Murat Bardakçı |
Habertürk gazetesi yazarı, tarih araştırmacısı Murat Bardakçı, “Bu memlekette batı dillerini mükemmelden de öte şekilde bilin ve batı kültürünün en derin mevzularına batılılardan bile kat kat fazla âşina olun, eski yazıyı okuyamıyor iseniz entellektüel falan değil, cahilsiniz demektir” diye yazdı.
Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile Hayrat Vakfı’nın açtığı Osmanlıca kurslarına 150 bin kişinin katılmasının kendisini memnun ettiğini belirten Bardakçı, Osmanlı İmparatorluğu’nun diline “Osmanlıca” değil sadece “Türkçe”, yazısına da “Eski Türkçe” denmesi gerektiğini ifade ettiği “Osmanlıca kursları” başlıklı yazısında şunları kaydetti:
Osmanlıca kursları
Sultan Uçar’ın bugün bizim gazetedeki haberinde anlatılıyor: Türkiye çapında geçen yıl başlatılan Osmanlıca kurslarına katılanların sayısı 150 bin kişiyi bulmuş.
Senelerden buyana hep söylerim: Bu memlekette batı dillerini mükemmelden de öte şekilde bilin ve batı kültürünün en derin mevzularına batılılardan bile kat kat fazla âşina olun, eski yazıyı okuyamıyor iseniz entellektüel falan değil, cahilsiniz demektir! Zira, büyükbabasının büyükannesine yazdığı bir mektubu okumaktan âciz olup da “Dedem ne demiş?” diye kapı kapı dolaştıranlara “entelektüel” falan değil, sadece “cahil” denir!
Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile Hayrat Vakfı’nın açtığı Osmanlıca kurslarına 150 bin kişinin katılması, beni bu yüzden memnun etti...
Ama, bu işin uygulamasında aklıma takılan iki nokta var: Biri şu mâlûm “Osmanlıca” tabiri, öteki de uygulanan öğretim metodu...
HABSBURGÇA VAR MI?
Avusturya’da, Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da, İngiltere’de, Hollanda’da yahut Mısır’da konuşulan dillere ve kullanılan yazılara o memleketleri imparatorluk ve krallık devirlerinde idare etmiş olan ve bir kısmı hâla iktidarda bulunan hanedanların isimlerinden hareketle nasıl “Habsburgça”, “Hohenzollerzce”, “Burbonca”, “Savoyca”, “Oranjca”, “Windsorca” yahut “Kavalalıca” değil de ilk ikisine “Almanca”, diğerlerine “Fransızca”, “İtalyanca”, “İngilizce”, “Felemenkçe” ve “Arapça” deniyor ise; Osmanlı İmparatorluğu’nun diline “Osmanlıca” değil sadece “Türkçe”; yazısına da “eski harfler” yahut bizde galat olmuş şekli ile “Eski Türkçe” denmesi gerekir. Bir memleketin dilini o memleketin ismi ve halkı ile değil, hanedanın adı ile özdeşileştirmek gibisinden bu şekildeki garabet, sadece bize mahsustur.
Eski harflere merak salan kursiyerler haftada on saatten toplam 288 saat ders görüyor, “kolay okunan metinler”, “imlâ”, “Arapça ve Farsça Kurallar” ve nihayet “arşiv ve edebi metinler” öğretiliyormuş...
Bilirsiniz... Okullarımızdaki yabancı dil derslerinin programları askerî tâlimnâme şeklinde hazırlandığı ve gramer kuralları ile doldurulduğu için öğrenci bu dersleri seneler boyu görmüş olsa bile okuduğunu maalesef anlamaz ve o lisanı bir türlü konuşamaz! Zira, yabancı dil derslerinde pratik yapılmamış ve sadece gereksiz kurallar ezberletilmiştir.
Kursların programı, aynı mantığın Eski Türkçe öğretiminde de uygulandığını gösteriyor...
LÜZUMSUZ KURALLAR
Eski harfleri öğrenmenin ve unutmamanın tek yolu vardır: Bol bol okumak ve içinden çıkamadığınız kelimeleri işin erbâbına sormak! Her gün en az bir saat okuduğunuz ve bilmediğiniz eski kelimelerin karşılıklarını sözlüklerden bulup ezberlediğiniz takdirde yazamazsınız ama zamanla yazıya da, eski dile de hâkim olursunuz. Ama kurslarda heveslilerin eski harfleri serî şekilde okumalarını sağlayıp kelime dağarcıklarını arttırmak yerine “fail-mef’ûl, efâil-tefâil, sülâsî-rubâî mastar, mâzî-müstakbel, iftiâl-müfteil, istif’âl-müstefîl, elif-i memdûhe ve maksûre, aksâm-ı seb’a” yahut “muzaâf, sâlim, ecvef ve lefîf kelimeler” gibisinden gereksiz ve eski neslin bile pek bilmediği kuralların öğretilmesine kalkışıldığı takdirde öğrencinin hevesi daha işin başında katledilir! Eski harflerle yazmayı öğretmek ise daha da lüzumsuzdur, zira Eski Türkçe’yi yazma devri artık hem bitmiştir, hem de hatasız yazabilmek bundan sonra imkânsız gibidir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder