Yozgat Haber gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İnan Soyer, AK Parti’den milletvekili aday adayı olacaklarını açıklayan İl Genel Meclisi Başkanı Üzeyir Arslan ile Sorgun Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Şevket Bağcı’nın, milletvekili olmak için değil, konumlarını korumak için adaylık açıklaması yaptıklarını iddia etti.
Milletvekilliği için asıl ‘heveskâr’ ismin, AK Parti Yozgat İl Başkanı Yusuf Başer olduğunu ileri süren Soyer, “Daha geçen gün, Teşkilat Başkanı Haluk İpek’in tavassutuyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile bir araya gelip, delâlet istediğini öğrendim” diye yazdı. Başer’in, İl Başkanlığı görevine getirilmesini borçlu olduğu milletvekili Mehmet Çiçek’i ‘sildiğini’ ve tekrar seçilmesine kesin gözüyle bakılan Bekir Bozdağ ile birlikte hareket ettiğini iddia eden Soyer, Mehmet Çiçek’in de Başer’in milletvekili seçilmesine sekte vuracağını ileri sürdü.
İnan Soyer, “Arslan’ı, Bağcı’yı geçiniz… Yusuf Başer’e bakınız…” başlıklı yazısında, konu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
“İl Genel Meclisi Başkanı Üzeyir Arslan’ın ardından, Sorgun Devlet Hastanesi Baştabibi Op. Dr. Şevket Bağcı da AKP’den aday adayı olduğunu açıkladı.
Yerel basında yeralan uzun uzadıya değerlendirmelere bakmayınız siz, her iki aday adayı da milletvekilliğini rüyalarında dahi görüyor değil.
Bağcı, taa ANAP’tan bu yana aday adayıdır. Ne zaman seçim sath-ı mâiline girilse vitrine çıkar ve “adayım” der. Gerçekte aday değildir. Bütün gâyesi, çeyrek asra dayanan “baştabiplik” sıfatını –mümkünse- yarım asra taşımaktan ibarettir. Nitekim böyle olmuştur. Her defasında aday adaylığını açıklamış ve her defasında “baştabiplik” makamını garantilemiştir. Sayın Bağcı’nın aday adaylığı göreceksiniz yine malûmun ilânı şeklinde tezahür edecektir. Belli ki Şevket Bağcı, hemşehrisi Üzeyir Arslan’a esin kaynağı olmuştur. Arslan’ın aday adaylığını kimse engelleyemez; ancak adaylığı ciddiye alınmaktan uzaktır. Kendisi için İl Genel Meclisi Başkanlığı vazgeçilmez değerdedir ve bu vazgeçilmezliğe mahkûmluk, böyle bir atraksiyona zemin hazırlamış gözükmektedir. Zamanı geldiğinde beklentisi karşılanacak ve köşesine çekilmesi sağlanacaktır. Hem Bağcı ve hem de Arslan’ı muhatap alarak iddia ediyorum… Aday adaylığın henüz çok erken açıklanması, milletvekilliği değil, üstlenilen göreve tâlip başka adayların önüne geçmek maksadı taşımaktadır.
Ötesiyle, bunlarla bu istikamette asla ve kat’a meşgul olunmamalıdır. Zaten, gerçek niyet sâhipleri uygun zaman kollamaktadır.
AKP için bu dönem bütün mücadele “boş iki kontenjan” için verilecektir. Öngörüm o ki bu iki boş kontenjandan birisi “erkek”, diğeri “kadın” adaya tahsislidir. Demek ki aslında erkek adaylar yalnızca bir boş kontenjan kovalayacaktır. “Kadın adaylar kim?” sorusunun cevabını yarına bırakıp, erkeklere tahsisli tek kontenjana en heveskâr isme yönelelim isterseniz. İl Başkanı Av. Yusuf Başer!
Evet, Başer, burası için yanıp tutuşmaktadır. Mesaisinin önemli bir bölümünü bu istikametteki girişimlere ayırmaktadır.
Daha geçen gün, Teşkilat Başkanı Haluk İpek’in tavassutuyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile biraraya gelip, delâlet istediğini öğrendim. Başer’in, “Yozgat’ı çekip çeviren isim” Bekir Bozdağ ile de stratejik işbirliğine gittiği biliniyor.
Bu uğurda, bugünkü pozisyonunu borçlu Mehmet Çiçek’i dahi sildiği; hatta yeni duruşuyla “adına kurşun sıktığı” artık giz değil.
Hesap şu:
Listebaşı kesinlikle Bekir Bozdağ’ın ve Mehmet Çiçek kat’iyen yok! Listenin iki numarası Abdülkadir Akgül’ün.. Üç için önüne gelecek isimler içerisinden bir tercih yapmak durumunda kalacak Genel Başkan, “Fedai”ye (Bekir Bozdağ) başvuracak, O da tereddütsüz “Yusuf Başer” diyecek.
Bu hesapla hareket eden Başer, birkaç şey birden atlıyor kanaatimce. Bir; evdeki hesap çarşıya uymaz! İki, Yozgat’ta AKP saflarında iki “Yusuf Başer” var ve yanlışlıkla isimler karışabilir. Hatta karışıklık “Ahmet”e bile dönüşebilir pekâlâ. Kuvvetli varsayım bunlar. Bana kalırsa, ne Başbakan listenin kalanı için listede yeralan bir isme başvurur; ne de Bekir Bozdağ herhangi bir isim önerir. Bugünden sonra bu hususu gözardı etmemesi Başer’in menfaati icabıdır.
Dahası da var tabiî.
“Siyasette vefa olmaz!” derler. Olmadığı için yerlerde sürünse gerek. Olmalı aslında.
Gözlemim o ki, siyasette vefayı gözetenler daha uzun süreli hizmet imkânı buluyor. Siyaset müessesesi her ne kadar “vefasızlık”la anılıyorsa da, kendi içerisinde muazzam bir otokontrol uyguluyor ve vefasızları, inançları en yüksek noktada yakalayıp alaşağı ediyor. Şok etkisi devreye sokuluyor. Bir bakıma, “etme-bulma” ete kemiğe bürünüyor.
Savunma refleksi harekete geçiyor aynı zamanda. ‘Yeri gelir aynı muamele bize de revâ görülür’ zannı devreye giriyor yâni. Bu bağlamda sınıfta kalmıştır Yusuf Başer. Kendisi için siyasî geleceğini tehlikeye atan, âdeta göğsünü siper eden Mehmet Çiçek’i yarı yolda bırakmıştır. Yarı yolda bırakan yarı yolda bırakılır!
Deniliyor ki listede Mehmet Çiçek yok! Ve Başer bu olgu için gayret sarfetti başından beri.
Mehmet Çiçek O’nu teşkilatlara hâkim olmak ve yeni dönemi garanti etmek üzere seçtirdi halbuki. Bakınız, bir “evdeki hesap çarşıya uymaz!” hikâyesi daha.
Öte yandan rüşt meselesidir vekillik. Yusuf Başer hangi seçimi kazandı, hangi tartıya çıktı da bu özgüvenle milletvekilliği kovalama hakkını kendinde buldu?.. Önce teşkilatlara sormak lâzım.. Bakalım cevaz alabilir mi?
Üstelik Mehmet Çiçek faktörü de yabana atılamaz bu durumda. Tanıdığım Mehmet Çiçek “mâdemki listede yok”, Yusuf Başer’e sittin sene sekte vurur.
Bu defter açılmadan kapatılmaya müstahak mı ne?”
1 yorum:
sen bunları nerden biyorsun sana bole konuşma yetkisini kim veriyor kimin ne olacagına sen karar veremezsin herkes neyin ne oldugunu seçim zamanı görecek
Yorum Gönder