgat” gazetesinin sahibi Ahmet Büyüksoy, bugüne kadar milletin değerleriyle uğraşanların millet tarafından tasfiye edildiğini ifade ederek, “CHP Ergenekon’un saklama kabı mıdır? Sinan Aygün ve Mehmet Haberal’ın adaylıkları Yozgat’a bırakılsaydı onaylanır mıydı?” diye sordu.

Din istismarı

Manevî değerlerle siyaset yapılmaması gerektiğini ifade eden Ali Ayık, “Dinle ilgili en çok siyaseti yapan Sayın Başbakandır” dedi. Ayık, şöyle konuştu:

“Sayın Başbakan bu meydana geldiğinde ne dedi? Ahmet Efendi’yi selâmlayarak geldi. Başbakan, bu meydana geldiğinde, 2. Dünya Savaşı yıllarında yapılmış Karakadı Camii’nin yıkıldığını, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından ahır olarak kullanıldığını ima ederek onları söyledi. 2 Dünya Savaşı’nda Karakadı Camii 1944 yılında bir devrim sonucunda, minarelerinin yıkıldığını, kullanılmaz hâle gelip de bunun evrak deposu olarak kullanıldığını, onu söylemedi. ‘Bakanlar Kurulu kararı var, bu kararı gereği işte Cumhuriyet Halk Partisi ibadethaneleri kapattı, bunları ahır olarak, malzeme deposu olarak kullandı’ dedi. İnsanların manevî duygularıyla oynanmadı, türban olayını kim çözdü? Cumhuriyet Halk Partisi çözdü. 2002 iktidarından sonra AKP iktidarı boyunca üniversitelerde hiç türban eylemi oldu mu? Olmadı. Niye olmadı? Yasaklar kalktı mı? Kalkmadı. Niye yapmadılar? Demek ki bu bir siyasî istismar meselesi yapılıyor. Bunun yapılmaması lâzım. Şimdi bakın üniversitelerde herkes türbanla üniversiteye girebiliyor. Bir toplumsal mutabakat, uzlaşı gerekiyordu. Sayın Genel Başkanımız da bunun bu şekilde olması gerektiğini söylemişti. O mutabakatla o uzlaşıyla insanlarımız şimdi üniversitelere öğrencilerimiz giriyor. Ben de üniversitede okudum. 1988-92 yılları arasında Ankara’da okudum. Ben hiçbir türban tartışması hiçbir zaman görmedim ama bu siyasî istismar meselesi oldu.”

Alevi vurgusu yakışıksız bir siyaset

Başbakan Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi oluşuna vurgu yaptığına da işaret eden Ayık, “Böyle yanlış siyaset olur mu? İnsanları nereye kadar ayrıştıracağız biz? Biz Kurtuluş Savaşı’nı Alevisiyle Sünnisiyle kazanmadık mı? Kürdüyle, Türküyle, Çerkeziyle Lazıyla? Yani Yozgat’ın muhafazakâr yapısı içerisinde insanlara bir mesaj vermeye çalışıyor. Son derece yakışıksız bir siyaset.”

Bazı Ergenekon sanıkları suçlu olabilir

Ali Ayık, bazı Ergenekon sanıklarının CHP’den aday gösterilmesi konusunda da “Ben Silivri’de yatan insanların bir kısmının suçlu olabileceği kanaatim var ama bakın Başbakan ne dedi; ‘2004 yılında Çanakkale’de Başbakan gelip de ayağa kalkmayan insan şu anda cezasını çekiyor’ dedi. Demek ki bu bir siyasî iradenin hesap alma savaşı, hesap verme savaşı” diye konuştu.

Yozgat’ta nüfusun yüzde 79’unun geçimini tarım ve hayvancılıkla sağladığını belirterek bu insanların büyük sorunları olduğuna dikkat çeken Ali Ayık, tarımsal girdilerin maliyetlerinin çok yüksek olduğunu “2002 yılında (eski parayla) 1200 Lira olan mazot, bugün 3600 Lirayı geçmiş” dedi. Ayık, vatandaşların kendilerine ‘Mazot’un fiyatını nasıl 1500 Liraya indireceksiniz?’ sorduklarını da belirterek, “E kardeşim, gemicinin mazotu 1000 Lira da senin çiftçin gemiciden zengin mi? Biz insanların hayatî sorunlarıyla, ekonomik sorunlarıyla ilgilenmek zorundayız. (…) Ben insanların Ergenekon’la falan çok çok ilgili olduklarına da inanmıyorum” diye konuştu.

İleri gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Seda Erkılıç da, sunucu Tayfun Talipoğlu’na “Siyaseten unutulmuş olan şehrimizde siyaset programı yaptığınız için de teşekkür ederim” diyerek teşekkür etti. Erkılıç, Ali Ayık’ın, yıllardır sivil toplum örgütü içinde ve yönetici konumundayken şimdi de aylardır meydanlarda olan çiçeği burnunda bir siyasetçi olduğunu hatırlatarak, “Size göre Yozgat’ın en büyük sorunu nedir ve buna göre kişisel çözümünüz nedir?” diye sordu.

Ali Ayık, Yozgat’ta en büyük sorunun işsizlik olduğunu, işsizliğe karşı da tarım ve hayvancılığın, jeotermal kaynakların ve buna bağlı alternatif kaynak olarak da seracılığın geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Ayık, Yozgat’ta bazı kamu kuruluşlarının kapatıldığını, göç sebebiyle de yakında beldelerdeki okulların bile kapatılma aşamasına gelindiğini ileri sürdü.

Hayvancılık OSB

Ayık, tarımsal alt yapının değiştirilmesi ve tarım alanlarının sulanabilir hâle getirilmesi, tarımsal ürünlerin girdi fiyatlarının düşürülmesi gerektiğini söyledi. Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası’nın gündeme getirdiği Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi Projesi’ne de değinen Ayık, şunları söyledi:

“Buradan milletvekili olmuş, Başbakanın ‘beşinci milletvekili adayınız’ dediği Cemil Çiçek’e de gidildi, ‘Başbakanın Yozgat’taki ikinci adamı’ dediği Bekir Bey’e de (Bekir Bozdağ’a) gidildi, Sanayi Bakanı’na da gidildi, Tarım Bakanına da gidildi fakat o konuda hiçbir çözüm olmadı. Yozgat İhtisas Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi Projesi, Yozgat’ta hayvancılığı toplulaştırıp entegre tesislerin orada üretim yapabilmesi, burada istihdam sağlanabilmesi için çok büyük bir projeydi, maalesef o proje Diyarbakır’a gitti. Diyarbakır’dan sonra 15 tane il pilot bölge olarak seçildi, o bölgelerde de Yozgat yok.”

Kota sorunu

Ayık, hangi bölgede ne üretileceğinin belirlenmesi için tarımda bölgesel planlamaların yapılması ve ona göre tarımsal teşviklerin uygulanması gerektiğini ifade etti. Çiftçinin büyük bir kota problemi olduğuna dikkat çeken Ayık, bu konuda da şunları söyledi:

“Örneğin Boğazlıyan’da 1 milyon 200 bin ton kapasiteli şeker fabrikası var, Türkiye’nin en modern şeker fabrikalarından bir tanesi, çiftçi ekmek istiyor, ekemiyor. Kota var, önünde en büyük engel kota. Buğdayda da kota koyacaklar. Bakın 2017-18 yılından itibaren tarım ürünlerinde alımı 1 Kasım’da yapacak. 1 Kasım’da burada ürün harmana düşecek, ne zaman satacak, nasıl satacak Toprak Mahsulleri Ofisi’ne? Devlet bu işi regüle etmek zorunda.”

Bozdağ: 4C ile, ekmeği elinden alınanları işe aldık

“Seçim Kervanı”nın üçüncü bölümünün konuğu ise AK Parti Grup Başkanvekili ve Yozgat Birinci Sıra Milletvekili Adayı Bekir Bozdağ oldu.

Tayfun Talipoğlu, iktidar milletvekili olması sebebiyle kendisine özellikle 4C konusunda çok sayıda soru geldiğini belirterek, “4C’ye geçen arkadaşlarımız, işte Tekel’den TEDAŞ’tan şurdan buradan, hiç uzman olmadıkları işlerde çalıştırıldıklarını, yeteneklerini kullanamadıklarını söylüyorlar, yeni düzenlemeler yapılacak mı diye soruyorlar” dedi.

“4C’lerle ilgili bir sorun olduğu doğru, yani onu kabul etmek lâzım” diyen Bekir Bozdağ, AK Parti iktidarından önceki özelleştirme uygulamaları ile kendi dönemlerindeki uygulamaları kıyaslayarak açıklamalarda bulundu.

Bozdağ, daha önce Türkiye’de özelleşen kamu şirketlerinin, işçilerin tazminatlarını ödeyip, işlerine son verdiklerini ve varsa kamu görevlilerinin de kamunun diğer ihtiyaç alanlarına nakledildiğini anlattı. Kendi iktidarlarından önce yaklaşık 13 bin civarında özelleştirme mağduru olduğunu belirten Bozdağ, önceki iktidarların ‘ekmeğini elinden alıp kapının önüne koydukları’ vatandaşları, Başbakan Erdoğan’ın hassasiyeti sonucu 4C kapsamında işe aldıklarını söyledi.

Bozdağ, “Bizim dönemde özelleştirmeden dolayı dışarıda işsiz kalan bir tane işçimiz yoktur, hepsine imkân verdik” dedi. Bozdağ, 4C kapsamındaki çalışanlara tanınan sendika üyeliği ve kıdem tazminatı gibi özlük hakları hakkında da bilgiler verdi.
Bozdağ, Talipoğlu’nun ilettiği soruya cevaben, 4C kapsamındaki çalışanların statülerinde iyileştirme yaptıklarını belirterek, “Tabii iyileşmeyen kısımlar da var, onların da farkındayız” dedi.

Özelleştirilen kurumların amacına uygun kullanılmaması

Program sunucu Tayfun Talipoğlu, özelleştirilen bazı kuruluşların daha sonra kapandığını, bazılarının sırf arsasına sahip olmak için alındığının anlaşıldığını hatırlatarak, bu konuda yeni düzenlemeler yapılıp yapılmayacağını sordu.

Geçmiş dönemlerde özelleştirmeler yapılırken bu konuda bazı kayıtlar konduğunu belirten Bekir Bozdağ, “Ama bu kayıtların süreleri kısa olduğu için, o süreler dolduktan sonra, işletmeyi alan firmalar, kişiler, ona göre tasarruf hürriyetine kavuştuktan sonra kendileri birtakım tasarruflarda bulunmuşlar” dedi.

Kendi iktidarları döneminde, özelleştirilen kurumları belli bir süre işletme mecburiyeti getirildiğini belirten Bozdağ, ancak kişinin sahip olduğu işletme üzerindeki tasarruf hürriyetini süresiz olarak sınırlamanın doğru olmadığını söyledi.

Bahçeli, özelleştirme için Enis Öksüzü görevden almıştı

Özelleştirmenin ‘birilerine peşkeş çekme’ gibi algılanması sebebiyle Türkiye’nin özelleştirme konusunda önemli bir mesafe kat edemediğini ifade eden Bozdağ, Türkiye’nin bundan büyük zararlar gördüğünü belirtti.

Bozdağ, Turgut Özal döneminde Telekom’un T’sinin özelleştirilmesi gündeme geldiğinde, telefonun bugünkü kadar yaygın olmamasına rağmen 40 milyar Dolar gibi bir değerin ortaya çıktığını, ancak siyasî muhalefet sebebiyle satılamadığını anlattı. Daha sonra Tansu Çiller döneminde satılmak istendiğinde, telefonun yaygınlaşmasına rağmen Telekom’un T’sinin 20 milyar Dolar değer kaybına uğradığını belirten Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Arkasından, bizden önceki MHP-DSP-ANAP hükümeti satışa çıkardı. O zaman Enis Öksüz Bey Ulaştırma Bakanıydı. Şimdi MHP konuşuyor ama o dönemde Enis Öksüz Bey’in bakanlıktan alınmasının sebebi bu özelleştirme. 1 milyar Dolara dahi satamadı hükümet. Satamayınca, Bakan imzalamayınca, Sayın Bahçeli bakanı görevden aldı. Enis Bey hayatta, sağ kişidir.”

Et ve Balık Kurumu

Sunucu Talipoğlu’nun, özelleştirilen Türk Telekom’un başarılı olduğunu ama Et ve Balık Kurumu’nun başarılı olamadığını hatırlatması üzerine de Bozdağ, “Türkiye’de ne kadar yem fabrikası varsa, ne kadar et kombinası varsa bunların hepsi Cumhuriyet Halk Partisi’nin DYP ile koalisyon olduğu 1991-95 arası özelleştirildi. Hatta Süt Endüstrisi Kurumu vardı, onlar da o dönemde… O özelleştirmeler o zaman yapıldı, onlar elden çıkarıldı birtakım teşvikler oldu. Ama bizim dönemimize geldiğimizde örneğin Ağrı Et Kombinası özelleştirilmişti, Sayın Başbakanımız, hayvancılığın gelişmesi ve Türkiye’nin bu alandaki ihtiyacının karşılanması için Ağrı Et Kombinası’nı yeniden devlet aldı, şu anda Et Balık Kurumu orayı ayağa kaldırdı. Van Et’in özelleştirilmesine izin verilmedi orası aynen devam ediyor” diye konuştu.

Bunun son örneğinin Yozgat’ta yaşandığına dikkat çeken Bozdağ, mülkiyeti Yozgat Belediyesi’ne ait olan ve Pınar tarafından işletilen Et Entegre Tesisleri’nin, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla Et ve Balık Kurumu’na devredildiğini, ilk hayvan keiminin de Başbakan Erdoğan’ın 17 Mayıs’taki Yozgat mitingi sonrasında başladığını hatırlattı.

Yozgat hayvancılığın merkezi olacak

Bölgede Et ve Balık Kurumu’nun sadece Sincan’da olduğunu belirten Bozdağ, “Bu bölgede sadece büyükbaş hayvan 200 bin civarında. Bunun yüzde 30’u burada kesilecek. Tabi et ürünlerinin değişik türleri burada üretilecek. Böyle olunca Yozgat, bu anlamda İç Anadolu Bölgesi ve kendi özeli açısından bir hayvancılık merkezi hâline gelecek” dedi.

Sözleşmeli hayvancılık geliyor

Bozdağ, Yozgat Et ve Balık Kurumu’nun sözleşmeli hayvancılık üretimine de geçerek, Yozgat ve komşu illerde hayvan besicisi ve üreticisi vatandaşların sözleşmeli hayvancılık yapmalarına imkân sağlanacağını söyledi. Bozdağ, bunun Türkiye’nin et ve et ürünleri ihtiyacının karşılanmasına da büyük katkı sağlayacağını ifade etti.

Yozgat nasıl marka şehir olacak?

Programda Yozgat Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı ve Yozgat gazetesi sahibi Osman Hakan Kiracı, Başbakan Erdoğan’ın 17 Mayıs’taki Yozgat mitinginde “Yozgat’ı marka şehir yapacağız” dediğini hatırlatarak, “AK Parti iktidarı olarak hangi hizmetleri getireceksiniz ki Yozgat’ı bir marka şehir hâline getireceksiniz?” diye sordu.

Kiracı, AK Parti iktidarı döneminde Türkiye’nin kalkındığını, ekonominin büyüdüğünü, millî gelirin arttığını ancak diğer tarafta Yozgat’tan bakıldığında küçük esnafın daha da küçüldüğünü, çiftçinin can çekiştiğini, ‘orta direk’ diye tabi edilen tabakanın da kaybolduğunu, gelir dağılımında adaletin sağlanamadığını ifade etti.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik

Kiracı, Bozdağ’a, “Kamuoyu araştırmalarına göre 12 Haziran’da yeniden iktidar olacağınız gözüküyor. Yeni dönemde, gelir dağılımındaki adaletsizliği, kalkınmadaki adaletsizliği; yani zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan ekonomik uygulamalarla ilgili ne gibi çalışmalar planlıyorsunuz?” sorusunu yöneltti.

Yozgat’ın anayolunu otobana çevireceğiz

Yola çıkarken, hizmette ayrımcılık yapmayacaklarını söylediklerini belirten Bozdağ, şu açıklamada bulundu:

“Bölünmüş yolları Türkiye’de başlattığımızda Yozgat da bundan payını aldı. Bizden önce 57 hükümet geçmiş, Yozgat’ın 43 kilometre bölünmüş yolu var, o da şehrin giriş çıkışları, başka yok; ama biz şu anda Yozgat’ta 279 kilometre bölünmüş yol yapmışız. Yozgat hem doğuya hem batıya, hem kuzeye hem de güneye bölünmüş yollarla bağlandı. Şimdi ikinci adımı atıyoruz, marka şehir nasıl olacak onun adımını atıyoruz; bölünmüş yolları beton asfalta çeviriyoruz ve Kırıkkale ayrımıyla - Yozgatlılar bilir - Alaca yol ayrımı arası, 3 Mayıs’ta ihalesini yaptık, ihale kesinleşince başlayacak. Üçüncü adımda biz, Yozgat’ın anayolunu otobana çevireceğiz. Çünkü Türkiye’de yeni dönemde 7 bin 500 kilometre otoban yapılacak ve bu otobanlardan hem doğu hem batı; yani hem Karadeniz Akdeniz güzergâhı Yozgat’ın da otobanla bölünmüş olacak. Onun da çalışmaları devam ediyor ve bizim 2023 vizyonumuz içerisinde bu da var.

Şimdi Yozgatlı çok iyi bilir, bizi Nevşehir’e bağlayan, Kozaklı’ya bağlayan bir yolumuz var, bir de Tokat’a bağlayan bir yolumuz var. Şimdi bu yolların ikisinin de standardı yükseltilerek ( geçen Ulaştırma Bakanımız Yozgatımızdaydı) bölünmüş yol ağımıza alıyoruz ve buraları da Tokat Yozgat’a bağlanacak ve Kapadokya da Yozgat üzerinden bir irtibat kuracak, Yozgat’ın turizmine katkı sağlamak için. Buralardan araçlar doğru dürüst gidemiyor. Artık Yozgat’ın bütün hayat damarlarını biz yol açısından açtık.”

AK Parti iktidarından önce Yozgat’ın köylerinin hiç asfaltı olmadığını hatırlatan Bozdağ, “Şu anda köylerin asfaltının kalitesi tartışılır ama bütün AK Parti’ye atan siyasetçiler de köye gittiği zaman Tayyip Erdoğan’ın yaptığı yollardan gidiyorlar ve vatandaşa diyorlar ki ‘size hiçbir şey yapmadı’. Kanalizasyonu biz yapmışız, gittiği asfaltı biz yapmışız, ikram ettikleri ayranın suyunu biz getirmişiz, vatandaş da onu söylüyor” diye konuştu.

50 dakikada Ankara, 3,5 saatte İstanbul

AK Parti Grup Başkan vekili Bekir Bozdağ, Hızlı tren projesi hakkında da bilgi verdi.

Hızlı tren projesinin 2007 yılında tamamlandığını ve yapım ihalesinin 13 Mart 2009 tarihinde yapıldığını hatırlatan Bozdağ, çalışmaların hızla devam ettiğini ve 2015 yılında tamamlanmasının planlandığını söyledi. Bozdağ, “Sadece Yerköy ile Sivas Yıldızeli arasındaki hat için 740 trilyonluk bir yatırım yapıldı” dedi. Bu güzergâhın Çin’e kadar uzanacağını hatırlatan Bozdağ, “Yozgat bu noktada bir merkez hâline geliyor. Sadece bu güzergâh değil, aynı zamanda Kayseri’ye giden hızlı tren de Yozgat’tan geçecek. Şu anda onun proje çalışması devam ediyor” dedi.

Bozdağ, Kayseri hattının Yerköy, Şefaatli, Yenifakılı ilçelerinden geçip Kayseri’den Adana’ya, aynı zamanda Kayseri’den de Konya’ya ulaşım imkânı sağlayacağını kaydetti. Bozdağ, “Böyle olunca Yozgat, iki hızlı tren hattının Yozgat tabiriyle tam çatında merkezinde olacak ve Yozgat, bölünmüş yollarla bütün illere, Türkiye’nin dört bir yanına otobanıyla bağlanan bir kent olurken, öte yandan da hızlı trenle hem ürettiği malların nakliyesi daha kolaylaşacak, hem de ucuzlayacak hem de insanların seyahati daha emniyetli, daha ucuz, daha konforlu hâle gelecek” dedi.

Bozdağ, hızlı tren hattı sayesinde Yozgat-Ankara arası ulaşımın 50 dakika, Yozgat-İstanbul arasının da 3,5 saate düşeceğini kaydetti. Bozdağ, hızlı tren hattının, Yozgat’ı ‘marka şehir’ olma noktasında önemli bir merkez hâline getireceğini, Yozgat’ta üretilen malların limanlara, pazarlara daha hızlı ve daha ucuz nakledilmesinin, yatırımcıların Yozgat’a gelmesini de teşvik edeceğini, bunun da Yozgat’ı bir cazibe merkezi hâline getireceğini ifade etti.

“Bir il marka il olacaksa, orada bilimin aydınlığının mutlaka olması lâzım” diyen Bozdağ, geçmişte Yozgat’ın çifter çifter bakanları olmasına ve her iktidarda vekilleri olmasına rağmen Yozgat’a bir türlü üniversite gelmediğini belirtti. Bozdağ, “Sebebi çok açık: Ankara’da hakim olan zihniyet, Anadolu’nun her tarafına bilimin yuvalarının yayılmasından rahatsızdı o zaman. Çünkü profesörler çoğalırsa, şunlar çoğalırsa bunlar çoğalırsa, birilerinin kurduğu tekel ortadan kalkacaktı. Ama Tayyip Erdoğan geldi, AK Parti geldi ve bu zihniyet çöpe atıldı. Anadolu’nun her ilinde üniversite olacak dedik. Şimdi Gümüşhane’de de üniversite var, Yozgat’ta da üniversite var, Tunceli’de de üniversite var. Bu ülkenin 81 iline üniversiteyi kurduk. Bakın bizden önceki dönemde 72 üniversite var Sayın Talipoğlu, Türkiye’de. 57 hükümet geçmiş. Ama biz 8,5 senede 96 tane üniversite kurduk. Bunlar parayla oluyor” diye konuştu.

Kurdukları üniversitelerden birisinin de Yozgat Bozok Üniversitei olduğunu belirten Bozdağ, Bozok Üniversitesi’ne ilâve olarak İlahiyat, Eğitim, İletişim ve Tıp Fakültesi kurduklarını, meslek yüksek okulları ile ilçelere de uzandığını ifade etti.

Bozok Üniversitesi’nin Yozgat’ı marka şehirlerden birisi hâline getireceğini belirten Bozdağ, doğalgaz, tolu konut, gibi hizmetlerin yanı sıra Et ve Balık Kurumu’nun da Yozgat’ı ayrı bir noktaya getireceğini söyledi.

Hayvancılık OSB, TSO’nun değil bizim projemiz

Yozgat Hakimiyet gazetesi Yazı İşleri Müdürü Yusuf Kenan Yılmaz da, Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası’nın Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi Projesi dillendirilip duruyor. Bunun aslı nedir? Madem bu kadar önemli bir projedir, hükümet neden bu projeye sahip çıkmaz veya doğru mudur?” diye sordu.

AK Parti Grup Başkanvekili ve Yozgat Birinci Sıra Adayı Bekir Bozdağ da, bu projenin Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası’nın değil kendi projeleri olduğunu açıkladı. Bozdağ, “Biz söyledik, Sayın oda başkanımız da bizden aldı satıyor. Yani en azından telif hakkı bizim. Bunlar AK Parti’nin konuştuğu projeler ve biz gündeme getirdik, Sayın başkanımız da bizimle beraber bunu takip ediyor. Yani bizim gündeme getirdiğimiz bir projeye bizim sahip çıkmamamız olabilir mi? Öyle bir şey olur mu?” dedi.

Bozdağ, Türkiye’de organize hayvancılığın yeni başladığını ve hâlen 1 ilde pilot (deneme) uygulama yapıldığını, bu uygulamadan olumlu sonuç alındığında Yozgat’ın da bundan istifade edeceğini söyledi. Bozdağ, “Biz de o projenin takipçisiyiz. O proje, bizim ortaya koyduğumuz bir proje” dedi. Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye’nin en modern hayvancılığı İlci Çiftliği’nde yapılıyor

“Öte yandan hayvancılıkla ilgili Yozgat’ta Boğazlıyan’da damızlık düve üretim çiftliğimiz var. Türkiye’nin hayvan borsası gibi çünkü orada nitelikli hayvanlar üretiliyor ve herkes ‘orada kaç hayvan var, ne oluyor ne bitiyor’ borsa gibi gerçekten takip ediyor. Onu da biz hayata geçirdik. Şimdi bizim Yerköy’de İlci çiftliği var. Eskiden burası TİGEM’e ait bir yerdi. Emin olun, in cin top oynuyordu, bir şey yoktu, kapısında kilit vardı; ama şu anda Türkiye’nin en modern hayvancılığı orada yapılıyor. Şu anda 10 bin neredeyse büyükbaş hayvan var, küçükbaş hayvan var ve orada Yozgat’a ve Türk ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Biz, hayvancılığı Yozgat’ta daha güçlü hâle getirmek için Et Balık Kurumu’yla, Damızlık Düve Üretim Çiftliği’yle İlci Çiftliği ile ve başka pek çok alanda hayvan üreticisine verilen destekle Yozgat’ta biz bu işi ayağa kaldırmak için elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.”

Entegre işçilerinin hiçbiri işsiz kalmayacak

Bozdağ, izleyicilerden gelen ve Et Entegre Tesisleri’nin Et ve Balık Kurumu’na devredilmesi sebebiyle işsiz kalan 95 kişinin durumunun ne olacağına dair bir soruyu cevaplarken de, Et ve Balık Kurumu’na 96 kadro çıktığını, bunun 26’sının kamu görevlisi, 10’unun şoför, 15’inin kasap, 40’ının da işçi kadrosu olduğunu, tesis büyüdüğünde hizmet alımı yoluyla da (taşeron işçi) çalıştırılacağını kaydetti.

Bozdağ, daha önce entegre tesisinde çalışan işçilerin Et ve Balık Kurumu’na öncelikli olarak alınacaklarını belirterek, “Onların hiçbirisi işsiz kalmayacak” dedi.

Kâzım Arslan: AK Parti, CHP karşıtlığı üzerinden siyaset yapıyor

Programda, HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yozgat Birinci Sıra Milletvekili Adayı Kâzım Arslan’la yapılan bir röportaj da yayınlandı. Arslan, röportajında AK Parti Hükümeti’ne şu eleştirilerde bulundu:

“Yozgat’ın sorunlarını Türkiye’nin genel sorunlarından ayırt etmek mümkün değil. Yozgat, geçmişte AK Parti hükümetlerine 2 dönemdir çok büyük destekler verdiği halde, bize göre bunun karşılığını alamadı. Türkiye’ye baktığımız zaman Yozgat’a indirgediğimiz zaman bunu halkın büyük bir kesiminin aslında rahatsız olduğunu da biliyoruz, AK Parti’nin icraatlarından dolayı. Nakliyeciler 10 numara yağ yakmak zorunda kalıyor, köylü buğdayını 10 sene önceki fiyatla satmak zorunda kalıyor, insanlarımız tamamıyla sadakaya muhtaç edilmiş durumda. Aslında bunu insanlarımız biliyor, görüyor; ama bir taraftan da Türkiye, son 4-5 yıldır özellikle çatışma siyasetine mahkûm ediliyor, kavga siyasetine mahkûm ediliyor.

Bu seçimde de baktığımız zaman AK Parti tamamen Cumhuriyet Halk Partisi karşıtlığı üzerinden bir siyaset yapmak istiyor, siyaset yürütmek istiyor. Yani diyor ki ‘Ben gelmezsem Cumhuriyet Halk Partisi gelir’ noktasında insanlarımızı sıkıştırmak istiyor, birincisi budur. İkincisi de, insanlarımız çok küçük imkânlarla yetinir hâle gelmişlerdir. İşte insanlara gıda kolileri dağıtılıyor, kömür dağıtılıyor, odun dağıtılıyor ve insanlarımız diyor ki, ‘Acaba AK Parti giderse bunlar kesilir mi? Biz bunlardan da mahrum olur muyuz?’. Bir başka gerçek daha var; insanlarımız araştırsa şunu bilecekler, daha rahat olacaklar: AK Parti’nin yılda bu tür sosyal yardımlara ayırmış olduğu bütün kaynak 8 milyar Lira civarında; ama AK Parti her sene 62 milyar civarında yani eski parayla 62 katrilyon civarında bir parayı faiz ödemelerine yani rantiyeye ödüyor. Yani millete verdiği para 8’dir, rantiyeye verdiği para 62’dir. Yani milletimizin şunu düşünmesi lâzım: ‘Gerçekten milletten yana, halktan yana bir iktidar gelirse, ben daha fazla alırım’, hatta daha fazla almayı bir kenara bırakın, ‘Ben artık sadakadan kurtulurum, insanlık onurumla, şahsiyetimle yaşayacağım, paramı kazanacağım, çoluğumun çocuğumun rızkını götürebileceğim bir iş sahibi olabilirim’ diyecek.

Zaten bizim HAS Parti olarak yola çıkarken endişelerimiz bunlardı, farklılığımız bunlardı. Yoksa zaman zaman Genel Başkanımızı da siz çok iyi tanırsınız Numan Kurtulmuş Bey’i, Eğer bizim derdimiz sadece kısa vadede milletvekili olmak olsa, bakan olmak olsa, köşeyi dönmek olsa siyaset yoluyla, bunun çok daha farklı yolları vardı, çok daha farklı arayışlar içerisine girebilirdik; ama biz zor olanı tercih ettik. Yapılması gerekenin bu olduğuna inanıyoruz. Millet için bu mücadelenin verilmesi gerektiğine inanıyoruz. O zaman Türkiye de rahatlayacaktır, Yozgat da rahatlayacaktır; ama Başbakanımıza baktığımız zaman hâlâ, meselâ bir hafta önce buraya gelmiştir, Yozgat’la ilgili tekbir kelime konuşmadan gitmiştir Başbakanımız. Demirel’e hakaret etmiştir, halbuki biz biliyoruz ki 2002 yılında Demirel’den akıl alan kendisidir, bunu da biliyoruz. Efendim kasetler üzerinden siyaset yapmaya çalışmıştır. Biz biliyoruz ki kasette yapılanlar ahlâksızlıktır, onu zaten tartışamayız; ama bunu yaymak, bunu siyaset malzemesi yapmak, bunu miting meydanlarının malzemesi yapmak çok daha büyük ahlâksızlıktır.

Yani Türkiye’de insanlarımıza gerçek sorunları unutturuluyor. İşsizlik unutturuluyor, ekonomik sıkıntılar unutturuluyor, ahlâkî sıkıntılar unutturuluyor ve bütün bu unutturma işlemi içerisinde de kavgadan, çatışmadan medet umuluyor, Cumhuriyet Halk Partisi karşıtlığı üzerinden siyaset yapılmaya çalışılıyor. Ben, şundan çok rahatım: Bana göre Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara gelme şansı yok. Halkımızın rahat olması lâzım. Yani sırf CHP gelmesin diye AK Partili olmak bana göre çok akılcı değil.

Bu noktada da Yozgat’ta sürpriz yapacağımıza inanıyorum. Çünkü bizim çok fazla sesimiz çıkmıyor; ama çok gizli bir seçmenimiz var. Sadece bir misal vereyim; geçenlerde bir köyde konuşuyorum, yarım saat konuştum, insanlardan hiç ses çıkmadı. Gözlerinden bir ışıltı alamadım; ama biraz sonra 7 tane adam içeriye geldi, oturduğumuz odaya, partiye üye oldu. Dedim ki, neden dışarıda hiç sesiniz çıkmadı? Neden hiç orada bana bir alkış yapmadınız veya gözünüz böyle gülümsemedi? Dediler ki, ‘Biz size oy vereceğiz; ama biz orada kendimizi belli edersek, hepimiz Yeşil Kartlıyız’.

Türkiye’de böyle bir tablo var. İnsanların acizlikleri üzerinden, insanların sıkıntıları üzerinden siyaset yapılıyor. Bunu da Ak Parti çok güzel yapıyor; ama bana göre Yozgat’ta çok ciddi bir sürpriz yapacağız halkımız çünkü bunları anlıyor, biz anlatıyoruz, gezdiğimiz yerlerde hep bunları anlatıyoruz ve bir tek şey kalıyor karşımızda: ‘Boşa gitmesin’ endişesiyle halkımızı ikna etmeye çalışıyorlar. Ben de onlara şunu diyorum, Yozgatlı hemşehrilerimize: Bugüne kadar verdiğiniz oylar zaten boşa gitti. Dolu zannettiniz ama boşa gitti. Nişan alıp gittiniz ama karavana gitti. Diyorum ki, bu sefer de bir gözünüzü kapatın, HAS Parti’den yana olun, bizim bu mücadelemizi destekleyin, bizimle beraber olun, bu fidanı beraber yeşertelim diyoruz, bunun için HAS Parti’de siyaset yapıyoruz.”

Bozdağ: Sayın Arslan ya dinlememiş, ya da yanlış bilgilendirilmiş

AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yozgat Birinci Sıra Adayı Kâzım Arslan’ın banttan yayınlanan bu röportajda dile getirdiği “Başbakanımız, bir hafta önce buraya gelmiştir, Yozgat’la ilgili tekbir kelime konuşmadan gitmiştir” iddiasına cevap verdi. Bozdağ, şöyle konuştu:

“Öncelikle Sayın Başbakanımız Yozgat’a geldiğinde bu meydan, Yozgat’ın bugüne kadar gördüğü en muhteşem kalabalığı gördü. Herkes bilir, bu meydan, bundan önce böyle bir kalabalığı daha hiç ağırlamadı. Sayın Başkanımızın Yozgat konuşmasının en az yarım saatlik bölümü, belki daha fazlası, basın mensupları burada, bu meydanda olanlar burada, Yozgat’a yapılanlar ve yapılacaklarla ilgili konuştu. Belli ki ya dinlememiş Sayın Arslan, ya da dinlediğini söyleyenler yanlış aktarmış. Yoksa yanlış söyleyecek bir arkadaşımız değil ama belli ki birileri yanlış aktarmış.”

(Yozgat Muhabir)

Hiç yorum yok: