Sabah gazetesi ekonomi yazarı Süleyman Yaşar, fakirlerin parasının
kredi kartı yoluyla toplumsal piramidin en üstündeki mega zenginlere nasıl
aktarıldığını yazdı.
Yaşar, bu mekanizmayı şöyle özetledi:
Süleyman Yaşar |
“Vatandaşın mevduatına yaklaşık yüzde 7 oranında yıllık
faiz veriliyor son günlerde. Oysa kredi kartı kullanan vatandaşa uygulanan faiz
oranı, aylık yüzde 2.12, gecikme halinde aylık yüzde 2.62 oranında oluyor.
Böylece kredi kartı faizleri yıllık bazda bileşik olarak sırasıyla yüzde 28 ve
yüzde 35’e ulaşıyor. Bu rakamlar, toplumsal piramitin en üstündeki mega
zenginlere, fakirlerin yarattığı servetin nasıl aktarıldığını bize gösteriyor.”
Faiz lobisi, kredi kartıyla halkı nasıl köleleştiriyor?
Zengin olmak için iki yol olduğu bilinir. Ya bir buluş
yapıp servet yaratacaksın Bill Gates gibi, ya da başkasının yarattığı servetin
üzerine oturacaksın. İşte faiz lobisi bu ikinci yolu seçenlere övgüler düzüyor
ve karşılığında komisyonunu alıyor.
Peki faiz lobisi kredi kartıyla başkasının servetinin
üzerine nasıl oturulmasını sağlıyor? Bildiğiniz gibi toplumsal piramitin en
üstünde, nüfusun yüzde birini oluşturanlar, toplumsal piramitin alt
katmanlarındaki halkın parasını mevduat ve bonolar yoluyla ucuz faizle topluyorlar. Ardından kredi
kartı yoluyla düşük gelirli kesimlere, onlardan topladığı paraları yüksek
faizle satıyorlar. Ve düşük gelirliler bu haksız faiz mekanizmasıyla sürekli
borçlanmak zorunda kaldıklarından mega zenginlerin kölesi haline geliyorlar.
Yaşamları boyunca kredi kartı borçlarını ödemek için çalışıyorlar.
Tabii bu sömürü çarkının oluşmasında asimetrik
enformasyon ve rant kollamaönemli rol oynuyor. Çünkü piramitin alt kesimindekiler
finansal okur-yazarlıkları az olduğu için kart borcu ödemesinde bir küçük aksamanın
ileride başlarına neler açacağını tam olarak bilemiyorlar. Yine mega zenginler
lobicileriyle bürokratlara ve politikacılara baskı yapıp istedikleri gibi yasal
düzenleme yaptırdıklarından düşük gelir gruplarını bu sömürü çarkından
kurtarmak mümkün olamıyor. Çünkü bu mega zenginlerin küresel düzeyde lobileri
öyle güçlü ki bu sömürü düzenini değiştirmeye çalışanı adeta yok ediyorlar.
Hatta kendilerine karşı çıkan hükümetleri deviriyorlar. Ve bu güçleri
sayesinde, toplumsal piramitin en altında alın teriyle yaratılan küçük
servetler toplam halinde büyük bir servet olarak piramitin en üstüne, faiz
lobisinin gayretleriyle aktarılıyor.
Peki bu durumda mega zenginlerin ve onlara güzelleme
yapan faiz lobisinin topluma katkısı çok mu büyük oluyor? Bir buluş yaparak
servet yaratmadıklarına göre, demek ki mega zenginler ve onların rant kollamada
lobiciliğini yapanlar başkalarının alın teriyle yarattığı servetin üzerine
oturuyorlar. Toplumsal faydaya bu haksız aktarım nedeniyle hiç bir katkılarının
olmadığını söyleyebiliriz.
Gelelim bu haksız kazanç mekanizmasının Türkiye’de
işleyişine… Vatandaşın mevduatına yaklaşık yüzde 7 oranında yıllık faiz
veriliyor son günlerde. Oysa kredi kartı kullanan vatandaşa uygulanan faiz
oranı, aylık yüzde 2.12, gecikme halinde aylık yüzde 2.62 oranında oluyor.
Böylece kredi kartı faizleri yıllık bazda bileşik olarak sırasıyla yüzde 28 ve
yüzde 35’e ulaşıyor. Bu rakamlar, toplumsal piramitin en üstündeki mega
zenginlere, fakirlerin yarattığı servetin nasıl aktarıldığını bize gösteriyor.
İşte bu nedenle Başbakan Erdoğan, kredi kartı konusunda
vatandaşı uyardı. Çünkü asimetrik enformasyon ya da bir tarafın yetersiz bilgisi
sömürüyü ortaya çıkartıyor. O halde Erdoğan’ın bu uyarıyla, kahvaltıda anlaşıp
mevduta düşük, karta aşırı yüksek faiz uygulayan bankalara bir gönderme
yaptığını söylemek yanlış olmaz herhalde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder