Peki neden? Dil ve Edebiyat Dergisi, Ocak 2012 sayısında, Mehmed Âkif’in Yozgatlı Müderris Mehmet İhsan Efendi’ye emanet ettiği Kur’ân-ı Kerîm mealinin neden ve nasıl imha edildiğini ele alan bir araştırma-inceleme dosyasına yer verdi.
Âkif’in vasiyeti
Dil ve Edebiyat Dergisi’ndeki yazıya göre, Mehmed Âkif Ersoy, 1925 yılında dostlarının ısrarı üzerine yazmaya başladığı Kur’ân-ı Kerîm mealinin kendi el yazısıyla kaleme aldığı nüshalarını, Yozgatlı Müderris Mehmet İhsan Efendi’ye emanet etmişti. Mısır’da bulunan Âkif, bir de vasiyette bulunmuş ve “Şayet dönersem, eksikleri tamamlar basarız; dönemezsem, meali yakarsın” demişti.
Akif, gittiği Mısır’da çalışmalarını aşama aşama göndermeye de başlamıştı. Ancak Türkiye’de, Türkçe Kur’an, Türkçe ezan, ve Türkçe ibadet girişimleri üzerine, gönderdiği 50 sayfalık tercümeyi geri istemişti. Milli Şair, meali göndermeme kararı almış, verilen avansı da iade ederek anlaşmayı noter onayıyla feshetmişti.
Ölüm döşeğinden İhsanoğlu’na: Âkif'in vasiyetini yerine getirin
Dergide yer alan yazıya göre İhsan Efendi, 1961 yılında ölüm döşeğindeyken, bugün İslâm İşbirliğiTeşkilatı Genel Sekreteri olan hemşehrimiz Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu yanına çağırır ve ona şu vasiyette bulunur:
“Oğlum, ben öldükten sonra yerine getirmeni istediğim bir vasiyetim var. Şu dolapta iki tomar defter var. Ben ölünce o defterleri yakacaksın.”
27 Mayıs darbesi sonrası Milli Birlik Komitesi’nin ilk taleplerinden birisi Türkçe ibadet olmuş, Akif’in endişe ettiği ihtimaller tekrar hatırlanmıştır.
Bunun üzerine Prof. Dr. İbrahim Sabri Bey, Akif’in vasiyetinin gereğinin yapılması kararını verir. Beraberindeki Ekmeleddin İhsanoğlu, Osman Saraç ve Ali İhsan Okur’un gönülsüz de olsa katılımlarıyla meal tomarları yakılarak imha edilir. Böylece, Mehmed Âkif’in vasiyeti yerine getirilmiş olur.
1 yorum:
Mehmet Akif'in bu çalışmasının bir nüshası şuan basılmış bulunuyor... Karabekir Paşa vs. gibi yurtda kalıp
kamalist rejime muhalet yapmaması başta yazar-şair Necip Fazıl olmak üzere tarihiç K.Mısıroğlu tarafından ağır şekilde eleştirilmiştir. Said Nursinin ise Mısır mültecilerinin aksine Türkiyede kalarak ömrü kamalist karşı devrimi eğitimle çökertmek için sözlü muhalefet icrasında bulunduğu islamcıların tezleri arasında...
Yorum Gönder