27 Mart 2013 Çarşamba

Prof. Türköne: MHP’nin rolü, çözüm sürecine
tepki gösterenlerin gazını alıp dengeyi sağlamak

Prof. Dr. Mümtazer Türköne - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
Zaman gazetesi yazarı Prof. Dr. Mümtazer Türköne, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, ‘çözüm süreci’ konusunda kullandığı şiddet içerikli sözleri, sürece tepkili kitleleri sokaktan uzak tutmak amacıyla söylediğini ileri sürdü.

Prof. Türköne, “MHP’nin rolü” başlıklı yazısında, “MHP’nin oynadığı ikinci olumlu rol ise çoğu kimseye inanılmaz gelecek” diyerek şunları kaydetti:

“Siyasette, söylenenler kadar söylenmeyenler de önemlidir. Bahçeli’nin retoriği güçlü mesajları arasında çok önemli bir unsur yer almıyor. MHP lideri, PKK’ya karşı bilinen askerî yöntemlerle mücadeleyi savunmuyor; hatta silah bıraktırmak için müzakereye de karşı çıkmıyor. Türkiye’nin birliğinden taviz verildiğini öne sürüyor ve ayrıca PKK’nın müzakerelerle sağladığı meşruiyeti eleştiriyor. Meşruiyet tartışması verimli bir alan. MHP, duygusal dozu ağır muhalefeti ile PKK’nın yerleştiği meşruiyet alanını daraltıyor ve dengeliyor.”

Prof. Dr. Mümtazer Türköne’nin yazısı şöyle:

MHP’nin rolü

Süreci, heyecanla ve umutla izleyenler için MHP kötü adam rolünü üstlenmiş durumda. Bu heyecan ve umut uzun süre devam edecek.

Geniş kitleler, bir yerli drama izliyormuş gibi her hafta sürecin içindeki süreçleri ve şaşırtıcı gündemleri takip edecek. İç ve dış politikanın iç içe geçtiği, bu topraklara özgü derin sosyoloji ve karmaşık psikolojinin seferber edildiği, tuzaklarla, engellerle ve tabii komploların her türlüsü ile dolu bir senaryo bu. Hikâyeyi sürükleyen, sınırlayan ve belirleyen her zaman kötü karakterlerdir. Dört yaşındaki yeğenime, Şirinler’de en çok kimi sevdiğini sormuştum. Karakteri taklit ederek: “Gargamel” diye bağırmıştı. Kötü karakter olmadan hikâye de olmuyor. MHP, kendisine biçilen rolü itiraz etmeden sürdürüyor; ama hikâye içindeki ağırlığı giderek ön plana çıkıyor.

Müzakere süreci AK Parti ile BDP arasındaki ilişkileri yumuşattı. Birkaç ay önce BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmaktan, idam cezasını geri getirmekten söz eden Erdoğan bugün sükûtu tercih ediyor. Düne kadar “AK Parti devleti” diyerek, hedefe doğrudan AK Partilileri yerleştiren BDP’liler şimdi Başbakan’ın cesaretini ve dirayetini methediyorlar. Her iki partinin de bir günah keçisine ihtiyacı var. Erdoğan’ın ısrarlı MHP milliyetçiliği eleştirileri ve BDP’den gelen “Öcalan’ın paltosunu asma” polemiği, her iki partinin MHP’ye biçtiği rolün gereğiydi. CHP, her zamanki gibi geride kalıyor. MHP de biçilen rolü, siyasetin ana taşıyıcı aktörü haline getirdiği için tereddüt etmeden üstleniyor. Yalnız bu rolün süreç için ne kadar belirleyici olduğunu henüz çoğu kimse anlayabilmiş görünmüyor.

MHP, sanıldığının aksine geleneksel milliyetçi hassasiyeti değil, ağırlıklı olarak Batı’ya özgü ekonomisi ve sosyolojisi kuvvetli  anti-Kürt damarı temsil ediyor. Büyük metropollerde insanlar çarşıda, sokakta karşılaştıkları Kürtlerle PKK terörü arasında bir ilişki kurdular. Bu kişisel tecrübeler üzerinden siyasî karşılık aradılar. CHP’nin yeniden keşfettiği “Türklük” sadece bu damardan ibaret. Sonuç? Terazinin diğer kefesinde MHP yer aldığı için, süreç ilerledikçe bu ağırlık artacak. Sürecin sınırları ve imkânları büyük ölçüde MHP tarafından tayin edilecek. Peki MHP ele geçirdiği bu gücü nasıl kullanacak?

MHP’nin üstlendiği rol, bütünüyle olumsuz bir rol değil. MHP lideri, Bursa mitinginden bir gün önce teşkilatına genelge gönderdi ve provokasyonlara karşı tabanı uyardı. Yani? MHP, bu süreç boyunca kitleleri sokaktan uzak tutmaya, legal sınırlar içinde kalmaya kararlı. Genelge, ne kadar titizlikle bu tavırda ısrarlı olduklarını gösteriyor. Demek ki MHP kendi içinde, hassas müzakere süreci boyunca Ergenekonvari operasyonlara izin vermeyecek. MHP liderinin konuşmalarına yansıyan şiddet, sürece tepkili kitleleri sokaktan uzak tutmaya yarayacak. Partilerin temel işlevlerinden biri eğilimleri hem temsil etmek hem de dönüştürmektir. Düdüklüde biriken basıncın bir çıkış yolu bulması lazım. Bahçeli bu yolu açık tutuyor ve biriken enerjiyi partisine desteğe dönüştürüyor.

MHP’nin oynadığı ikinci olumlu rol ise çoğu kimseye inanılmaz gelecek. Siyasette söylenenler kadar söylenmeyenler de önemlidir. Bahçeli’nin retoriği güçlü mesajları arasında çok önemli bir unsur yer almıyor. MHP lideri, PKK’ya karşı bilinen askerî yöntemlerle mücadeleyi savunmuyor; hatta silah bıraktırmak için müzakereye de karşı çıkmıyor. Türkiye’nin birliğinden taviz verildiğini öne sürüyor ve ayrıca PKK’nın müzakerelerle sağladığı meşruiyeti eleştiriyor. Meşruiyet tartışması verimli bir alan. MHP, duygusal dozu ağır muhalefeti ile PKK’nın yerleştiği meşruiyet alanını daraltıyor ve dengeliyor.

Ancak MHP’nin kendi içinde sınırlı bir kapasitesi var. MHP, üstlendiği bu kritik “kötü adam rolü”nü, sağlam siyasî argümanlara dönüştüremiyor, retorik düzeyini aşamıyor.

(Zaman gazetesi - 26 Mart 2013)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Dönek ne demiş yine... Güleyim sana...

Adsız dedi ki...

Türköne böyle diyerek MHP destekçilerini şüpheye düşürmek istiyorsa hava alır.