Yorum - Sürur Öztürk
Michael Jackson, “gençlerin ilahı” diye nitelendiriliyordu… Popüler kültür, ihtiyaç duyduğunda Michael Jackson gibi kendi ilâhlarını inşa eder, işi bittiğinde de ilahlarını kendi elleriyle öldürür ve yeni ilahlar inşa etmeye başlar… Bu sebeple, popüler sanatçıların konserlerindeki izdiham, konser alanlarında toplanan binlerce insan, idarecileri yanıltmamalıdır. O kalabalıkları toplayan şöhretler bugün vardır, yarın yokturlar. Kültür politikaları ise, günübirlik politikalar değil, uzun vadeli, kararlı ve kalıcı politikalar olmalıdır…
Bence, hiç de hak etmediği halde “Türkiye’nin Michael Jackson’ı” diye nitelendirilmekten hayli memnun gözüken İsmail YK’nın konseri, kültür yozlaşmasının örneklerinden birisiydi ve ne yazık ki protokol mensuplarının katılımı bu yozlaşmaya destek anlamına gelebilecek kötü bir görüntü sergiledi.
Biraz kınalı Hasan, biraz İsmail YK...
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi kapsamında, Türkiye’de belediyecilik anlayışı da son yıllarda hızla değişiyor, gelişiyor. “Sosyal Devlet” anlayışına paralel olarak gelişen “Sosyal Belediyecilik” anlayışı, hizmet alanlarının genişlemesini; hizmetlerin çeşitlenip zenginleşmesini de beraberinde getiriyor. Şehirleşme bilinci gelişmiş yerleşim birimlerinde, yolları asfaltlamak, su ve kanalizasyon şebekeleri kurmak artık işten bile sayılmıyor…
“Sosyal Belediyecilik” anlayışı, belediyelere kültürel bir sorumluluk da yüklüyor. Belediyeler artık kendilerine bir kültür politikası da belirlemek durumundalar.
Kültürel alanda yapılacak çalışmaları belirlemek ve uygulamaya koymak, başlı başına bir donanım gerektiriyor. Belediyelerin gerçekleştirdikleri sergi, konferans, panel, seminer, konser gibi kültürel etkinlikler ise, kültür alanındaki hizmetlerin belki en basit olanları…
Böyle olmasına rağmen, bir belediyenin düzenlediği bu tür etkinlikler, o belediyenin çapını, donanımını, kültürel konulara bakış açısını, kültürden ne anladığını ortaya koyuyor. Bir belediyenin düzenlediği kültürel faaliyetlere bakarak, Belediye Başkanı’nın kültür kavramından ne anladığını, böyle bir derdi ve bu derde paralel tutarlı bir kültür politikası olup olmadığını anlayabiliriz.
Sözü uzatmayacağım ve sadede geleceğim:
Sorgun Belediyesi tarafından geleneksel olarak her yıl düzenlenen “Gurbetçiler Şöleni”ni biliyorsunuz. Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen şölen kapsamında düzenlenen İsmail YK konseri, Sorgun Belediyesi’nin belirli ve tutarlı bir kültür politikası olmadığını ortaya koymuş oldu.
“Gurbetçiler Şöleni” kapsamında düzenlenen yağlı güreş müsabakaları, sportif bir etkinlik olmanın yanı sıra ne kadar millî motifler taşıyorduysa, İsmail YK konseri de o kadar gayri millî motifler taşıyordu. Kabalaşmak istemem ama kabul etmek gerekir ki, konser tam bir rezaletti.
Müzik piyasasında çok popüler bir ismi Sorgun’a getirmiş olmak, bu konserin yaklaşık 10 bin kişi tarafından izlenmiş olması, konserin bir rezalet olduğu gerçeğini değiştirmez.
Şarkılarının tamamı cinsel içerik taşıyan; ayrıca pop, rock ve hip hop türlerini korkunç bir harmanlamayla arabeskin en kötü örnekleri hâline getiren popüler bir şarkıcı, bir belediye tarafından para ödenerek ilçeye davet ediliyorsa, aynı çizgide gittiği müddetçe, o belediye artık kültürden sanattan bahsetme hakkını kaybetmiş demektir.
Kendisini “Muhafazakâr demokrat” olarak tanımlayan bir partinin belediyesi, Ramazan ayına 2 hafta kala, “Gömleğinin üst düğmesini açtı / Fırsat bu fırsat / Aman kaçırma / Sırası geldi artık, söyle bana / Şapur şupur beni öp / Çıtır çıtır beni ye” diye şarkılar söyleyebilen bir adamı, caminin yanı başındaki meydanda, “sanatçı” diye Sorgun’da halkın karşısına çıkarıyorsa, birilerinin de çıkıp “Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?” diye sorması tabiî değil midir?
Basında yer alan haberlere göre, konseri 10 bin kişi izlemiş. Çoğu gençlerden oluşan bu 10 bin kişi, konserden memnun kalmış olabilir; ama acaba Sorgun’da geriye kalan 40 bin kişi bu konuda ne düşünmektedir?..
“Sen de çok abartıyorsun kardeşim! 40 yılda bir millet bedava eğlendi işte, ne var bunda?!.” diyebilirsiniz. Fakat beni endişelendiren şey, Sorgun Belediyesi’nin kültür anlayışında ciddi problemler olması. Sayın Başkan, daha önce de yine Belediye Meydanı’nda “Recep İvedik” filmini izletmişti Sorgun halkına… Recep İvedik filmi ile İsmail YK konserini yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan kültür anlayışı, vahim bir duruma işaret ediyor…
Sorgun Belediyesi, kültürel alanda çok kötü bir yolda ilerliyor. Bu popülizm, Sorgun’u da belediyeyi de çökertir. Popülizmin Türk Dil Kurumu’nun sözlüğündeki karşılığı şu: “1- Politik durumu dramatize ederek halkın ilgisini uyandırmak amacıyla yapılan politika. 2- Halk yardakçılığı.” Popülizmin “ucuz halkçılık” diye tanımlandığı kaynaklar da var…
‘Acaba bu İsmail YK konseri fikri nereden çıktı?’ diye kendi kendime düşünürken, belki bir ipucu bulabilirim diye internette arayışa çıktım. www.sorgun.tk isimli web sitesinde şu cümlelere rastladım:
“Bu fikir gurbetçilerin kendi istekleri doğrultusunda yapılmıştır. Yani gurbetçilerin de fikirleri soruldu ve ‘İsmail YK gelsin’ dediler.”
Eğer gerçekten böyle ise, üzerinde durulması gereken çok daha büyük sosyolojik problemlerle karşı karşıyayız demektir. Gurbetçiler, yaz tatili için memleketlerine geldiklerinde “memleket havaları”nı dinlemek yerine, Türk kültürü ile Batı kültürü arasında yaşadığı kimlik bunalımını yansıtan bir adamın cinsel içerikli şarkılarını dinlemeyi tercih etmişlerse, kültürel alanda çok ciddi ve acil çalışmalar yapılması gerektiği de çıkıyor ortaya.
Belediyeye düşen, kendisine gelen talepleri ya da teklifleri sorgusuz sualsiz kabul ederek, bu sayede gurbetçi desteği ve oy devşirmeyi düşünmek yerine, sorumluluk bilinci içerisinde, Yozgat’a ve Sorgun’a yakışan etkinliklere imza atmaktır.
Popülizm, çok ciddi, çok tehlikeli bir hastalıktır. O kadar tehlikeli bir hastalıktır ki, Kınalı Hasan’ı bile sıkıştıkça kullanılan bir “popüler meta” hâline getirir… Popülizm, şehitlerimizle övünmeyi bile, mülkî âmirlerin birtakım beceriksizliklerinin ve başarısızlıklarının üzerini örtme malzemesine dönüştürür…
Yozgat Valiliği’nin web sitesindeki konser fotoğraflarına baktım. İsmail YK’nın Sorgun konserinde giydiği beyaz tişörtünün üzerinde “Bad Guys Don’t Always wear black” yazıyor. Yani, “Kötü adamlar her zaman siyah giymez…”
Amerika’da hükümet ajanları için “siyah giyinen adamlar / siyah elbiseli adamlar” gibi tabirler kullanılıyor. Buna benzer tabirler, bir deyim gibi, mafya mensupları için de kullanılıyor. Bir de “rock” türü müzikle meşgul olanlar da genellikle siyah giyinmeyi tercih ediyorlar. Batı’da gençler arasında yaygın olan birtakım akımlara kapılmış kitleler için de siyah, tercih edilen bir renk…
İsmail YK, “Kötü adamlar her zaman siyah giymez” yazılı beyaz tişörtüyle herhalde “Beyaz giydiğime bakmayın, aslında ben de kötüyüm” şeklinde bir Batılı nükte yapıyor hayranlarına… Malûm, Batı’nın çılgın gençleri için “bad”; yani “kötü, fena, kusurlu, noksan, geçersiz, habis” olmak övünç kaynağı hâline geldi…
Ben, İsmail YK’yı çok ciddiye aldığım, çok önemsediğim için yazmıyorum bunları. Ben İsmail YK’yı değil, Sorgun Belediyesi’ni, Sorgun’u, Yozgat’ı önemsediğim için yazıyorum. Burada üzerinde durulması gereken İsmail YK değil, Sorgun Belediyesi’nin, başka adam kalmamış gibi, konser için İsmail YK’yı tercih etmiş olması…
Michael Jackson, “gençlerin ilahı” diye nitelendiriliyordu. Sonra, artık işinin bittiğine karar verildi. Önce, hakkındaki pek çok iddia basın yoluyla gündeme getirilerek kamuoyundaki itibarı düşürüldü, sonra kademe kademe müzik dünyasından tasfiye edildi ve nihayetinde öldü / rüldü…
Popüler kültür, ihtiyaç duyduğunda Michael Jackson gibi kendi ilâhlarını inşa eder, işi bittiğinde de ilahlarını kendi elleriyle öldürür ve yeni ilahlar inşa etmeye başlar… Bu sebeple, popüler sanatçıların konserlerindeki izdiham, konser alanlarında toplanan binlerce insan, idarecileri yanıltmamalıdır. O kalabalıkları toplayan şöhretler bugün vardır, yarın yokturlar. Kültür politikaları ise, günübirlik politikalar değil, uzun vadeli, kararlı ve kalıcı politikalar olmalıdır…
Belediye Meydanı’nda Recep İvedik filmi izletmek, İsmail YK’ya konser verdirmek gibi fikirler Sayın Başkan’ın kendi fikirleriyse, fikirlerini gözden geçirmelidir. Bu fikirler, etrafında bulunan ve akıl danıştığı kişilerin fikirleriyse, akıl danıştığı kişileri derhal değiştirmelidir.
Bence, hiç de hak etmediği halde “Türkiye’nin Michael Jackson’ı” diye nitelendirilmekten hayli memnun gözüken İsmail YK’nın konseri, kültür yozlaşmasının örneklerinden birisiydi ve ne yazık ki protokol mensuplarının katılımı bu yozlaşmaya destek anlamına gelebilecek kötü bir görüntü sergiledi.
Son bir not daha:
Yanılıyorsam lütfen düzeltin… Konserde sahneye çıkıp baygınlık geçirdiği belirtilen o genç kız, muhtemelen alkol almıştı ve fena halde sarhoştu. O genç kızın görevliler tarafından bir çuval gibi kollarından tutulmaya çalışılması, modern bir belediyenin organizasyonunda olmaması gereken yanlışlıklardan birisiydi.
10 bin kişinin katılacağı bir konser düzenliyorsanız, ambulansınızı, sağlık görevlilerinizi, acil yardım ekibinizi de orada hazır bulunduracaksınız. Alkol almak iyi bir şey değil; ama o genç kız o haldeyken patates çuvalı muamelesi yapılacak durumda değil, yardım edilmesi gereken aciz bir “insan” durumundaydı… O durumda olanlara yardım etmek de “sosyal belediyeciliğin” bir gereği değil midir? O konuda da çok kötü puan aldınız…
(sururozturk@gmail.com)