26 Aralık 2012 Çarşamba

“Sahte üyelik” skandalı
CHP’nin başarısızlığını örter mi?

Sürur Öztürk

Yozgat bir dönem CHP'nin kalesiydi
CHP Yozgat İl Başkanlığı, AK Parti Yozgat İl Başkanlığı’nı hayli zora sokan ve Türkiye gündemine de yansıyan “sahte üyelik” skandalıyla oldukça moral bulmuş gözüküyor. CHP İl Başkanı Onur Kaytan’ın açıklamalarının ardından AK Parti Merkez İlçe Teşkilatı’nın toplu istifası, Kaytan’ın muhalefet başarısı olarak değerlendirildi. Bu değerlendirme ilk bakışta isabetli gözükse de, ben bu durumu Yozgat’ta CHP’ye itibar kazandıracak siyasî bir başarı olarak görmüyorum.

AK Parti’nin “sahte üye kaydı”na tevessül etmesinin tam bir skandal olduğunda hepimiz hemfikiriz. Bunun ortaya çıkarılması ve kamuoyuna aktarılması da şüphesiz kamu yararına olmuştur. Zira eğer iddialar doğruysa, sadece CHP İl Başkanı Kaytan ve pek çok CHP’li değil, Yozgat’ta görev yapan bazı yargı ve emniyet mensupları da kendi bilgileri dışında AK Parti’ye üye kaydedilmiş…

Benim işaret etmek istediğim husus ise, madalyonun diğer yüzü. Yani, bu skandalın ortaya çıkarılmış olmasının, CHP’nin Yozgat’taki başarısızlığının üzerini örtemeyeceği gerçeği.

Bu kadar geri kalmış, bu kadar çok hatayı barındıran, halkın pek çok yanlıştan muzdarip olduğu bir Orta Anadolu şehrinde, “ana muhalefet” unvanı taşıyan CHP’nin Yozgat teşkilatı, uzun zamandan beri tam bir suskunluk içerisinde. Nadiren de olsa ajans muhabirlerinin servise koymaları sayesinde mahallî basında yer alan aksaklık haberleri de olmasa, Yozgat’ın mahallî sıkıntılarını dile getiren hiçbir eleştirel ses duymayacağız. Mahallî basında yer alan haberler ise ne yazık ki kamuoyunda ciddi bir yankı uyandıracak; aksaklığın, yanlışlığın sorumlularını harekete geçirecek ölçüde titiz bir çalışmanın ürünü olmayan haberlerden ibaret kalıyor… Peki o halde Yozgat halkının sıkıntılarını kim dile getirecek? Kim kamuoyu baskısı oluşturarak sorumluları harekete geçirecek?

CHP Yozgat İl Başkanı Onur Kaytan’ın mahallî basına yansıyan demeçlerini gözden geçirdiğimizde, Yozgat’taki aksaklıklar konusunda somut örnekler vermek yerine genel geçer ifadeler kullandığını, bunun da “laf olsun torba dolsun” kabilinden söylenmiş sözler olduğu kanaati uyandırdığını görüyoruz.

Meselâ nüfusunun yüzde 70’inin geçimini tarım ve hayvancılıkla sağladığı bir şehirde çiftçilerin, besicilerin yaşadıkları sıkıntılar veya dile getirmek istedikleri talepler, Sayın Kaytan’ın nadiren duyduğumuz demeçlerine somut örneklerle yansımıyor. En basit örneğiyle, köylüyü sıkıntıya sokan “saman fiyatlarının anormal derecede yükselmiş olması” meselesi, 1-2 ajans haberi dışında gündeme bile gelmedi.

Sağlık, eğitim, ulaşım gibi kamu hizmetleri ile belediye hizmetleri konusunda yaşanan sıkıntılar da ana muhalefetin Yozgat’taki temsilcilerinin gündeminde yok. CHP İl Teşkilatı, Yozgat’ın en temel meselesi olarak görülen göç konusunda da, bir türlü başarı elde edilemeyen turizm konusunda da, aksaklıkların tespiti, şikâyetlerin dile getirilmesi ve çözüm önerileri sunulması bakımından son derece başarısız durumda. Türkiye’de solun en duyarlı olduğu konulardan birisi olan kültür ve sanat alanında ise adeta hiç yok.

Acaba Sayın Kaytan, bütün bu konularda mahallî basına ve ulusal haber ajanslarının Yozgat temsilcilerine somut örnekler içeren beyanlarda bulunuyor da mahallî basın mı bunları değerlendirmiyor? Böyle bir durum söz konusu ise, o zaman Yozgat muhalefeti ile birlikte Yozgat basınını da tartışmalıyız demektir. Eğer muhalefetin beyanları basın tarafından sansüre uğruyorsa, Sayın Kaytan bunu da dile getirebilmeli, “Ben bilgi ve belge içeren açıklamalar yapıyorum ama yayınlamıyorlar” diyebilmelidir. CHP Yozgat İl Teşkilatı, bir web sitesi kurup, açıklamalarını, iddialarını, eleştirilerini, suçlamalarını, bilgi ve belgelerini bu yolla da kamuoyuna yansıtabilir. Gerekirse –belki gayri resmî olarak- haftalık gazete de çıkarabilir. Bunları yapmak çok mu zor?

Ben, Yozgat’ta ciddi bir muhalefet boşluğu yaşandığını, bunun da siyasî baskılardan değil muhalefet partilerinin umursamazlıklarından kaynaklandığını düşünüyorum.

Şunu açıklamakta da mahzur görmüyorum: Ben oyumu AK Parti’ye veriyorum ama benim bu partiye oy veriyor olmam, AK Parti adına yapılan hataları göz ardı etmemi gerektirmez. Fakat eleştirilerde samimi olmak gerekir. Yani eleştirinin öncelikli hedefi muhataplarını yıpratmak değil, kamu yararı gözetmek, halkın sıkıntılarına çözüm bulunmasına katkı sağlamak olmalıdır. Halk, kimin samimi kimin gayri samimi olduğunu derin sezgisiyle fark edebilecek basirete sahiptir.

Tekrar CHP’ye dönecek olursak, CHP’liler unutmamalıdırlar ki Yozgat, bir zamanlar “CHP’nin kalesi” olarak da anılıyordu. Yoksa siz bile unuttunuz mu?

(sururozturk@gmail.com)

Hiç yorum yok: