16 Eylül 2009 Çarşamba

Yozgatlıların ve ülkücülerin temsilcisi kim?

Haber – Yorum / Sürur Öztürk

Meseleler, önyargısız bir şekilde hakikati aramak yerine ideolojik saplantılarla ele alınınca, en basit konular bile içinden çıkılmaz, karmaşık bir konuymuş gibi algılanıyor ve kamuoyuna da öyleymiş gibi sunuluyor.

Yozgatlı Dernekler Federasyonu’nun yöneticilerinin Çankaya Köşkü’ne çıkıp Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ziyarette bulunmaları ve “Demokratik Açılım”a destek verdiklerini beyan etmeleri de, Yozgat’ta bazı gazeteci ve siyasetçiler tarafından “tepki” ile karşılanmış.

Durum, şu bakımdan traji-komik…

Eğer federasyonun Çankaya ziyareti, iddia edildiği üzere, bağlı derneklerle istişare edilmeden ve hepsini temsilen yapılmışsa, bu eleştirilebilir. Fakat, “tepki” gösterenlerin öne sürdükleri gerekçelerden en fazla öne çıkanı, “Demokratik Açılım’a destek veren Yozgatlıların Yozgat’ı temsil etmediği” tezi.

Bu gerekçe, kendi içerisinde tutarsızlık taşıyor. Zira, birincisi; herhangi bir Yozgatlının “Demokratik Açılım”a destek vermesi için, Yozgat’ı ve Yozgatlıları temsil etmesi gerekmiyor. İkincisi, Yozgatlı olmak tek tip bir insan modelini tarif etmez. Yozgat’ta da, Yozgat dışında da, Yozgatlı olup da birbirinden çok farklı düşünen onbinlerce insan var. Sanki bütün Yozgatlıların aynı şekilde düşünmesi gerekiyormuş gibi tuhaf bir yanılgıyı ileri sürmek, daha başlangıçta yanlış atılmış bir adım…

Oysa Yozgatlı olmak, belli bir insan tipini tanımlayan bir aidiyet değildir. Meselâ, akrabam olan gazeteci Saygı Öztürk de Yozgatlı, ben de. Ama, dünya görüşlerimiz, siyasî yaklaşımlarımız çok farklı. Bu da gayet normal; çünkü, Yozgatlıyız diye ikimiz de aynı şekilde düşünmek zorunda değiliz.

MHP İl Başkanı Sayın Ergin Çınarer de Yozgatlı, AK Parti İl Başkanı Sayın Yusuf Başer de. Ama bazı siyasî konularda birbirlerinden farklı düşünüyorlar… Bunda hiçbir anormallik ve rahatsız edici bir taraf da yok… İki kişinin bazı konularda “yan yana” durmuyor olmaları, her konuda “karşı karşıya” geldikleri anlamını taşımaz.

Gazeteci Ahmet Hakan Coşkun da, gazeteci Taha Akyol da Yozgatlı; ama dünya görüşleri ve siyasî yaklaşımları bakımından aralarında çok büyük farklar var…

Herhangi bir Yozgatlı’nın herhangi bir konuda fikir beyan edebilmesi için, Yozgat’ı temsil etmesi gerekmiyor. Herkes, Anayasal olarak teminat altına alınmış olduğu üzere, kendi düşüncesini açıklama, savunma ve yayma hakkına sahip.

Üçüncüsü, “Demokratik Açılım’a destek veren Yozgatlıların Yozgat’ı temsil etmediği” tezi, “Yozgat’ı ve Yozgatlıları kim temsil ediyor?” sorusunu gündeme getiriyor. Var mı böyle bir temsilci? Dahası, olması gerekiyor mu?

“Tepki” gösteren isimler kendilerini “ülkücü, milliyetçi, ulusalcı, MHP’li” gibi kavramlarla tanımlayan hemşehrilerimiz olduğuna göre, şu sorunun da sorulması gerekiyor:

Peki ülkücüleri kim temsil ediyor? Bütün ülkücülerin mutabakat hâlinde “temsilci” olarak kabul ettikleri bir isim var mı? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bile, Yozgat’taki ülkücülerin bir kısmının desteklediği bir kısmının ise şiddetle eleştirdiği bir lider… Bu konuda Yozgat basınında sergilenen tartışmaları hepimiz hatırlıyoruz.

Açılım’a destek veren ülkücüler

Ayrıca, “Demokratik Açılım”a şiddetle karşı çıkan ülkücüler olduğu gibi, destek veren ülkücüler ve ülkücü kanaat önderleri de var.

Meselâ, “Alparslan Türkeş’in sağ kolu” ve “Doğu’nun Başbuğu” gibi sıfatlarla da anılan Yılma Durak, “Demokratik Açılım”a destek veriyor. Alparslan Türkeş’in yakın çalışma arkadaşı ve milliyetçi camianın önemli isimlerinden Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Güven de, “Demokratik Açılım”a destek veriyor.

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Alâaddin Aldemir de, “Demokratik Açılım”a destek verenlerden. Bu yıl TBMM Üstün Hizmet Ödülü de almış olan Eski MHP Milletvekillerinden Nevzat Kösoğlu da öyle… Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…

Adına “Demokratik Açılım” denen tarihî bir süreci tartışacaksak, bu tartışma da demokratik olmalı. Hiç kimse, başkaları gibi düşünmek zorunda değil. Hiç kimse, kendisi gibi düşünmüyor diye hiç kimseye “hain” yaftası vurma hakkına da sahip değil. Zira, başkalarına hakaret edenler, onların da kendilerine hakaret edebileceklerini peşinen onaylamış olurlar. Yozgatlı olmak, “bazı Yozgatlıların istediği gibi olmak” demek değildir.

Kimsenin “Yozgat’ın temsilciliği”ne soyunmasına da gerek yok… Yozgatlı vatandaşlarımız içerisinde, “Demokratik Açılım”a destek verenler de olacaktır, karşı çıkanlar da… Bu son derece normaldir ve bir kavga sebebi değildir… Bu tartışma, birbirimize gol atmaya çalıştığımız bir futbol maçı değil... Özgür bir zeminde, demokratik bir tartışma yürütülebilir.