18 Ocak 2013 Cuma

Osmanlı arşivlerine göre Çayıralan ilçesine bağlı Çokradan kasabasının kuruluşu

Çokradan kasabası girişi
Yrd. Doç. Dr. Sadullah Gülten tarafından Bozok Sancağı’na ait tahrir, avarız, nüfus ve temettuat defterleri ile şeriyye sicillerinden istifade edilerek hazırlanan ve 2012 yılının kasım ayında yayınlanan “Bozok Sancağı’nda Köylerin Teşekkülüne Dair bir Örnek: Çokradan Köyü” başlıklı makalede, Çayıralan ilçesine bağlı Çokradan kasabasının kuruluşuna dair bilgiler veriliyor.

Yrd. Doç. Dr. Sadullah Gülten’e göre köyün kuruluşu 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan ve 18. yüzyılda yoğunlaşarak devam eden aşiret iskânları sırasında gerçekleşmiş olmalıdır.

1831 tarihli nüfus sayımının sonuçlarını ihtiva eden defterde bazı kişilerin ölüm tarihlerinin de bulunmasından hareketle ortalama yaşam süresinin hesaplanabileceğini belirten Gülten, buna göre defterde 31 kişinin ölüm tarihlerinin belirtildiğini, köyde yaşayanların ortalama yaşam süresinin 47 yıl, çocuk ölüm oranının da %15’in üzerinde olduğunu kaydediyor.

Makalede yer alan bilgilerden bir kısmı şöyle:

“1800’lü yıllara gelindiğinde ise köyün artık iskâna açıldığı ve önemli bir nüfus barındırdığı anlaşılmaktadır. Bu cümleden olarak, nüfusun dinî ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için bir camiye ihtiyaç duyulmuş ve 1816 yılında köy camisi inşa edilmiştir.

(1831 tarihli nüfus sayımının sonuçlarını ihtiva eden deftere) göre 1831 tarihinde köyde 212 erkek nüfus yaşamaktadır. Bu kişilerin birbiriyle karıştırılmaması için Hatip oğlu, Topal oğlu, Yirik oğlu, Yeğen oğlu, İçilli oğlu gibi kişilerin sosyal, dinî, fizikî veya meslekî niteliklerine göre aldıkları sülâle isimleri ile baba isimleri belirtilmiştir. Ayrıca fizikî özelliklerine göre orta veya uzun boylu, sakal ve bıyık renklerine göre ak, kır, kara, sarı veya kumral sakallı veya bıyıklı şeklinde eşkalleri de kaydedilmiştir.

Köyde yaşayan 212 erkekten 1 ila 16 yaş aralığındakilerin fizikî özellikleriyle ilgili herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Bunlar muhtemelen çocuk olarak görüldükleri için eşkallerinin de yazılmasına gerek duyulmamıştır. Bu yaş aralığındakilerin sayısı 86’dır. 17 ila 20 yaş aralığındakiler için ise ter bıyıklı olarak kaydedilmiştir. Bunların sayısı ise 28’dir. Bu kişilerle birlikte 17 yaşından büyükler toplam 126 kişidir. 86 erkek çocuğunun yaş ortalaması 5.2, 126 yetişkin erkeğin yaş ortalaması ise 38.1’dir. Ayrıca 17 ve 40 yaş aralığındakilerden 34 kişi askere elverişli bulunarak matlup olarak yazılmıştır. Defterde bazı kişilerin ölüm tarihlerinin de bulunmasından hareketle ortalama yaşam süresi hesaplanabilir. Buna göre defterde ölüm tarihleri belirtilen 31 kişi olup köyde yaşayanların ortalama yaşam süresi 47 yıldır. Köyün en yaşlıları her üçü de 80 yaşında olan Boynueğri oğlu Veli bin Osman, Bıyık oğlu Süleyman bin Mehmed ve Sağır oğlu Ali bin Hamza’dır. Köyde sakat olanlar da belirtilmiş olup bunların sayısı 4’tür. Bunun yanında 1831-1839 tarihleri arasında doğan çocukların hem doğum hem de ölüm tarihleri verilmiştir. Bu süre zarfında 57 çocuk doğmuş, bunların 9’u doğumdan kısa bir süre sonra vefat etmiştir. Buna göre çocuk ölüm oranı %15 nispetindedir. Ayrıca, sayım sırasında 1 yaşında olan 21 çocuktan 6’sı da bir iki sene içinde vefat etmiştir. Buradan anlaşıldığı kadarıyla çocuk ölümleri %15’ten bile daha fazladır. Son olarak köyde erkek nüfus kadar kadın nüfusun da yaşadığı farz edilerek yapılan bir hesaplama sonucunda köyün tahminen 424 kişilik bir nüfusa sahip olduğu ifade edilebilir. Bunlar arasından Hatip oğlu Mustafa bin Mustafa köy imamı, Yusuf oğlu Mustafa bin Osman köy kethüdası, köy imamı Hatip oğlu Mustafa bin Mustafa’nın oğlu Ali ise öğrencidir. Bunların haricindekiler çiftçi olarak kaydedilmiştir.

Nüfus defterinden yaklaşık 14 sene sonra yani 1844-1845 tarihinde düzenlenen temettuat defterinden de köyün nüfus ve sosyal yapısı ile ilgili bir takım bilgilere ulaşılmaktadır. Bahsedilen defterde köyün ismi Çokradan Çiftliği olarak kaydedilmiştir. Ayrıca, temettuat defterinde nüfus defterinden farklı olarak, köy ahalisinin sülale isimleri yanında köyde yaşayan kişilerin sahip oldukları arazi miktarı, hayvan sayısı ve meşgul oldukları meslekler ile ödedikleri vergiler hakkında da bilgiler verilmiştir. Nüfus ve temettuat defterlerinde yer alan sülale isimleri karşılaştırıldığında köy nüfusunun hareketliliği konusunda bazı bilgiler elde edilmektedir. Nüfus defterinde bazı kişilerin köyü terk ederek Boğazlıyan ve Kayseri kazaları ile Emirbey köyüne gittiklerine dair bilgiler olmakla birlikte, defterin sadece 7-8 senelik bir zaman dilimini kapsamasından dolayı, nüfus hareketleri tam olarak tespit edilememektedir. Fakat nüfus defterine kaydedilip de temettuat defterinde olmayan pek çok sülâle ismine rastlanılmaktadır. Örneğin nüfus defterinde tespit edilen Boynueğri oğlu, Çil Ali oğlu, Çoyuçal oğlu, Elif oğlu, Hacı Faki oğlu, Kara Pelçin oğlu, Malatyalı oğlu, Mucur oğlu, Murtaza oğlu, Yarık oğlu ve Varvar oğlu gibi sülâle isimleri temettuat defterinde yer almaz, buna karşılık temettuat defterinde Acem oğlu, Afşar oğlu, Çödü oğlu, Davar oğlu, Demirci oğlu ve Hoçur oğlu gibi yeni sülâle isimlerine rastlanılmaktadır. Buradan hareketle, köyü terk edenlerin sayısı köye gelenlerden daha fazladır. Bu yüzden 1831 tarihinden sonra köy nüfusunun düştüğü ve 1845 tarihinde köyde bulunan 63 hânenin 5 ile çarpımından köyün tahminî nüfusunun 315 kişi olduğu söylenebilir. Fakat hem 1831 hem de 1845 tarihindeki tahminî nüfus hesaplamalarının ihtiyatla karşılanmasının gerektiği de belirtilmelidir. 1831 tarihine nazaran 1844-1845 tarihinde köy nüfusu azalmış olsa da yine de Çokradan köyü Akdağ kazasına bağlı 61 köy içinde en kalabalık altıncı köydür.  

Köy ahalisi geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Köy sakinleri tarafından toplam 679 dönüm toprak ekilip biçilmekteyken 4 hânenin toprağı yoktur. Hâne başına düşen toprak miktarı ise ancak 11,5 dönümdür. Toprak sahibi olmayanlar geçimlerini amelelik ile sağlamaktadır. Köyde 117 sağmal inek, 18 sağmal camız, 25 kısır inek, 51 tosun, 1 dişi dana olmak üzere toplam 212 adet büyük baş, 417 sağmal koyun, 305 sağmal keçi, 49 kısır keçi, 129 kısır koyun, 286 adet kuzu, 162 adet oğlak olmak üzere toplam 1348 adet küçük baş ve 115 koşu öküzü, 83 koşu camızı, 1 esb, 2 deve, 10 kısrak ve 57 merkep olmak üzere toplam 268 koşum ve binek hayvanı mevcuttur. Bunlardan başka sadece 2 arı kovanı vardır. Hiç hayvanı bulunmayan hâne sayı 3’tür. Köy ahalisinin toplam geliri 33603,5 kuruş olup bunun 26976 kuruşu ziraî üretimden, 4693,5 kuruşu hayvancılıktan ve 1934 kuruşu meslek gelirinden elde edilmektedir. Meslek geliri olarak çobanlık, azaplık ve amelelik ön plana çıkmaktadır. Köyün sosyal hayatına dair bilgi edinebildiğimiz diğer bir kaynak ise Boğazlıyan Ģeriyye sicilidir. Daha önce Akdağ kazasına tabi olan köy idarî bir değişiklik sonucunda Boğazlıyan kazasına bağlanmıştır. 1888-1903 yıllarını kapsayan Boğazlıyan Ģeriyye sicilinde Çokradan köyü ile alâkalı dört belgeye rastlanılmaktadır. Bunların ikisi Mustafa bin Hasan ve Halil bin Ahmet’in ölümleri üzerine terekelerinin mirasçıları arasındaki paylaşımlarına dairdir. Tereke kayıtlarında köyde kullanılan ev eşyaları ve araç-gereçler ile bunların fiyatları yer almaktadır. Bahsedilecek ilk tereke kaydı 26 Ağustos 1895 tarihli Mustafa bin Hasan’a aittir.

Hasan oğlu Mustafa geride karısı Bekir kızı Fatma’yı ve oğlu Mehmet’i bırakarak vefat etmiştir. Mustafa’nın terekesinde mülk-i menzil (500 kuruĢ), amel bir çift manda öküz (160 kuruş), bir eski yatak (60 kuruş), bir kendir çul (20 kuruş), dört kendir çuval (30 kuruş), bir araba takımı (40 kuruş), 2 balta-kazma (10 kuruş), bir çift takımı (10 kuruş), bir düven (6 kuruş), bir tırpan (10 kuruş), bir hamur leğeni (20 kuruş), bir tencere (12 kuruş), bir büyük tabe (12 kuruş), bir dünkar (5 kuruş), bir leğence (10 kuruş), bir saç ayağı (5 kuruş), bir müd buğday (200 kuruş), altmış çerik arpa (60 kuruş) ve hırdavat (9 kuruş) mevcuttur. İkinci tereke kaydı ise Halil bin Ahmed’in terekesidir. 8 Ocak 1897 tarihli tereke kaydına göre, vefat eden Ahmet’in oğlu Halil’in mirası karısı Hüseyin kızı Keklik, kızları Hüsna, Şerife, Akkız ve Leyla ile birlikte, kardeşi Mahmud’a kalmıştır. Halil’in terekesinde üç bab mülk-i menzil (300 kuruş), üç inek (24 kuruş), iki dana (60 kuruş), bir kat yatak (50 kuruş), bir çul (40 kuruş), iki kendir çuval (40 kuruş), iki seklem çuval (30 kuruş), otuz batman un (60 kuruş), hınta (60 kuruş), iki çerik bulgur (25 kuruş), on iki çerik yarma (20 kuruş), hırdavat (10 kuruş) ve muhtelif eşyalar (25 kuruş) vardır. Görüldüğü üzere terekelerde değerli sayılabilecek herhangi bir eşya mevcut değildir. Diğer belgelerden ilki Hasan bin Mustafa ve Döne bint-i Hüseyin Kâhya arasında vuku bulan evlilikle; ikincisi ise Cezayir vilayetinde kale topçusu iken ölen Haluk oğlu Ahmet bin Mehmet’in verasetçilerinin annesi Ayşe bint-i Mustafa ile babası Mehmet bin Osman olduklarına dair tespit ve eşyalarının teslimiyle ilgilidir.

Sonuç

Bozok bölgesi Oğuz boylarından Bozok koluna mensup konar-göçerlerin kalabalık bir sayıyla bölgeye gelmelerinin sonucunda bu ismi almıştır. Bölge XVI. yüzyılın ilk yarısında bu gruplar tarafından yaylak ve kışlak sahası olarak kullanılmış, zamanla onların yerleşik hayata geçmesiyle iskân sahaları ortaya çıkmıştır. Fakat XVI. ve XVII. yüzyıl arasında çeşitli sebeplerden dolayı köy sayısının zamanla azaldığı görülmektedir. Buna rağmen XIX. yüzyıla kadar devam eden yerleşme sürecinde bir taraftan da yeni iskân sahaları açılmaya devam etmiştir. Bunlardan birisi de Çokradan özü üzerinde bulunan Büyük Üyük Viranı’dır. Öze nispetle zamanla Çokradan ismini alan köy, muhtemelen XVII. yüzyılın son yıllarında başlayan aşiret iskânları sırasında nüfus alarak teşekkül etmeye başlamıştır. XIX. yüzyılın ilk yarısında köyün artık kuruluşunu tamamladığı camisi, imamı ve kethüdasıyla bir köy halini aldığı anlaşılmaktadır. 1831 tarihli nüfus defterinden elde edilen bilgilere göre bu tarihte köyde yaklaşık 424 kişi yaşamaktadır. 1845 tarihine kadar köy ahalisinden bazıları köyü terk ederken köyün bir yandan da göç aldığı tespit edilmektedir. Fakat köyden ayrılanların sayısının gelenlere nispetle fazla olduğu ifade edilebilir. Bu itibarla 1845 yılına gelindiğinde köy nüfusu 315’e gerilemiştir. Köy ahalisi geçimini ziraat ve hayvancılıkla sağlamıştır. Hânelerin bazılarında ise tarım alanı ve hayvan bulunmazken, bu kişiler geçimlerini amelelik ve çobanlık ile sağlamışlardır.

(Yozgat Muhabir)

Hiç yorum yok: