15 Eylül 2011 Perşembe

Dünya şampiyonunu görmeyen bir şehir
“marka şehir” olabilir mi?

Sürur Öztürk

Bir şehir düşünün ki, bağrından çıkardığı bir sporcusu dünya şampiyonu olsun ama o şehrin ne mülkî âmirlerinden, ne ilgili daire müdürlerinden, ne milletvekillerinden, ne de sivil toplum kuruluşlarından tek bir temsilci bile çıkıp basit bir kutlama / tebrik mesajı bile yayınlamamış olsun…

İnsan, bu durumu tanımlayacak bir kelime bulmakta bile zorluk çekiyor…

Malûmunuz, Yozgatlı sporculardan Rıza Kayaalp, 2011 Dünya Güreş Şampiyonası’nda grekoromen stil 120 kiloda dünya ve olimpiyat şampiyonu Lopez’i mağlûb ederek şampiyon oldu.

Dünya şampiyonu bir sporcunun memleketi eğer “normal” bir şehirse, o şehrin valisi, belediye başkanı, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, milletvekilleri, en azından bir kutlama / tebrik mesajı yayınlayıp, böyle büyük bir başarıya imza atmış olan sporcusunu tebrik eder.

“Normal” bir şehir, böyle bir kutlamanın, hem o sporcuyu yeni başarılar elde etmeye, hem de sporcu olmak isteyen gençleri daha çok çalışmaya azmettirici bir teşvik olacağını bilir. Bu aynı zamanda bir nezaket ifadesidir. O şehrin onlara yüklediği sorumluluğun da bir gereğidir.

Gelin görün ki, 22 yaşındaki bu genç sporcu altın madalya kazanmış, dünya şampiyonu olmuş, Dünya Güreş Şampiyonası’nda Türk bayrağını dalgalandırmış, ama Yozgat’tan ses seda yok.

Hatırlayacaksınız; Yozgat Boğazlıyan Pansu Şekerspor Kulübü’nden Mehmet Ateş, geçen yıl Temmuz ayında İstanbul’da düzenlenen ve 14 ülkenin katıldığı Uluslararası Ahmet Cömert Boks Turnuvası’nda 54 kiloda şampiyon olarak Yozgat’a altın madalya kazandırdığında da aynı durum yaşanmıştı. Ben o zaman da “Yozgat’a altın madalya getiren şampiyon boksöre bir çeyrek altın bile yok mu?” başlıklı bir yazı yayınlayarak, yetkililerin umursamazlığına dikkat çekmiştim.

Belli ki, bu aymazlık, Yozgat bürokrasisinin ve Yozgat yerel siyasetçilerinin olduğu kadar, Yozgat’taki sivil toplum kuruluşlarının da genel yapısını yansıtıyor. Bir de utanmadan “Yozgat’ı marka şehir yapacağız” diyebiliyoruz. Sizce, bütün imkânsızlıklara rağmen büyük başarılar elde edecek seviyelere gelmiş olan hemşehrilerine sahip çıkmayan bir şehir “marka şehir” olabilir mi?

Kafasını kuma gömmüş bir devekuşu gibiyiz…

Ayıptır yahu!... Vallahi ayıptır!... Yazıklar olsun!..

(surur-ozturk@hotmail.com)

Hiç yorum yok: