25 Ekim 2009 Pazar

Provokasyona gelmeyin!

Yorum - Sürur Öztürk

Ayrıntılara daha sonra girmek üzere, meseleyi kendimce en sade hâliyle özetleyip, bir uyarıda bulunacağım.

Türkiye, toplumdaki bütün çatışma noktalarını ortadan kaldırıp, enerjisini dışarıya doğru yönlendirmeye karar vermişti. Hükümet, siyaset ve ekonomi kanalıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri de askerî gücüyle sınır ötesi harekâtlara hazırlanıyordu. Türkiye’nin, ordusu ve hükümetiyle tam bir uyum içerisinde sergilediği bu kararlılık, devlet olarak en fazla İngiltere ve İsrail’i, illegal güçler olarak da uyuşturucu ve silah kaçakçılarını rahatsız etti.

Görebildiğim kadarıyla, İngiltere ve İsrail, Türk ordusu ile AK Parti Hükümeti’nin sergilediği bu uyumu ve hazırlandıkları dış operasyonları engellemek için, bir taraftan DTP’ye milleti tahrik edecek provokasyonlar yaptırıyor, diğer taraftan da bu provokasyonlardan etkilenen millî hisleri kuvvetli kesimleri hükümete karşı galeyana getirmeye çalışıyor.

“Demokratik Açılım bir ABD projesidir” telkininden etkilenen kitleler, acaba İngiltere ve İsrail’in tuzağına düştüklerinin farkındalar mı?

Yozgat basınında köşe yazarlığı yapan meslektaşlarıma, siyasî partilerin Yozgat teşkilatlarına ve Yozgat’taki sivil toplum kuruluşlarına, sadece ve sadece kendi adıma bir uyarıda bulunmak istiyorum:

Hiçbiriniz, devletin resmî istihbarat teşkilatlarının elindeki kadar bilgiye sahip olamazsınız…

Hiçbiriniz, devletin ordusu ve emniyet teşkilatlarının elindeki kadar silaha sahip değilsiniz…

Hiçbiriniz, Devletin kurumları gibi, ülkenin en ücra köşelerine kadar teşkilatlanamazsınız…

Devletin aklı da, hiçbirinizin aklına kıyasla kıt değil…

İngiltere ve İsrail, önümüzdeki dönemde, toplumdaki bütün çatışma noktalarını alevlendirmeye, sokaktaki tepkisel eylemleri dalga dalga yaygınlaştırmaya çalışabilir.

Öncelikli maksat, ABD Irak’tan çekildikten sonra Türkiye’nin Irak’ın kontrolünü ele geçirmesine engel olmaktır. Sizler, galeyana gelip vatan kurtardığınızı zannederken, Türkiye’nin dış operasyonlarını engellemeye çalışanların “içeride çatışma çıkarıp hükümeti ve orduyu dışarısı ile ilgilenmekten alıkoymak” planının uygulanmasını kolaylaştırmış olabilirsiniz…

Merak etmeyin, Devletin gücü tükenir ve eşkiya ile mücadele edemez hâle gelirse, sizden yardım ister!... Kendi kendinize kahramanlık yapıp, Türkiye’nin elinin zayıflamasına katkıda bulunmayın.

Bu konu, PKK meselesinden ibaret değil. PKK, esas itibariyle çoktan bitti. En güçlü dış desteklerini kaybetti, ekonomik kaynakları kurudu. Türkiye’de eskiden çok küçük miktarlarda uyuşturucu ele geçirilirken, son 2 yıldır tonlarca uyuşturucu yakalanması sizi hiç düşündürmüyor mu? PKK’nın Avrupa’daki para kaynaklarına yapılan operasyonları takib ettiniz mi? Bütün bunların farkında mısınız?

“PKK bitmiyor, aksine daha da güçleniyor” kanaati uyandırmak için önümüzdeki günlerde PKK adına yapılabilecek terör saldırılarının arkasında İngiliz ve İsrail gizli servislerinin olabileceğini düşündünüz mü?

Çatışma küresel boyuttadır ve Ortadoğu hakimiyeti ile ilgilidir.

Bana kızabilirsiniz… Ama zor olan, zor zamanlarda konuşmaktır. Zor olan, öfkeyi büyütmek değil, öfkeyi bastırabilmektir.

Teslim olan PKK’lılar için DTP’nin Avrupa kanadı tarafından Habur’da düzenlenen gösteriler, sadece sizi değil bütün Türkiye’yi rahatsız etti. Ancak bilin ki, “kutlama törenleri” küresel bir gücün uygulamaya koyduğu stratejinin bir parçasıdır. Orada zılgıt çekip halay çekenlerin büyük bir kısmı bile bunun farkında değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sizin zannettiğinizden çok daha güçlü bir devlettir. Meseleyi sadece PKK meselesinden ibaret zannedip, kendi kendinize istihbaratın, askerin ve polisin işini devralmaya kalkmayın. Devletin askeri ve polisi görev başındadır ve bilin ki sizlerdeki panik ve öfke hâli onlarda yok. Çünkü onlar, uluslar arası bir mutabakat sonucu artık çöpe atılmakta olan PKK’dan çok, daha büyük meselelerle uğraşmaya çalışıyorlar.

“Ülkücü” kardeşlerimi de “Alperen” kardeşlerimi de, olup bitenleri daha mantıklı ve daha derin analizlerle değerlendirmeye davet ediyorum.

“Devletin yapamadığını biz yapacağız” demeye başladığınız anda, kullanılmaya başlanmışsınız demektir. Çünkü, hiçbiriniz devletten daha güçlü olamazsınız… Eski hataları tekrarlamayın, eski tuzaklara tekrar düşmeyin.

Alperenler, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun, daha önce teşkilata sızmış provokatörlere dikkat çekmek için söylediği “Bizim tarlayı çoktan sürmüşler” sözünü akıllarından çıkarmasınlar.

Şanlıurfa’da Alperen Ocakları’na üye 15 kişilik grubun, DTP gösterilerine tepki göstermek amacıyla dağa çıkıp kamp kurması size mantıklı geliyor mu? Oysa, “50 yıl dağda gezmeye hazır olduklarını” söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ydi. “Hükümetin Kürt açılımı’nı engellemek için gerekirse dağa çıkabileceklerini” söyleyen de, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır’dı… Ama dağa ilk çıkanlar Ülkü Ocakları değil, Alperen Ocakları oldu…

Ben, sıradan bir Yozgatlı, sıradan bir vatandaş olarak, sadece ve sadece kendi adıma uyarıyorum: Provokasyona gelmeyin! Uyarımı dikkate alıp almamak, tamamen sizin bileceğiniz bir iş…

Bu zor günler geçip, bir süre sonra bu toz bulutu dağıldığında, ucuz kahramanlıklar yapıp Devletin işini zora sokanlar mahcup olacak, aklı selimle hareket eden aklı başında adamlar vicdanen daha rahat olacaklar…

MHP’li kardeşlerime de son bir sözüm var:

Türkiye genelinde yavaş yavaş sokağa yansıtılmaya başlanan tepkiler çok büyür ve “açılım” süreci işlemez hâle gelirse, sizi bekleyen asıl kötü son ne olur biliyor musunuz? CHP ile koalisyon hâlinde iktidara taşınırsınız ve bir de bakmışsınız ki, AK Parti’nin yapamadığı açılım sizin ellerinizle gerçekleştirilmiş… İsterseniz bunu bir kenara not edin…