4 Şubat 2011 Cuma

Sayın Valimizin ve Sayın Rektörümüzün dikkatine

Sürur Öztürk

Düşünün ki, Yozgat’ta ilköğretim kurumlarına “Yozgat” dersi konmuş. Bu ders saatinde öğrenciler, öğretmenleri tarafından Yozgat’taki kültürel mekânlara ve alanlara götürülerek, Yozgat kültürü dersini bizzat yerinde inceleyerek, görerek, yaşayarak işliyorlar.

Yine düşünün ki, Bozok Üniversitesi de “Yozgat” dersini seçmeli ders olarak programları arasına almış. Yozgat kültürünü bilen kültür adamlarının, üniversitede okutulacak olan bu ders için özel olarak hazırladıkları yazılardan oluşan bir kitap, Yozgat İl Özel İdaresi tarafından basılıp, öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılmış. Üniversitedeki dersleri de, kitabın Yozgatlı yazarları veriyor…

Mümkün mü? Pekâlâ mümkün. Çünkü İstanbul, bu projeyi hayata geçirdi bile. İlköğretimde ilk dersi, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürü Muammer Yıldız verdi. İstanbul’daki 41 üniversiteden 13’ünde okutulmaya başlanan “Şehir ve Kültür: İstanbul”un açılış dersini ise, İstanbul kültürü denince akla ilk gelen isimlerden, Ayasofya Müzesi Müdürü Doç. Dr. Haluk Dursun verdi.

Bazı Anadolu illeri de bu projeyi kendi illerine uyarlayarak uygulamaya hazırlanıyorlar. Soru şu: Yozgat, bu kültür kervanına katılacak mı?

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, bu konuda bütün kültür ve turizm müdürlerine birer mektup göndererek tavsiyede bulunduğunu söylüyor. Mektup Yozgat’a da gönderildi mi, gönderildiyse ulaştı mı, Sayın Valimiz Necati Şentürk’ün bu konuda bir hazırlığı var mı, bilmiyorum; fakat ben bu projenin mutlaka ama mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Konuya ilgi duyanlar için, özet bilgiler vermek istiyorum.

İstanbul’da “kültür eğitimi” konusunda 2 önemli proje hayata geçirildi.

Bunlardan birincisi; İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından hazırlanan ‘Evimiz İstanbul’ projesi kapsamında, öğrencilerin şehrin güzelliklerini, kültürel zenginliklerini ve tarihini keşfetmelerini sağlamak amacıyla, ilköğretim okullarının “serbest etkinlikler” dersinin haftada 1 saati “İstanbul” dersine tahsis edildi. Dersin kitabı ise, şehrin kendisi. İstanbul İl Millî Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, bu konuda şunları söylüyor:

“ ‘Hayatı okumak’ tabirinden yola çıkarak, bir şehri okuyabilir, yeniden bütün tarihî dokusuyla keşfedebilir, bütün güzellikleriyle yeniden yaşayabilir, bütün farklılıklarını görebiliriz. İstanbul’u bu açıdan çocuklarımız daha iyi tanıyacaklar.”

“İstanbul” dersinde çocuklar, İstanbul için bestelenen şiirleri okuyorlar, şarkıları dinliyorlar. İstanbul’un caddelerini, sokaklarını, müzelerini geziyorlar, fotoğraf çekiyorlar, gördükleri güzelliklerin resimlerini çiziyorlar, İstanbul’a dair şiirler yazıyorlar. İstanbul’un mülkî amirleri ile görüşüp bilgi alıyorlar. Şehri tanıyıp güzelliklerini keşfettikçe, yaşadıkları şehri daha çok seviyor, şehri sahipleniyor ve daha dikkatle koruyorlar.

Proje geçen yıl uygulanmaya başlandı, 17 Haziran 2011 tarihinde sona erecek.

“Kültür eğitimi” konusunda hayata geçirilen projelerden ikincisi de şu:

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteğiyle, üniversitelerde seçmeli ders olarak okutulmak üzere, “Şehir ve Kültür: İstanbul” kitabı hazırladı. A. Halûk Dursun, Ahmet Emre Bilgili, Artun Ünsal, Beşir Ayvazoğlu, Hikmet Barutçugil, İlber Ortaylı, İskender Pala, Korkut Tuna, Murat Belge ve Sinan Genim’in bu proje için özel olarak hazırladıkları yazılardan oluşan kitap, dersi almak isteyen öğrencilere ücretsiz olarak veriliyor. Kitap muhtevasıyla da baskısıyla da harika…

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, İstanbul’daki 13 üniversitede “İstanbul” dersinin okutulmaya başlandığını belirtiyor ve şunları söylüyor:

“Bununla ilgili şöyle bir gelişme oldu: Anadolu’nun diğer şehirlerinde de bu tür çalışmalar başladı. Şehir ve Kültür: Adana, Şehir ve Kültür: Bitlis, Şehir ve Kültür: Erzurum, Şehir ve Kültür: İzmir, Şehir ve Kültür: Mardin türünden çalışmalar da başladı. Ben bütün Kültür ve Turizm Müdürlerine bir mektup yazdım, kitaplardan da gönderdim. Dedim ki, siz, bizim İstanbul’da yaptığımız çalışmayı kendi şehrinizde yapın, kendi şehrinizdeki üniversiteyle beraber yapın. Kendi Özel İdareniz kitabı bassın ve giderek şehir ve kültür bilincini bu ülkede artıralım ve okuma pazarını da artırmış olalım böylece. Çünkü şehirde yaşayan insanların şehir ve kültürle ilişkisi artış göstermezse, bizim yayınlarımız da tam olarak yerine ulaşmaz diye düşünüyorum.”

Ne dersiniz? Her iki proje de pekâlâ Yozgat’a uyarlanarak Yozgat’ta da hayata geçirilemez mi? Üstelik devletin ilgili kurumları, yardıma hazır. Gerisi, “kültür” diye bir derdi olan yetkililere kalıyor.

(surur-ozturk@hotmail.com)

1 yorum:

Şamil Çil dedi ki...

Her kezin yaşadığı ili iyi tanıması gerekir. Çok haklısınız.