10 Mayıs 2010 Pazartesi

Baykal’ın istifa konuşmasının tam metni

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, bu gün saat 13.30’da düzenlediği ve Genel Başkanlık görevinden istifa ettiğini açıkladığı basın toplantısında yaptığı konuşmanın tam metnini yayınlıyoruz.

Kaçmıyorum, meydan okuyorum

“Günlerdir beklenen değerlendirmemi ve kararımı açıklıyorum:

Bu bir kaset olayı değildir, bir komplodur. Komplo; hukuk dışı, ahlâk dışı bir tertip demektir. Bir komplo yaparken, bazen hâneye tecavüz edersiniz. Duvarlara, eşyalara gizli kameralar yerleştirirsiniz. Gizli çekimlerle insanların en korunaksız görüntülerini alırsınız, kesersiniz, biçersiniz, aktarırsınız, montaj yaparsınız, çarpıtırsınız.

Böyle yaparken de, dünyanın her yerinde bütün dinlerin, bütün rejimlerin, bütün ahlâk anlayışlarının güvencesi altında olan insanoğlunun mahremiyetine tecavüz edersiniz. Ar, haya ve utanç, bunu yapanlar için anlamını kaybeder. İnsanların şerefleri, onların umurunda değildir. Önümüzdeki komployu gerçekleştirenler, bunu sapık oldukları için ya da ticarî kazanç sağlamak için veya şantaj yapmak için düzenlememişlerdir. Siyaset yapmak için düzenlemişlerdir. Ahlâklarına, vicdanlarına uygun bir siyaset…

Bu komplo, bugünkü siyasî konjonktürün eseridir. Yıllardır bekletilen bir kaset yoktur. Bir kaset ele geçirilmiş değildir. Bir komplo imal edilmiştir. Taze, 2 haftalık bir komplo vardır.

Bu komplonun hedefi bir kişi değil, onun çok ötesinde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin neredeyse tek başına yürüttüğü, Cumhuriyet’e, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne sahip çıkan, sivil darbe, sivil dikta rejimlerine karşı vermekte olduğu mücadelesidir. Bu komplo, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Anayasa ve rejim kavgası vermekte olduğu bu son 2 hafta içinde düzenlenmiş ve piyasaya sürülmüştür. Komplo tezgâhı, malzemeleriyle, çekimleriyle günceldir, tazedir. Meskene tecavüz ve ileri teknoloji kullanımı yoluyla tezgâhlanan bu komplonun, iktidar gücü ve olanakları seferber edilmeden bir muhalefet partisi genel başkanına karşı bu kadar fütursuzca icra edilebilmesi mümkün değildir.

Ana muhalefet liderinin hukukuna, ahlâkına tecavüz eden bu kadar kaba bir komplo tezgâhının, iktidar zirvesinin bilgisi ve onayı olmadan, son 2 hafta içerisinde hazırlanıp piyasaya sürülmesi söz konusu bile olamaz.

Olay sonrasında sergilenen sözde iyi niyetli, hakşinas olmaya çalışan yapay tavırlar, üzüntü beyanları, perde arkasındaki tezgâhın suçluluğunu örtbas etmeye yetmez. Ana muhalefet liderine yönelik bu kadar kaba kanunsuzluk, bu kadar kaba ahlâksızlık, bugünlerin ortamında, iktidarın bilgisi ve onayı olmadan gerçekleştirilemez, piyasaya sürülemez. Komployu ayıplar gibi yapanlar, aslında bizzat ayıbı işleyenlerdir.

Bu çerçevede, başka bir sorumlu arayışına çıkacak olanlara yardımcı olmak üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nden, Pensilvanya’dan aldığım üzüntü ve destek mesajlarının samimiyetine inandığımı da söylemek isterim.

Hukuksuz ve ahlâksız komploları temel alan ‘çok ayıp ama…’ diye başlayan yorumlarla hesap sormaya, siyaset düzenlemeye çalışanlara da söyleyecek bir sözüm var:

Ahlâksız ve hukuksuz komplolara itibar ederek, ne ahlâkı, ne hukuku, ne de siyaseti savunamazsınız. Komplo yapanlar, zaten işlerini sizlere güvenerek yapıyorlar. Komploculuğa hayat alanı açanlar, ‘çok ayıp ama…’ diyenlerdir.

Hukuksuz ve ahlâksız komploları ayarlayanların ve onların komplolarına itibar edenlerin, dürüst ve onurlu insanların manevî cesetlerini çiğneyerek nereye kadar gidebileceklerini hep beraber göreceğiz. Bunun nasıl bir Türkiye oluşturmakta olduğunu er geç anlayacağız.

Kendinden menkul bir ahlâk zabıtalığını bizzat deruhte edenlerin, insanlık tarihi boyunca, Hazreti Peygamber’den başlayarak, günümüze kadar ne mağduriyetlere yol açtıklarını çok iyi biliyoruz.

Bu tablo karşısında bana da bir görev düştüğünün farkındayım. Bu kara kampanyaya teslim olmayacağım. Bu hukuksuz ve ahlâksız komplo nedeniyle kimsenin beni sorgulamasına izin vermeyeceğim. Eğer bunun bir bedeli varsa ve bu bedel Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’ndan ayrılmaksa, o bedeli de ödemeye hazırım.

Benim Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’ndan istifa etmem, hiçbir şekilde bu komploya teslim olmak ya da kaçmak anlamına gelmez. Tam tersine, bu bir meydan okumadır. Bu anlayışla, bu gün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’ndan istifa ediyorum.

Bu komplonun hedefi sadece ben değilim. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi de bu kirli tezgâhlar karşısında yolunu seçmek zorundadır. Benim istifa kararım, hem Türkiye siyasetini ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni yeniden tanzim etmek isteyenlere bir imkân tanıyacak, hem de Cumhuriyet Halk Partisi’ne bu komployla hesaplaşma fırsatı verecektir.

Yalansız, dürüst, cesur bir duruş sergilemek, sadece benim işim olmamalıdır. Deniz Baykal’ın ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin ötesinde, bütün Türkiye olarak hepimiz, hileye ve şerre dayalı bir kalleşlik politikasına dur demek zorundayız.

Umarım, bütün bu yaşananlar ve benim istifam, Türkiye’de yeni bir uyanışın başlangıcı olur. İnşallah bir kez daha şerden bir hayır çıkar; hile hurda yapanlar değil, dürüst ve namuslu olanlar kazanır.

Bu olayda ve bugüne kadar bütün iyi - kötü günlerimde bana destek veren, sahip çıkan her siyasî düşünceden vatandaşlarıma; Cumhuriyet Halk Partisi’nin vefakâr, fedakâr, yiğit örgütüne; birlikte görev yaptığım çalışma arkadaşlarıma; üzerimde hakkı olan, emeği olan, tanıdığım - tanımadığım bütün insanlara; refahları ve mutlulukları için bir yaşam boyu uğrunda mücadele ettiğim bütün vatandaşlarıma; bize kızan - bizi seven, oy veren - vermeyen, üzerimde hakkı olan - olmayan herkese, yaşamımın her ânını anlamlı kıldıkları için teşekkür ediyorum.

Ben sizlere hakkımı helâl ediyorum, siz de hakkınızı bana helâl ediniz.”

(Yozgat Muhabir)