“Geçmiş zaman” notlarının bu günkü bölümünde, Milliyet gazetesinin 17 Haziran 1981 tarihli turizm ekinde yayınlanmış bir haber yer alıyor.
Haber, “Tarihin çok eski dönemlerine ait izleri taşıyan ‘hindi’leri ile ünlü bir şehir Yozgat” başlığını taşıyor.
Yozgat’ın merkez hariç 8 ilçesi olduğu belirtilen haberde, “Ülkemizin buğday ambarlarından biri olan Yozgat, halı, kilim ve hindileri ile ünlü bir ilimiz” ifadesi kullanılmış. Haberde, “kültür etkinlikleri belirgin” olarak vasıflandırılan bölgede Yozgat’ın kültür seviyesinin yüksekliği konusunda anlatılan ve bir mutasarrıfla bir köylü arasında geçen fıkra da kaydedilmiş. Haber, orijinal imlâsıyla şöyle:
“Yozgat, ülkemizin İç Anadolu Bölgesi’nin Orta Kızılırmak bölümünde yer alan bir ilimiz. Yozgat yaylasının en yüksek tepelerinden 1680 metre yüksekliğindeki Soğukoluk adı verilen çamlığın kuzeye bakan etekleriyle, 1590 metre yükseklikteki Çıtak Tepesinin kollarını oluşturan Nohutlu, Keltepe ve Tuzkayası adındaki teperin güney etekleri üzerinde kurulu bulunan şehir, doğuda Sivas, güneyde Kayseri ve Nevşehir, batıda Ankara, kuzeyde Çorum, Amasya ve Tokat illeriyle çevrili.
13.597 kilometrekarelik bir alana yayılan Yozgat’ın nüfusu, 1980 sayımına göre 504.433.
Yozgat’ın merkez hariç, 8 ilçesi var. Bunlar: Akdağmadeni, Boğazlayan, Çayıralan, Çekerek, Sarıkaya, Sorgun, Şefaatli ve Yerköy.
Arazi yapısının killi morenlerden meydana geldiği Yozgat ilinin doğu, batı ve orta kısımları dağlık. Yaz aylarında sıcaklığın 24-27 arasında değiştiği bu ilimizde geceler hayli serin. Sıcaklık kış mevsiminde eksi 15-20 dereceye kadar düşüyor. Bölgede kar kasım aylarında başlıyor. Şubat ve mart ortalarına kadar sürüyor. Kar kalınlıkları 60-70 santime ulaşıyor.
Yozgat, gerek verimli toprakları, gerek hayvancılığa elverişli otlakları, gerekse Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan ana yollar üzerinde bulunması nedeniyle, tarihin çok eski dönemlerinden beri sürekli yerleşme merkezi oldu. Bu yöremizde Hititlerden sonra Firig, Lidya, Met, İskender ve Kapadokya yönetimleri egemen oldu. Galat ve Romalılar dönemlerinden sonra Danişmentler, daha sonra Selçuklular yörede yönetimi ele aldı. İl daha sonra Osmanlı topraklarına katıldı.
Osmanlı devletinin zayıfladığı dönemlerde, meydana gelen Celâli isyanları bölgede etkili oldu. Bu nedenle güzergâhtaki yerlerde yerleşme güçleşti. Köyler sarp dağlara ve kuytu yerlere kaydı. Bu ilimiz Ermeni zulmüne de uğradı. 1892-1915 yılları arasında Yozgat’ta 3 kez Ermeni ayaklanması oldu.
Çok eski dönemlerden beri kültür etkinlikleri belirgin olan bu yöremizde, selâmlıklar, misafir odaları, sahneli kahveleri ozanların, ses sanatçılarının, âşıkların, nüktedanların barınağı olmuş. Köylere okumuş kişilere izafeten Ahmet Fakılı, Kara Fakılı gibi adların verilişi de yörede kültüre verilen önemli belirtiler olarak değerlendiriliyor. Bu konuda bugün bile söylenen bir fıkra var:
Yozgat’a yeni atanan bir mutasarrıf, eşeğine yan binen ve elindeki kâğıda birşeyler yazan köylüye sorar:
- Ne karalıyorsun?
- Yarınki mahkemede kaybedersem, temyiz dilekçesi hazırlıyorum.
Mutasarrıf aldığı cevap üzerine şaşırır, yanındakilere, biraz da onur duyarak şöyle der:
“-Bu şehrin cahili böyleyse, okumuşu nasıldır?”
Kış sporlarına da elverişli olan çamlık Yozgat Millî Parkı, büyük şehirlerin gürültüsünden kurtularak tertemiz orman havası içinde tatil yapmak isteyenler için olanaklı bir yöremiz. Çeşitli uygarlıkların izlerini taşıyan Yozgat, araştırmacı turistler için de mutlaka görülmesi gerekli bir ilimiz.
Türkler, geniş otlakların yer aldığı bu yöremize yerleşince “sürüleri otlatacak yer” anlamına gelen “Yozkent” olarak bölgeyi isimlendirdiler. Bu ad zamanla Yozgat oldu.
Ülkemizin buğday ambarlarından biri olan Yozgat, halı, kilim ve hindileri ile ünlü bir ilimiz.”
(Yozgat Muhabir)
1 yorum:
Yozgat'ın ünlü hindilerine ne mi oldu? arabaşı oldu :))))))
köyden şehre göç oldu köyler boşalınca ne inek kaldı ne dana ne tavuk, kaz, nede hindi kaldı. hokus pokus oldu
Yorum Gönder