4 Nisan 2013 Perşembe

“MHP’nin kehanetleri doğru olsaydı, Türkiye’nin şimdiye kadar paramparça olması gerekirdi”

Bozdağ, çözüm sürecine dair soruları cevapladı
Ben kendimi bildim bileli MHP ‘Türkiye bölünecek’ diyor

Başbakan Yardımcısı ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, MHP’nin, çözüm sürecinin Türkiye’nin bölünmesine yol açacağı iddiasına karşılık, “MHP’nin kehanetleri doğru olsaydı, Türkiye’nin şimdiye kadar paramparça olması gerekirdi” dedi.

Halkın % 58’inin bu sürece destek verdiğini belirten Bozdağ, daha önce MHP’ye oy vermiş olan seçmenlerin yaklaşık % 33’ünün çözüm sürecine destek verdiğini, CHP ve BDP’de bu oranın daha da yüksek olduğunu kaydetti.

Anayasadaki vatandaşlık tanımının nasıl olacağı konusuna da değinen Bozdağ, “66. Madde’nin başlığına bakarsanız Türk vatandaşlığının tanımını, ama içine bakarsanız Türk tanımını yapıyor. Vatandaşlık tanımı yapmıyor. Etnisite tanımı yapıyor. Şimdi biz diyoruz ki, vatandaşlığın tanımını yapalım. (…) Vatandaşlığın tanımını yapmak, Türklüğü Anayasa’dan çıkartmak değildir. Bu tamamiyle çarpıtmadır” diye konuştu.

Bugüne kadar yaptıkları çalışmalar sonucunda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, dünyanın her yerinde geçmişe göre daha başı dik gezebildiklerini, Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun, 2002 öncesiyle mukayese edilemeyecek derecede itibar kazandığını dile getiren Bozdağ, “Şimdi siz, Türk dediğinizde bugün gidin dünyada gördüğünüz itibara bakın, bir de bu lafları söyleyen Bahçeli’nin iktidar olduğu dönemde dünyada itibar durumunuza bir bakın” dedi.

Ankaranın Gündemi

Bozdağ, TGRT Haber'de çözüm sürecini anlattı
Başbakan Yardımcısı ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, “TGRT Haber” televizyonunda canlı olarak yayınlanan “Ankara’nın Gündemi” programında, hükümetin terörü sona erdirmek için başlattığı çözüm sürecine dair soruları cevapladı.

CHP’nin âkil insanlar önerisi vardı

Muhalefet tarafından eleştirilen “Âkil insanlar”ın Türkiye’nin her kesiminden seçilmiş isimlerden oluştuğunu belirten Bozdağ, CHP’nin de daha önce “Âkil İnsanlar Komisyonu” kurulmasına dair önerisi olduğunu hatırlattı. Bozdağ, bu konudaki eleştirilerin, ‘siyasal yıpratma amaçlı yaklaşımlar’ olduğunu söyledi. Bozdağ, “Âkil İnsanlar” heyeti fikrinin Öcalan’ın isteği olduğunun dile getirilmesi konusunda da, “Öcalan, ‘Türkiye’nin başkenti Ankara’dır” dese, (sırf o söyledi diye) ‘Hayır, Türkiye’nin başkenti Ankara değildir’ mi diyeceğiz?” diye sordu.

Yeni anayasa çalışmaları için bütün muhalefet partilerine çağrı yaptıklarını ancak CHP ile MHP’nin bu çağrıya karşılık vermediklerini hatırlatan Bozdağ, ardından da bu partilerin, ‘Bak AK Parti sadece BDP ile masaya oturuyor’ şeklinde propaganda yaptıklarına işaret etti.

Çözüm sürecinin arkasında büyük bir halk desteği olduğunu belirten Bozdağ, bu destekten rahatsız olanların, halkı yanıltmaya çalıştıklarını söyledi.

Terör bitince 2023 hedefine çok daha erken ulaşırız

Bozdağ, terörün sona ermesi hâlinde, terörle mücadeleye ayrılan kaynakların ülkeye yatırım olarak değerlendirileceğini, bundan bütün illerin, köylerine varana kadar faydalanacağını, Türkiye’nin 2023 hedeflerine de çok daha erken ulaşılacağını vurguladı. Bozdağ, “Ama birileri sürekli korku pompalıyor. Birileri sürekli insanların zihinlerini bulandırmak için aslı astarı olmayan iftiraları gerçekmiş gibi toplumumuza sunuyorlar. Ben, milletimizin basiretine güveniyorum. Çünkü bu millet, bugüne kadar hangi konuda karar verdiyse hep doğru karar verdi. Onun için bu manâda korku pompalayanları da, ‘ülkemizin 30 yılı aşkındır uğraştığı bu problemi artık rafa kaldıralım ve tamamen bitirelim’ deyip de bu noktada samimi olarak gayret edenleri de birbirinden ayıracaktır” diye konuştu.

MHP’lilerin % 33’ü çözüm sürecine destek veriyor

Bozdağ, MHP ve CHP’ye oy veren seçmenler içinde çözüm sürecine destek oranının ne kadar olduğunun sorulması üzerine de, MHP’ye oy veren vatandaşların yaklaşık % 33’nün sürece destek verdiğini, CHP’de bu oranın daha yüksek olduğunu, kararsızların da dâhil edilmesiyle bu oranın giderek yükseleceğini söyledi.

Muhalefet çağrımıza karşılık vermedi

Bozdağ, 2009 yılında millî birlik ve kardeşlik projesini başlattıklarında AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, muhalefet partilerinin genel başkanlarından randevu talep ettiğini ancak liderlerin randevu vermediklerini hatırlattı. Bozdağ, şöyle konuştu:

“Yani 30 yılı aşkındır devam eden terör, sadece AK Parti’nin meselesi mi? CHP’nin, MHP’nin meselesi değil mi? Türkiye’nin Başbakanı, Türkiye’yi 30 yıldır meşgul eden can yakıcı bir sorununu muhalefet partilerinin genel başkanıyla konuşmayacak da neyi konuşacak? Konuşmadılar. Halbuki doğru olan ne? Doğru olan şu: Sayın Başbakanımızın randevu talebini kabul edip, Başbakanımız kendilerine gerekli bilgileri verdikten sonra çıkıp kamuoyuna şunu deselerdi; ‘Başbakan geldi, bize bu konuyu nasıl halledeceğini anlattı. İşte 20 tane proje ortaya koydu. Biz bunun 15’ine ‘evet’ dedik; ama şu 5 projesini Türkiye’nin yararına görmüyoruz, karşı çıkıyoruz. Biz de Sayın Başbakana, bu kabul ettiğimiz 15 projeye ilâveten 10 tane de şu şu şu projeleri öneriyoruz’ demiş olsalardı, o zaman daha büyük kabul görürlerdi; ama bunu demiyorlar. Biz, bu konuda bir araya gelip konuşmayacağız da neyi konuşacağız Allah aşkına?”

CHP, destek veriyormuş gibi yaptı ama vermedi

Muhalefet partilerinin sürekli hükümeti eleştirdiklerini ancak bu konuda hiçbir somut öneri ortaya koymadıklarını belirten Bozdağ, “Herkes, eteğinde ne varsa ortaya koymalı. Diyelim ki Sayın Kılıçdaroğlu, bu meselenin çözümüne dair bir çözüm önerisi varsa, bunu çıkıp kamuoyuyla paylaşabilir” dedi. Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sayın Kılıçdaroğlu, İmralı süreci başladığı zaman, görüşmeyle ilgili ilk haberler kamuoyuna yansıdığında açıklaması çok açıktı. Ne diyordu? ‘Biz kredi veriyoruz’. Kredi ne demektir? ‘Ben sizi eleştirmiyorum. Gidişinize bakacağız’ – biz öyle yorumladık – ‘Ben, eleştiri hakkımı saklı tutuyorum, destek de vermiyorum. Siz bir iş başlattınız. Neticesi iyi olursa göreceğiz, kötü olursa ben ona göre zaten bu kredinin bittiği yerde onu alıp kullanacağım’. Bu, samimi bir destek değil. Eğer samimi destekse, çıkıp demesi lâzım. Krediden öte laflar söylemesi lâzım. ‘Ben, bu sürece destek veriyorum. Şöyle şöyle destek olacağım’ demesi lâzım. Kamuoyu bunu destek diye anladı. Daha sonra kendileri de bunu destek olarak, krediyi genişleten yaklaşımlar ortaya koydular; ama geçen zaman içerisinde söylenen laflara baktığınızda, başta Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinize baktığınızda, partililerinin söylediklerine baktığınızda, o krediyle hiç alâkası olmayan, aslında ortada bir kredi olmadığını gösteren pek çok yaklaşım ortaya çıktı.”

Terör meselesi partiler arası rekabet konusu olmaktan çıkarılmalı

Bozdağ, terör meselesini, partiler arası rekabet konusu olmaktan çıkarıp, partiler üstü bir mesele olarak işbirliği içerisinde çözmek istediklerini ancak muhalefetin buna yanaşmadığını ifade etti. Her terör saldırısının, muhalefet tarafından hükümete salvo yapmak için bir vesile olarak değerlendirildiğine işaret eden Bozdağ, “Biz diyoruz ki kan dursun, öbürü diyor ki ‘hain! Biz diyoruz ki, kardeşliğimiz, birliğimiz daha da pekişsin, sen ‘memleketi bölüyorsun’ diyorsun. Biz diyoruz ki analar ağlamasın, sen, ‘falanla filanla işbirlikçisin’ diyorsun” şeklinde konuştu.

MHP’nin kehaneti tutmuş olsa şimdiye kadar paramparça olurduk

MHP’nin, çözüm sürecinin sonucu olarak Türkiye’nin bölüneceği iddiasını da değerlendiren Bozdağ, şunları söyledi:

"MHP, ben kendimi bildim bileli 'Türkiye bölünecek' diyor...
“Benim aklım erdi ereli, bakıyorum işte MHP konuşuyor: ‘Memleket bölündü’. Bir zaman komünizmle bölünüyordu, sonra işte başka nedenlerden, şimdi de terörden (çözüm sürecinden). Şimdi hesab et ya, aklım erdi ereli, bunların kehaneti tutmuş olsaydı, herhalde şimdiye kadar paramparça olurduk. Yok öyle bir şey. CHP de işte ne oldu, işte komünizm, faşizm şeyleri, işte irtica mirtica şeyleri… Yani MHP ayrı korkular pompalayarak, o korkuların gölgesinde siyaset yapıyor, CHP ayrı korkular pompalayarak o korkuların gölgesinde siyaset yapıyor.”

“Terör örgütü mensuplarının Türkiye topraklarının dışına çıkması, Türkiye’nin hayrına, yararına bir iş midir? Herkes bunda müttefik mi? Herkes bunda müttefik” diyen Bozdağ, farklı tartışmalarla, sürecin asıl mecrasından saptırılmaya çalışıldığına dikkat çekti. Bozdağ, sürecin milletin gözü önünde yürütüldüğünü, millete rağmen, milletin onaylamayacağı hiçbir adım atılmayacağını ifade etti.

Biz yok dedikçe onlar var diyor…

‘Terörün sona ermesi karşılığında PKK’ya hangi tavizleri verdiniz?’ şeklindeki propagandaya da temas eden Bozdağ, “Ben açıklama yapıyorum, yok diyorum, adam ‘var’ diyor; Başbakanımız açıklama yapıyor, yok diyor, ‘var’ diyor; diğer bakanlarımız ‘yok’ diyor, ‘var’ diyor; parti sözcülerimiz ‘yok’ diyor, ‘var’ diyor; ben şimdi bu adamı, bunun olmadığına, (pazarlık yapılmadığına, taviz verilmediğine) nasıl inandıracağım? Yani bütün lafları söylüyoruz. Ancak neticeler ortaya çıkınca yalancı oldukları ortaya çıkacaktır” diye konuştu.

Referandumdan sonra kimin yalancı olduğu ortaya çıktı

Daha önce referandum sürecinde muhalefetin, 12 Eylül darbecilerinin yargılanacağı iddiasının AK Parti’nin bir yalanı olduğunu meydanlarda dile getirdiklerini, ancak yargı süreci başladığında kimin yalancı olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Bozdağ, vatandaşların da bunu gördüklerini söyledi. Bozdağ, “Netice ortaya çıkana kadar bu iftira kampanyaları –yalan demiyorum çünkü iftira yalandan da öte bir şeydir – devam edecektir. Şimdi ben, milletimize sizin aracılığınızla bir kez daha diyorum: Bize güvensinler. Bugüne kadar yaptıklarımız ortada. Biz, millete rağmen bir adımı bugüne kadar hiç savunmadık ve atmadık. Bundan sonra da savunmayız ve atmayız. Bu süreç de milletle beraber gidecektir. Onun için biz, milletimizin duasına ve desteğine çok önem veriyoruz” dedi.

Hükümetin bu konuda attığı adımların hepsinin anayasaya ve yasalara uygun adımlar olduğunun altını çizen Bozdağ, ülkenin asayişini sağlamanın hükümetin anayasal görevi olduğunu hatırlattı. Bozdağ, “Millî iradenin de bir talimatıdır bu” dedi.

Terör bitince, bütün eksiler artıya dönecek

Bozdağ, ayrıntılara dair gereksiz tartışmalara takılmak yerine hedeflenen neticeye odaklanılması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Terör bittiği zaman Türkiye ne kazanacak? Biz buna bir bakalım. (…) Şimdi Türkiye’de terör biterse kardeşliğimiz zayıflar mı, güçlenir mi? Birliğimiz zayıflar mı, güçlenir mi? Ekonomimiz zayıflar mı, güçlenir mi? Türkiye’nin içeride ve dışarıda güzü zayıflar mı, artar mı? Bunlara baktığımızda bir tanesi eksi çıkar diyen varsa, o zaman biz bu işten vazgeçelim. Her şey artıya dönüyor. Öyleyse biz bu artıya dönecek adımları niye atmayalım, bu milletin hayrına? Atıyoruz, atacağız.”

Daha fazla demokrasiden dolayı parçalanan devlet yoktur

Tarihte, hukukun üstünlüğünü tesis eden bir adalet anlayışını hayata geçirdiği için, insan haklarına değer verdiği için, özgürlükleri teminat altına aldığı için, daha fazla demokrasi getirdiği için parçalanmış bir devlet olmadığını belirten Bozdağ, “Bu süreç başarılı olduğu zaman bu ülkede yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Türkler de, Kürtler de, başka etnik kökene sahip vatandaşlarımız da, bugünkü hallerinden hem ekonomik olarak hem de demokrasi, insan hakları gibi her alanda bugünkü hâlinden daha iyi bir noktaya taşınacaktır. Daha güçlü olacaktır. Hiçbir insanımızı üze sonuçlar ortaya çıkmayacaktır. Bu, korkuları büyütmekten, köpürtmekten başka bunlar işe yaramaz. Milletimiz bunu görüyor” diye konuştu.

Kimsenin doğmadan önce Allah’a ‘Benim annem, babam şu, etnik kökenim şu olsun’ diye tercihte bulunduğu bir dilekçe vermediğini ifade eden Bozdağ, ırka dayalı bir üstünlük iddiasının İslâm inancında da yerinin olmadığını vurguladı.

Türklerin, insanlığa ve medeniyete hizmetlerinden dolayı Türklükleriyle iftihar etmeye devam edeceklerini söyleyen Bozdağ, “Kimse Türklüğünü söylemesin, ifade etmesin diyen yok” dedi.

Vatandaşlığı tanımlamak, Türklüğü Anayasa’dan çıkartmak değildir

Anayasadaki vatandaşlık tanımının nasıl olacağı konusuna da değinen Bozdağ, “66. Madde’nin başlığına bakarsanız Türk vatandaşlığının tanımını, ama içine bakarsanız Türk tanımını yapıyor. Vatandaşlık tanımı yapmıyor. Etnisite tanımı yapıyor. Şimdi biz diyoruz ki, vatandaşlığın tanımını yapalım. (…) Vatandaşlığın tanımını yapmak, Türklüğü Anayasa’dan çıkartmak değildir. Bu tamamiyle çarpıtmadır. AK Parti, bu milletin partisidir ve bu milletin evlatlarının oyuyla iktidar olan bir partidir. Bizim vazifemiz, bu milletin bütün fertlerine hizmet etmektir. Türkler başta olmak üzere hepsine hizmet etmek, bizim birinci derecede vazifemiz. Onların her yerde onurlu, gururlu, alnı ak, başı dik olması için çalışmayı biz, şeref borcu bilen bir kadroyuz.” diye konuştu. Bozdağ, bugüne kadar yaptıkları çalışmanın sonucunda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, dünyanın her yerinde geçmişe göre daha başı dik gezebildiklerini, Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun, 2002 öncesiyle mukayese edilemeyecek derecede itibar kazandığını anlattı. Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türklük dünyada AK Parti iktidarı döneminde itibar kazanmıştır

“Şimdi siz, Türk dediğinizde bugün gidin dünyada gördüğünüz itibara bakın, bir de bu lafları söyleyen Bahçeli’nin iktidar olduğu dönemde dünyada itibar durumunuza bir bakın. Bugün Türk kelimesi, dünyanın her yerinde AK Parti’nin devr-i iktidarından öncekiyle mukayese edilemeyecek bir saygınlıkta ve kabul gören bir noktadadır. Eskiden Türkiye’nin haritada yerini kimse bilmiyordu. Koca koca ülke başkanları bilmiyordu. Ama şimdi Allah’a şükür, başkanlar biliyor, sokaktaki insanlar da biliyor.”

Öcalan’a af yok

Bozdağ, bir soru üzerine, “Öcalan’a af çıkartılacağı” iddiasının da doğru olmadığını da belirterek, bu tür iddiaların, çözüm sürecinin arkasındaki halk desteğini azaltmak maksadıyla dile getirildiğini söyledi.

(Yozgat Muhabir)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu Bekir de kendini bir şey oldum zannediyor."Ben kendimi bildim bileli MHP ‘Türkiye bölünecek diyor" demiş.
Peki ben kendimi bildim bileli de bir kısım insanlar, (Allah kıyamete kadar koruyacağını vadettiği halde) "Din elden gidiyor" diyorlar. Buna ne buyuracak Bekir?

Adsız dedi ki...

Süreçciler ve ona destek verenler pozitif bir fişlemedir.Yakında her şey değişecek.