18 Haziran 2010 Cuma

Yılda 5 bin şehit verilirken açılım mı vardı?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör saldırılarındaki tırmanışı ‘Demokratik Açılım’ sürecine bağlayanlara tepki gösterdi. Terör’ün Türkiye’nin 30 yıllık sorunu olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Geçmişte ‘açılım’ var diye mi terör vardı?” diye sordu.

Terör saldırılarının sebebinin ‘açılım’ süreci değil, terör örgütünün ‘açılım’dan duyduğu rahatsızlık ve çözüm sürecini sabote etme çabaları olduğunu belirten Erdoğan, “Çünkü nemalandığı piyasa ortadan kalkacak, mesele bu” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Yılda 5 bin şehit verilirken açılım mı vardı?

“Terör, Türkiye’nin 30 yıllık sorunu. Geçmişte ‘açılım’ var diye mi terör vardı? Şimdi diyorlar ki; ‘Bak, çıkardılar bir açılım, terör arttı.’ E geçmişte neydi? Yılda 5 bine yakın şehidimizin olduğu o dönemde demokratik açılım mı vardı? Millî Birlik ve Kardeşlşk Projesi’ diye bir proje mi vardı? Niye o zaman yılda 5 bin şehidimiz oldu? Hadi bunu açıklayın, bunu izah edin.

Maalesef geçmişte demokratik hakların olmaması, ekonomik kalkınmanın olmaması, ayrımcılığın had safhaya ulaşması terörü azdırmış olabilir. Ama bugün geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde terör azalmıştır. Bugün terör olayları görülüyorsa, bunun sebebi ‘açılım’ süreci değildir. Bunun sebebi, terör örgütünün ‘açılım’dan duyduğu rahatsızlıktır, çözüm sürecini sabote etme çabalarıdır. Çünkü nemalandığı piyasa ortadan kalkacak, mesele bu.”

Taşeron PKK yeni bir ihale aldı

Terör örgütünün geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine kirli oyunların içine girdiğini belirten Başbakan Erdoğan, “Yeni bir ihale almıştır, şu anda bunun gereğini yerine getirmektedir” dedi. Erdoğan, şöyle konuştu:

Terör örgütü, bir maşa olarak kullanılmıştır, bir figüran olarak kullanılmıştır. Bugün de aynı şekilde, kendisine biçilen rolün hakkını vermek için kanlı eylemlerde bulunmaktadır.

Bakınız, bu ülkede nasıl ki çeteler artık millete istikamet veremezse, aynı şekilde, eli kanlı terör örgütleri de millete istikamet veremeyecektir. Nasıl çetelerle kıyasıya mücadele ettiysek, nasıl ki kirli oyunları, kirli tezgâhları, kirli senaryoları açığa çıkardıysak, aynı şekilde terör örgütünün de kirli ilişkilerini, kirli planlarını açığa çıkarıyoruz, açığa çıkaracağız.

Terör örgütü, demokrasiden hukuktan, gelişmeden, devlet millet kaynaşmasından ciddi şekilde korkmakta. Bu yüzden, çözümsüzlükten, statükodan, kutuplaşmadan, gerilimden, çatışmadan medet ummaktadır.

Biz, teröre inat demokrasi diyeceğiz, teröre inat hak hukuk diyeceğiz; teröre inat kardeşlik diyeceğiz. Değerli kardeşlerim, teröre inat yatırım diyeceğiz, üretim diyeceğiz. Bugüne kadar bölgede yatırım yapılamaması, hak ve özgürlüklerin gelişememesi nasıl terör örgütünün amacına hizmet ettiyse, nasıl terör örgütünü sevindirdiyse, biz de tam aksine halkımızı sevindireceğiz, halkımıza daha fazla hizmet götüreceğiz ve terör örgütünün istismar zeminini ortadan kaldıracağız.

Ortaya çıkan fotoğrafı lütfen herkes iyi görsün. ‘Millî birlik ve kardeşlik projesi’ne (demokratik açılım’a) kimler karşı? Anayasa değişikliğine kimler karşı? Şu zihniyete bakar mısınız değerli arkadaşlarım: ‘Terör bitmesin!’ Neden? ‘AK Parti’nin başarı hânesine yazılır…’ Kardeşlik hukukumuz gelişmesin!’ Neden? ‘AK Parti’nin başarı hânesine yazılır…’ ‘Türkiye büyümesin, kalkınmasın. Huzura istikrara kavuşmasın!’ Neden? ‘AK Parti başarmış olur, AK Parti kazanmış olur…’ Bütün o karşı çıkanların; bütün o Anayasa değişikliğine, ‘Millî Birlik ve Kardeşlik’ sürecine karşı çıkanların, direnenlerin ortak noktası maalesef bu: ‘AK Parti kazanmasın, Türkiye’ye ne olursa olsun…’

Bir kez daha söylüyorum değerli arkadaşlarım: Biz, her türlü riski göze alıyoruz. Taşın altına elimizi değil, vücudumuzu koyuyoruz, yüreğimizi koyuyoruz. Yeter ki Türkiye kazansın, yeter ki Türkiye’nin çocukları kazansın. (Yozgat Muhabir)