5 Eylül 2010 Pazar

Yozgat Milletvekilleri, bu feryada kulak verin!

Bir vatandaşın yozgatgazetesi.com’un Yozgat Milletvekillerine mesaj hattına yazdıkları, boğulma olaylarında Yozgat’ta dalgıç olmamasından kaynaklanan korkunç dramı acı ifadelerle ortaya koydu.

Kirazlı Göleti’nde çocukları boğulan ailelerin ‘kapı komşusu’ olduğunu belirten “Efehan İbrahim”, AK Parti Grup Başkanvekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’a hitaben yazdığı mesajda, boğulan 2 çocuğun cesedinin, Yozgat’ta dalgıç olmadığı için sabaha kadar suda bekletilmiş olmasına tepki gösterdi.

Ailelerin, acı haberi iftara 10 dakika kala aldıklarını ve mesajını yazdığı saat 01.30 itibariyle hâlâ oruçlarını açmadıklarını kaydeden vatandaş, ifadelerini almak için gelen polislere acılı ailelerin, ‘Ne zaman çıkaracaksınız? Arıyorlar mı cesetleri?’ diye sorduklarını, ‘Şu an dalgıç olmadığından, yarın dalgıç gelecek, biz giremiyoruz’ cevabı aldıklarında da nasıl acı içinde kaldıklarını anlattı.

Gazetecilere çağrı

Mesajında Yozgat basınına da seslenen Efehan İbrahim, “Yarın sabah cesetleri çıkaracaklar; siz de gidin gazete sahipleri! Gidin de olay üzerinde durun. İftar vaktinden bir sonraki güne kadar çaresizce bekleyişi… Sayın büyüklerimize iletin bunları” çağrısında bulundu.

İşte Efehan İbrahim isimli vatandaşın, olayın meydana geldiği günün gecesinde yazdıkları:

“Merhabalar… Şu an size neden yazıyorum, bilmiyorum. Sadece sinirden olduğunu bilin. Bu gün olan bir olay var: Komşunun iki çocuğu gölete gidiyorlar ve çıkamıyorlar. 5 arkadaştan ikisi suda kalıyor ve şu an saat gece 01.30, hâlâ içerdeler. Sebebi ne biliyor musunuz? Dalgıç Yokmuş Yozgat’ta!..

İfade almak için polisler geldi. Diyorlar (ki), Savcı Beyin talimatı ile ifade alınacak. Orada biri sordu: ‘Ne zaman çıkaracaksınız? Arıyorlar mı cesetleri?’ diye… Sadece bakıyorlar…

‘Şu an dalgıç olmadığından, yarın dalgıç gelecek, biz giremiyoruz…’

Peki, dalgıç devletin memuru mu? Evet, memuru ve Allah aşkına, iki 12 yaşında çocuk suyun altında; gölet yutmuş, sabaha kadar suda duracak, vicdanınız rahat olacak mı?

Ailesi, şu vakit olmuş, hâlâ iftar yapmamışlar. İftara 10 dakika kala, 3 kalan arkadaşların ailesi haber veriyor ve dünyaları yıkılıyor… Yavruları suyun altında… Sabahı bekliyorlar ki, kurtarsınlar… Devletimizin gücü yetmeyecek mi?

Sayın Vekilim, Sayın abilerim, söyler misiniz, ben siyasî propaganda için yazmıyorum; sadece cenaze evinden geldim, oradaki dramı gördüm… Benim canım o suyun altında olsa ben ne yapardım veya çaresizce ‘Hadi! devletin memuru geldi mi?’ diyeceğim… Yarın sabah cesetleri çıkaracaklar; siz de gidin gazete sahipleri! Gidin de olay üzerinde durun. İftar vaktinden bir sonraki güne kadar çaresizce bekleyişi… Sayın büyüklerimize iletin bunları.

Biraz saçma oldu, biliyorum; ama içimi dökmek istedim. Çok sinir oldum. Hemen kapı komşum(un) yaşadığı dramla iç içeyim ve sanki ben tattım o acıyı… Benim vicdanım rahat değil ve uyku tutmuyor… O bebeler suyun altında iken ben nasıl uyuyabilirim?..

Allah Rızası için anlayan biri mail atsın bana… Demek istediğim, gölet küçük ve iki can var… Dalgıç ağabeyler(in) erken gelip çıkarma imkânları yok muydu? Sabaha neden bıraktılar? Neden Sayın Savcım, neden talimat vermediniz yukarıya?

Neyse… Yarın gazeteye ‘İki kişi boğuldu’ yazarsınız, ben de okurum ve dramı da yazın: ‘Sabaha kadar iki 12 yaşındaki erkek çocuğu suda kurtarılmayı, cesedinin çıkarılmasını bekledi’ deyin…

Hayırlı görevler size… Kalın Sağlıcakla…”

(Yazım hataları düzeltilerek yayınlanmıştır.)

(Yozgat Muhabir)

Hiç yorum yok: