15 Temmuz 2011 Cuma

Cezaevinde Sürmeli’yi çaldıran Adalet Bakanı

(TBMM Başkanı Çiçek-Eski Yozgat Belediye Başkanı Çiçek...)

Yozgatlı siyasetçi Cemil Çiçek’in Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olması sebebiyle, basın organlarında onun hayatına ve özelliklerine dair yazılar, röportajlar yayınlanıyor.

Bunlardan birisini de, Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat yazdı. Cemil Çiçek’e dair hatıralarını anlatan Donat, Çiçek’in şakacılığından, duygusallığından, Türk Sanat Müziği’ne ve Yozgat türkülerine olan düşkünlüğünden bahsetti. İşte Yavuz Donat’ın o yazısı:

Portre... Cemil Çiçek

Onu Türk siyasetine kazandıran kişi Turgut Özal'dı... Özal, onun için "Atom Karınca" derdi:
- Cemil'e bir iş ver, gerisini düşünme... İşi yapar getirir... Hizmet adamıdır... İş bilir, iş bitirir.
Ailesine düşkündür... Dost canlısıdır... Gurur, kibir, övünmek, tepeden bakmak "onun kitabında yoktur."
"Ciddi-ağırbaşlı devlet adamlığının gerisinde" bir başka Cemil Çiçek daha yatar:
"Duygusal" Cemil Çiçek.
Bugün biraz "ondan" bahsedeceğiz.

Şakacı

Mizah, zeki insanın işidir.
Zekâ içermeyen mizah "kaba saba" bir şey olur... Şaka "kaka"ya döner... "Kalp kırıcı" hale bile geliverir.
Cemil Bey "şakacıdır... En zor durumlarda bile mizahı elden bırakmaz."
En çok kimlere mi takılır?
Ali Coşkun'a, Nevzat Yalçıntaş'a, Necati Çetinkaya'ya, Abdülkadir Aksu'ya.
Ayrıca insanları "işletmeyi" de sever.
Onun "işletme hikâyelerini" yazsak... Anlatmakla bitmez.

Paydos

10 gün önceydi... 26 Haziran-Pazar. Bir dost evine (Vehbi Bilgin) kahvaltıya davetliydik.
Cemil Çiçek de geldi.
Ama evin önünde otomobilden bir süre inmedi. Hayır, telefonla falan konuşmuyordu.
***
Merak edip sorduk... Cemil Bey dedi ki:
- Radyoda Necdet Tokatlıoğlu'nun bir bestesi vardı... Şarkının bitmesini bekledim.
"Sevdiği, dinlediği" şarkı hangisi miydi?
***
Artık yeşerecek bir dalım yok,
Yağmurlar yağsa da hoş, yağmasa da,
Üç günlük ömrümü bir günde yitirdim,
Yarınlar gelse de hoş, gelmese de,
Paydos mutluluğa paydos artık,
Kaderim gülse de hoş, gülmese de
***
Aynı akşam Gölbaşı'nda, bir lokantaya gittik... Köşk'e.
"Koruması" falan yoktu.
Otomobilin direksiyonunda biz... Yanımızda Cemil Bey.
Lokantada müzik de vardı... Emekli bir okul müdürü şarkı söylüyordu.
Masamıza yürürken, Cemil Bey "solistin kulağına" bir şey söyledi.
Az sonra "emekli öğretmen solist" Cemil Bey'e bakarak, "yeni bir şarkıya" başladı:
"Artık yeşerecek bir dalım yok."
Cemil Bey, kulağımıza eğildi:
- Ben rica ettim... Ne kadar güzel bir şarkı, değil mi?

Müzik... Ruhun gıdası

Müziğe meraklıdır... Türk sanat müziği.. Halk müziği... "Yozgat türkülerini" ona soracaksınız.
"Makam" bilir, "usûl" bilir.
Dost meclisinde şarkılara, türkülere eşlik etmeyi sever.
***
Sadece Cemil Çiçek değil tabii...
Türk Müziği konusunda Vecdi Gönül de, Cemil Bey'den geri kalmaz.
Mehmet Yazar da... Ali Coşkun da.
Hatta Ali Coşkun'un pek çok şiiri bestelenmiştir...
Ünlü besteci Amir Ateş, Ali Coşkun'un şiirlerini besteleyenler arasındadır.
"Onları" şarkı söylerken o kadar çok dinledik ki...

Allah'ın evinde

Bir gün... İlk kez öfkelenip, sesini yükselttiği gün... Hiç unutmayacağız.
Alanya'da, bir köy camisinden, bayram namazından çıkıyorduk.
Karşısında "kameraları" görünce, o "bildik tanıdık" Cemil Çiçek gitti, yerine "başka bir Cemil Çiçek" geliverdi:
- Çekmeyin... Çekmeyin diyorum size... Allah'ın evinde televizyon kamerasının işi ne?

Yozgat sürmelisi

Adalet Bakanı'ydı... Bir pazar günü buluştuk... "Yemeğe gideceğiz" dedi.
Bizi "yemeğe" nereye götürse beğenirsiniz?
"Cezaevine."
Mahkûmlardan bir "saz heyeti..."
Yine "mahkûm" şarkıcılar, türkücüler.
"Kader kurbanlarıyla" yemek yedik.
Onların şarkılarına eşlik ettik.
Bir "mahkûm solist" bize sordu:
- Sizin için neyi okumamı istersiniz? "Cemil Bey için söyleyin" dedik:
- Yozgat sürmelisi... Dersini almış da ediyor ezber.
Mahkûm söyledi, Adalet Bakanı da türküye eşlik etti... Unutulmaz bir gündü.

(Sabah gazetesi-5 Temmuz 2011)

Hiç yorum yok: