Ahmet Taşgetiren |
“Cemaat”e yakınlığı ile bilinen Bugün gazetesinin
yazarlarından Ahmet Taşgetiren, gazetenin son dönemdeki yayın çizgisi ile uyumsuzluk yaşadığı için, gazeteden ayrıldı.
Taşgetiren’in veda yazısı yarın (20 Aralık 2013)
yayınlanacak.
Taşgetiren, Samanyolu Grubu’nun radyolarından Burç FM’deki yorumlarına da son verdi. Cemaat’in yayın organlarından haftalık haber dergisi Aksiyon
ise, Taşgetiren’in yazmaya devam edebileceğini bildirdi.
Altınoluk dergisinin Yazıişleri Müdürlüğü’nü de yürüten
Gazeteci Yazar Ahmet Taşgetiren, İstanbul’da 96.8 MHz. Üzerinden yayın yapan ve Yayın Danışmanlığını yaptığı “Erkam
Radyo”da hafta içi her sabah saat 08.00-09.00 saatleri arasında gündemdeki konuları
değerlendiriyor.
Bu operasyonun Hizmet'in üstünde kalması durumunda ortaya
çıkacak sonucu tahmin edebiliyor musunuz?
Diyelim iktidarda CHP var ve onun başbakanı, bir yıl
süreyle ülkesinde sürdürülen bir soruşturmadan haberdar edilmiyor. Nasıl bir
şey bu?
Yargıdan birkaç kişi, emniyetten birkaç kişi ile
bakanları, muhtemelen Başbakan'ı bile dinleme alanı içine alıyor, İçişleri
Bakanı'nın kendi emri altındaki polislerin ne yaptığından haberi olmuyor,
Emniyet Genel Müdürü'nün haberi olmuyor, MİT'in haberi olmuyor, İstanbul
Emniyet Müdürü'nün haberi olmuyor... Böyle bir durumu CHP'li bir hükümet normal
karşılar mı?
Bu durum, başbakanların darbe girişiminden sabah kapıları
askerler tarafından çalındığında haberinin olduğu günlerden çok farklı bir şey
midir?
Bu, "Biz öyle bir gücüz ki sizin damarlarınızda
dolaşırız da haberiniz olmaz" demekten başka bir şey midir?
Bu öncelikle Başbakan'a, sonra bütün hükümete, sonra
güvenlik bürokrasisine atılmış bir çalımdan başka bir şey midir?
Böyle bir operasyonun Cemaat'e-Hizmet'e mal edilmesi
kadar Hizmet'i zora sokacak bir durum olabilir mi?
Öyle sorular ki
Hizmet medyasından arkadaşlarımızın belki de en çok
"Savcılar hep doğru yaptı" gibi yorumlarla böyle bir operasyona
sahiplik görüntüsü vermemesi gerekir.
Soruyu şöyle koyalım ortaya:
-Bu operasyon diyelim Hizmet'e bağlı emniyet-yargı
grubunun işidir ve Hocaefendi'nin bilgisi dahilindedir. Bunun ne anlama
geldiğini düşünün bir.
-Ve diyelim bu operasyon Hizmet'e bağlı emniyet-yargı
grubunun işidir ve Hocaefendi'nin bilgisi dışında gerçekleşmiştir. Ya bu ne
anlama gelirdi?
Ne yazık ki yaşanan ortamda bu tür işlerde Hizmet
"olağan şüpheli" muamelesi görmektedir.
Ne kadar problemli bir durumdur bu.
Belki de Amerika-İsrail bloku, Türkiye'nin İran'la
ambargoyu delen ilişkilerinden dolayı intikam almaktadır, gelip iş
hükümet-Hizmet ilişkisinin savaşa dönüşmesiyle sonuçlanmaktadır. Akıl alır gibi
değil. İster Hizmet'in aldığı yarayı düşünün, ister hükümetin aldığı yarayı ya
da Tayyip Erdoğan'a operasyon çekilmesini düşünün, neresinden baksanız kazananı
olmayan bir hadise ile karşı karşıyayız.
Diyelim yolsuzluk söz konusu. Bu, bütün kademeler
kirlendi ise bile, Başbakan'a bildirilmesi gereken bir durum değil mi? Haaa,
Başbakan'ı da sollamak, ona da güvenmemek ve bedel ödetmek... Demek birileri o
safhaya gelindiğine karar vermiş oluyor.
Hizmet'i korumak
Hüseyin Gülerce Hizmet'e yönelik işaretlerin önünü kesmek
için "Bu işin içinde devletin parmağı olabilir" gibi bir tweet
atıyor.
İlginç bir yaklaşım bu. İlk akla gelen "Acaba hangi
devlet" sorusu tabii ki.
"Diktatör" diye nitelenebilecek kadar muktedir
bir adam olan Başbakan Erdoğan'a karşı yürütülen operasyona bakar mısınız?
Amerika'ya kızdık, birçok ülkenin liderlerini, bu arada
bizim liderlerimizi de dinleme ağı içine aldığı için.
Kendi ülkemizde emniyet birimlerimiz ruhumuzu okuyor, ne
diyeceğiz? Yargıdan birileri buna imkan hazırlıyor, yargı bağımsızlığı olarak
mı algılayacağız bunu?
Yolsuzluk... Evet, yolsuzluğa karşı, nereye kadar
gidilecekse gidilsin.
Ama şu operasyonda en kolay söylenecek olan söz bu.
Operasyonun devlet hiyerarşisine karşı nanik yapan
boyutu, belki de en büyük yönetim yolsuzluğu niteliği taşıyor.
(Yozgat Muhabir)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder