12 Ağustos 2010 Perşembe

Ülkücülerin Akarsu’yu ziyareti

Yorum – Sürur Öztürk

Yozgat Ülkü Ocakları Başkanı Kenan Filik, Yozgat’a yeni tayin edilen Emniyet Müdürü Bekir Akarsu’yu makamında ziyaret etmiş. Filik, Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte gerçekleştirdiği ziyarette, Emniyet Müdürü Akarsu’ya, “Ülkücü gençler olarak her zaman güvenlik güçlerinin yanında ve destekçisi olduklarını” söylemiş.

Bence bu ziyaret, her şeyden önce, yeni Yozgat Emniyet Müdürü Bekir Akarsu’yu siyasî zan altında bırakabileceği için, ona destekten çok köstek olacak gibidir ama ben asıl başka bir hususa işaret edeceğim…

Ben, 1967 doğumluyum. 12 Eylül askerî darbesi olduğunda 13 yaşındaydım. Darbe sabahını da, o sabaha gelene kadar yaşananları da, ülkücü havayı daha çocuk yaşta teneffüs etmiş birisi olarak, dün gibi hatırlıyorum… Ve Yozgat’ın ülkücülerine diyorum ki, diğer normal ve sıradan vatandaşların güvenlik güçleriyle ilişkileri nasıl ve ne kadarsa, sizinki de öyle ve o kadar olsun. Çünkü, ülkücülerin güvenlik güçleriyle olan ilişkisi, normal “vatandaş – devlet ilişkisi”nin bir adım ötesine geçtiğinde, bundan hem memleket, hem de ülkücüler zarar görüyor… Hiçbir zaman durumdan vazife çıkarıp vatan kurtarmaya kalkmayın. Devletin terörle mücadele için yeterince askeri ve polisi vardır. Askerin ve polisin işini üstlenmeye kalktığınızda, yarın başka şeyleri de üstlenmek zorunda kalırsınız. Size güncel bir örnek vereyim:

Hatay’ın Dörtyol İlçesi’nde 4 polisin şehit edilmesi üzerine meydana gelen büyük çaplı provokasyonlar zinciri, Türkiye genelinde çıkarılmak istenen Türk-Kürt çatışmasının fitilini ateşleyebilecek nitelikteki olaylardı. 4 polisin şehit edilmesi üzerine “durumdan vazife çıkaran” ülkücüler, bozkurt işareti yaparak sergiledikleri tepki eylemlerinde ortalığı yakıp yıkmışlardı.

Sonra ne oldu? Polislerin şehit edilmesinde kullanılan aracın, Payas Belediyesi’nin MHP’li Meclis Üyesi Bestami Kılınç’a ait olduğu ortaya çıktı. Bestami Kılınç’ın, saldırıdan çok kısa bir süre önce bir maden ocağında Jandarma istihbarat elemanları ile görüştüğü de… Saldırıdan önce PKK’lıların kendisini esir alıp aracını gasp ettiklerini ileri süren Bestami Kılınç’ın ifadelerindeki çelişkiler, bu tür derin provokasyonların üzerini örtmekte hayli becerikli olan Hürriyet gazetesinde bile manşetten yayınlanmıştı…

“Ülkücü gençler olarak her zaman güvenlik güçlerinin yanında ve destekçisi olduğunuzu” söylemişsiniz. E zaten kimse de sizin güvenlik güçlerinin karşısında yer aldığınızı düşünmüyor, sizden böyle bir şey de beklemiyor. Diğer bütün normal ve sıradan vatandaşlar gibi yani…

Eğer gerçekten “vatan kurtarmak” istiyorsanız, işe önce Yozgat’ı kurtararak başlayınız. Meselâ, Yozgat’ta fuhuş olaylarında ve uyuşturucu bağımlılığında meydana gelen artışın nasıl önlenebileceğine dair bilimsel çalışmalar yapın... Çocuk yaşta yapılan evlilikler konusunu inceleyin… Nasıl yaparız da, Lise Caddesi’nde, orada burada soytarılık yapan gençleri edepli terbiyeli gençler hâline getirebiliriz diye kafa yorun… Yozgat’ın giderek yozlaşan kültürünü nasıl muhafaza eder ve nasıl geliştirebiliriz diye düşünün… Nasıl ederiz de, Yozgat’ta büyük şairler, büyük edebiyatçılar, büyük ressamlar, büyük mütefekkirler yetiştirebiliriz diye müzakere edin… Yozgat ekonomisine katkı sağlayacak, işsizliği azaltacak projeler üretin…

“Biraz daha vatan kurtarmak” istiyorsanız, terör örgütü PKK’nın 20 Temmuz’da Hakkâri’nin Çukurca İlçesi Hantepe Karakolu’na düzenlediği ve 6 askerimizin şehit olduğu saldırının, insansız hava aracı Heron’dan gelen görüntülerle, Genelkurmay da dâhil olmak üzere 30 askerî birimde canlı olarak seyredildiği halde neden hiçbir destek gönderilmediğini sorgulayın...

2008’de Murat Kozan’ın, polislerin ve İHA kamerasının önünde, adeta göstere göstere bıçaklanarak öldürülüşünü izlediğim günden beri, Yozgat’ta pek çok şeyin çürük bir temel üzerine inşa edildiğini düşünüyorum... Birgün bir şeyler aniden çökmeye başlarsa, buna şaşırmamak gerekir…

(surur-ozturk@hotmail.com)