Sürur Öztürk
Hüzün henüz terk etmedi beni, bağışlayın… Bir yaprak yere düşse hisseder gibiyim…
Cumartesi günü, 4 yaşındaki oğlum Ahmet’le İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çamlıca Sosyal Tesisleri’ndeydik. Baba-oğul vakit geçiriyoruz. Ahmet, henüz bilmiyor dedesinin öldüğünü… Ölüm, bu yaştaki bir çocuğa nasıl anlatılır ki?.. Yozgat’tan döndüğümde, hesap soran bir edayla, “Sen niye gittin baba Yozgat’a?” diye sormuştu ağlamaklı bir sesle. “Yozgat’a”nın “ta” hecesini, “Ha?” diye sorar gibi vurgulayarak… Annesi araya girip, “Çok ağladı arkandan… Deden hasta olmuş, onun için gitti baban, dedim… Sen öyle söylemiştin” demişti… Yaz sıcağında, bir çınar ağacının gölgesinde, oğlumla küçük hasır iskemlelere oturmuşuz, o bütün kaygılardan âzâde dondurma yiyor, arada sırada diliyle dudaklarına bulaşan dondurma kırıntılarını yalıyor, ben de âdeta bir âşık gibi, onun o sevimli, çocuksu tavırlarını seyrediyorum… Aslında bütün babalar evlâtlarına âşıktır da, evlâtlar bunu ancak anne-baba olduklarında anlarlar…
Derken, birkaç kişilik bir grup yaklaşıyor… İçlerinden birisinin siması oldukça tanıdık… Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız… Az ileride küçük hasır iskemlelere oturuyor, karşısında kendisine bir şeyler anlatan ve ‘Anadolu insanı’ oldukları anlaşılan adamları dinlemeye başlıyor.
Beraberindeki iki görevliden müsaade isteyip, son derece mütevazı tavırlarla oturmakta olan Bakanın yanına yaklaştım, “Sayın Bakanım, hoş geldiniz efendim” diyerek elini sıkıp kendimi tanıttıktan sonra, Yozgat’ı sordum. Mâlûm, Bakan Yıldız, Kayseri Milletvekili ama Yozgat’ın Boğazlıyan İlçesi’ne bağlı Devecipınar Beldesi doğumlu.
Yozgat, sizin enerji bakanlığınızdan çok şey bekliyor, dedim. Gülümsedi… Zengin enerji kaynaklarına rağmen, tatminkâr bir sonuç alamadı, dedim, yine gülümsedi…
“Yozgat’ta yatırım biraz zor; ama bir şeyler yapacağız inşallah” dedi. Ne bakımdan zor, diye sordum… “Nasıl anlatsam…” der gibi kısa bir duraklamanın ardından, “Yozgat’ta yatırım kültürü çok zayıf… Önce bu kültürü canlandırmamız, geliştirmemiz lâzım” dedi. Tembellik ve atâlet mi kastettiğiniz, diye sordum. Bir siyasetçi olarak bu soruyu diliyle onaylamak istemedi ama “Ben söylemedim, sen söyledin” dercesine, hafif bir tebessümle, “Yani” der gibi, başını dikey olarak hafifçe iki yana salladı. Sivil toplum kuruluşlarının harekete geçmesi gerekiyor herhalde, dedim; “Evet, bütünüyle bir canlanma gerekiyor. Oraları biraz canlandırmamız lâzım…” dedi. Bu konuda mülkî âmirler de biraz yetersiz kaldı galiba, dedim; “Yorum yok” der gibi, gizlenmiş bir tebessümle sustu… Ne de olsa o bir siyasetçi, ben de bir basın mensubuyum… Belli ki, Yozgatlıları ve Yozgat’taki bürokratları kırmak, incitmek, gücendirmek istemiyordu… Fakat meselenin özünü söylemişti bana göre.
“Yozgat’ta yatırım kültürü çok zayıf… Önce bu kültürü canlandırmamız, geliştirmemiz lâzım…”
Bana göre bu sözün anlamı şu: Bir şehir, kalkınmayı önce kendisi samimiyetle istemezse, bunu kendisi için bir hedef hâline getirmez ve kararlı bir şekilde çaba göstermezse, bakanlar ne yapsın?.. Önceki yazılarımda sık sık vurguladığım, dikkat çekmeye çalıştığım da buydu işte. İlle de sivil toplum, ille de yerel basın, ille de yerel siyaset deyip duruşum bundan…
Sayın Bakan’ın, Yozgatlıları incitmemek, gücendirmemek için dile getirmediği ama zihninde taşıdığı anlaşılan o gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor… Kırılmaya, gücenmeye hiç hakkımız yok; Sayın Bakan doğru söylüyor; yani, dile getirmeden ifade ettikleriyle doğru söylüyor… Söylediği bir cümlenin arkasında söylenmemiş yüzlerce cümleyle doğru söylüyor… Kızım, sana söylüyorum; gelinim, sen anla!..
Bakan Yıldız’a, ‘Bir çalışma başlatmıştınız, bölgenin enerji haritasını çıkarıyordunuz’, hatırlatmasında bulundum, “Evet, enerji haritasını çıkarıyoruz, çalışmalarımız devam ediyor” dedi.
“Yozgat için bir şeyler yapacağız” sözünüzü, sizin bir beyanınız olarak yazabilir miyim, diye sordum. “Tabi, yazabilirsiniz” dedi. Fotoğrafını çekmek için müsaade aldım. 5-6 dakika sonra da, ayrıldı oradan. Kendisini tanıyıp ayağa kalkanların elini sıkarak, hal hatır sorarak, sıradan bir adam gibi sessizce ayrıldı Çamlıca’dan… Öyle şatafatla gelip, şatafatla gitmedi yani… Tevazu içinde uzaklaştı… Allah ondan razı olsun…
Bakan’ın söylediği açık: Yozgat’ta yatırımı artırmak için, önce yatırım kültürünü geliştirmemiz gerekiyor…
Bence bunu yapacak olan da, resmî kurumlardan da önce, özellikle yerel sivil toplum kuruluşları ve yerel basın…
Yanlış mı düşünüyorum?..
(surur-ozturk@hotmail.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder