11 Aralık 2011 Pazar

Çeek bir mesaaaj, demli ossun !..

Sürur Öztürk

Yozgat’ta, sair zamanlarda olduğu gibi, bazı özel günlerde de “günün anlam ve önemine dair” mesajlar yayınlayan politikacıları, mülkî amirleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini buruk bir tebessümle izliyorum.

Bunun sebebini açıklamak için 2 güncel örnek vereceğim:

Yozgat’ta bir grup kadının, kadına karşı şiddete tepki göstermek ya da bu konuda kamuoyunda bir toplumsal bilinç oluşturmak amacıyla, caddeye çıkıp gelip geçene karanfil dağıttıklarını öğrendiğimde, benim aklıma şunlar takıldı:

Acaba, ‘kadına karşı şiddet’ konusunda Yozgat’ta durum nedir? Bu konuda, siyasî partilerin Yozgat İl Kadın Kolları’nın, Bozok Üniversitesi’nin veya herhangi bir sivil toplum kuruluşunun bir araştırması, anket çalışması var mıdır? Yozgat’taki kadınlar eğer şiddete maruz kalıyorlarsa, acaba bu kadınların yüzde kaçı eşlerinden, babalarından ya da ağabeylerinden şiddet görmektedir? Yozgat’ta şiddet gören kadınlar, genellikle hangi sebeplerle şiddete maruz kalmaktadırlar? Bu sebeplerin sosyolojik arka planında hangi unsurlar vardır? Yozgat’ta kadınların şiddete maruz kalmalarını önlemek için nasıl bir yol haritası çizilebilir, hangi çalışmalar yapılabilir?

Bütün bunlara kafa yormaya, bu kadar zahmetli işlerle uğraşıp yorulmaya ne gerek var canım? Çık caddeye, gelene geçene karanfil dağıt, olsun bitsin. Konu ertesi gün unutulur gider, gündemde 1 gün bile kalmazmış, ne gam! Maksat, dostlar alışverişte görsün.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle Yozgat’ın mülkî amirlerinin ve yerel politikacılarının mesajları da evlere şenlik. Ansiklopedik bilgiler, insan haklarının önemi vesaire…

İyi de, acaba insan hakları bakımından Yozgat’ta durum nedir? Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşların herhangi bir araştırması var mıdır? Yozgat’ta, insan hakları ihlali kapsamında resmî makamlara kaç şikâyette bulunulmuştur? Bunun yüzde olarak oranı nedir? Şikâyetler genellikle hangi konularda toplanmakta, hangi kurum ya da kuruluşlardan şikâyet edilmektedir? Yani, Yozgat’ta vatandaşlar en çok hangi kurum ya da kuruluşlardan zulüm gördüğünü düşünmektedir? Bu başvurular üzerine, vatandaşların rahatsızlıklarının giderilmesi için neler yapılmış, kaç başvuru hukukî olarak sonuçlandırılmıştır? Yozgat’taki oranını bilmediğimiz insan hakları ihlallerinin giderilmesi için hangi kurum, hangi çalışmaları yapmış ya da yapacaktır?

Bütün bu çalışmaları yapmaya ne gerek var Allah aşkına? Aç interneti, insan hakları konusunda beğendiğin 3-5 cümleyi kopyala, bir sayfaya yapıştır, üzerine birkaç süslü cümle de sen ekle, gönder basına yayınlasınlar. Nasıl olsa, sağ olsun, Yozgat basını çok uslu bir basın, hiç yaramazlık yapmıyor. Soru sormak gibi kötü alışkanlıkları da yok. Bedava haber, canlarına minnet… Yerel politikacılar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de rahat… Maksat herhangi bir meseleyi halletmek değil ki… Nutuk atıp göz doldurmak… Dedim ya, dostlar alışverişte görsün…

Bu durum, bazı istisnaları olmakla birlikte, neredeyse bütün özel günler için böyledir. İster Çalışan Gazeteciler Günü olsun, ister Yaşlılar Günü olsun, ister trafik haftası olsun, ister vergi haftası olsun, fark etmez. Uzun bir liste çıkarabilirsiniz…

Milletin vergisinden elde edilen paralarla afişler, broşürler basılır, törenler düzenlenir, ama meselelerin halledilmesine, moda tabiriyle sorunların çözülmesine yönelik hiçbir ciddi çalışma yapılmaz.

Meselâ siz, trafik haftasında Yozgat’ın trafik meselesinin, otopark meselesinin ciddi bir şekilde masaya yatırıldığına, tartışıldığına hiç şahit oldunuz mu? Ya da vergi haftasında, Yozgat’ta kaçırılan vergilerin, yahut da vergi oranlarının çok yüksek oluşu sebebiyle esnafın adeta vergi kaçırmaya teşvik edilişinin ciddi bir şekilde sorgulandığına, masaya yatırılıp tartışıldığına hiç şahit oldunuz mu? Veya meselâ Enerji Haftası’nda, toplumu bilgilendirmek amacıyla, Yozgat’ın enerji ihtiyacının, enerji tüketiminin ve enerji kaynaklarının ne durumda olduğuna dair ciddi bir çalışma yapıldığına hiç şahit oldunuz mu?

Bu konulara dair istatistiklerin ve istatistik analizlerinin kamuoyunda tartışmaya açıldığına hiç şahit oldunuz mu?

Bir şehir, bu hâliyle gerçek anlamda bir şehir olamaz. Bir şehir, bu hâliyle, bu tavrıyla kalkınamaz. Sadece göz boyanır, adet yerini bulur, dostlar alışverişte görür, o kadar… Sonra ne olur? Olan yine vatandaşa olur…

Peki, kamuya ait ya da özel kurum ve kuruluşları bu tür çalışmalar yapmaya kim zorlayacaktır? Cevap: Yerel basın. Peki, yerel basın bu konularla ilgileniyor mu? Cevap: Maalesef hayır. Peki yerel basın neyle ilgileniyor? Cevap: Öncelikli ve ağırlıklı olarak, resmî ilânlarla ve bu ilânların yerel gazeteler arasındaki paylaşımıyla, bunun yanı sıra da kendi matbaa işleriyle ilgileniyor. Memleket meseleleriyle de ilgileniyormuş gibi yapıyor. Çünkü “-muş gibi” yapmazsa, o zaman gazeteye benzemez ve resmî ilân alamaz, ayrıca matbaa işleri de sekteye uğrar…

Yazdıklarımın yanlış anlaşılmaması için, şu açıklamayı yapmak zorundayım:

Ben, hiçbir kurum ve kuruluş hiçbir çalışma yapmıyor demiyorum. Fakat, çalışmalar samimi bir ‘memlekete-vatandaşa hizmet’ anlayışıyla yapılmıyor; sadece göz boyamak için yapılıyor diyorum. “Belirli Gün ve Haftalar”, eğer iyi değerlendirilirse, bazı konularda toplumda farkındalık oluşturmak, ilgili tarafları bir araya getirip çareler / çözümler üretmek için bir fırsata dönüştürülebilir. Aksi halde, vatandaşın parası çar-çur edilmeye devam edilmiş olur, diyorum…

Bütün özel / belirli günlerinizi ve haftalarınızı kutluyorum. Fakat böyle giderse, vatandaş da bu belirli gün ve haftalarda resmî kurumlara kına dağıtmaya başlayacak, bilesiniz…

(surur-ozturk@hotmail.com)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bence "kadına şiddete hayır" yanlış bir ifade. burada "şiddete evet" ama "kadına şiddete hayır" gibi bir anlam çıkıyor. "şiddete hayır" desek daha mantıklı olur.