16 Mayıs 2010 Pazar

Baykal, elindeki bilgileri neden açıklamıyor?

Yorum – Sürur Öztürk

Acaba, bir süre sonra, bazı AK Parti milletvekillerinin de benzer kabahatleri işledikleri ortaya çıkar da, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Partimin içinde böyle bir şey olsa, derhal ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk ederim” sözüne sadık kalarak bu milletvekillerini ihrac etmek durumunda kalırsa, ne olur?

Acaba, bu uluslar arası operasyonun AK Parti ayağı nasıl gerçekleştirilecek?...

Zannederim dikkatlerden kaçtı. Deniz Baykal, Hürriyet gazetesi yazarı Metehan Demir’e yaptığı ve 11 Mayıs’ta yayınlanan açıklamada, gizli kamera görüntülerinin yayınlanmasından hükümeti sorumlu tutmasının sebebini şöyle dile getirmişti:

“Benim basın toplantımda hükümetle ilgili yaptığım suçlamalar kesinlikle hedef saptırmak ya da spekülasyon değildir. Ben eğer hükümetle ilgili bir şey söylüyorsam boş konuşmuyorum. Elimde bir şeyler olmasaydı partimi zor durumda bırakacak şekilde konuşur muyum? Şimdi bir süre sessiz kalıp gelişmeleri izleyeceğim.”

Böyle bir durumda, elinde bilgi ve belge olan bir siyasetçinin, bunları kamuoyuna açıklaması ya da yargıya intikal ettirmesi beklenir, öyle değil mi? Fakat Baykal, elinde olduğunu iddia ettiği bilgi ya da belgeleri açıklamıyor, yargıya intikal ettirmiyor.

CHP’de yaşanan depreme rağmen, “Şimdi bir süre sessiz kalıp gelişmeleri izleyeceğim” demek, siyasî bakımdan ne kadar ahlâkî bir tavırdır? Eğer gerçekten Baykal’ın elinde hükümetin komplonun içinde olduğuna dair bilgi ve belge var da bunu kamuoyuna açıklamıyor, yargıya da intikal ettirmiyorsa, bu ne anlama gelir? Ben ister istemez, ‘acaba Baykal’ın bizzat kendisi bile, bu siyaset mühendisliğinin içinde mi yer alıyor?’ diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Beni düşündüren diğer bir konu da, Başbakan Erdoğan’ın konunun ahlâkî tarafı hakkında yaptığı değerlendirmelerin muhtemel siyasî sonuçlarının neler olabileceği konusu.

Erdoğan, Yunanistan’a hareketinden önce, Esenboğa Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında bir muhabirin sorusu üzerine yaptığı değerlendirmede özetle, “Eşlerine ihanet edenleri biz hiç bir zaman mağdur olarak göremeyiz, gösteremeyiz” demişti. Erdoğan, Yunanistan’dan dönüş yolunda uçakta gazetecilere yaptığı değerlendirmede de özetle, “Partimin içinde böyle bir şey olsa, derhal ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk ederim” demişti.

Acaba, bir süre sonra, bazı AK Parti milletvekillerinin de benzer kabahatleri işledikleri ortaya çıkar da, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, o sözüne sadık kalarak bu milletvekillerini ihrac etmek durumunda kalırsa, ne olur?

Acaba, bu uluslar arası operasyonun AK Parti ayağı nasıl gerçekleştirilecek?...

(surur-ozturk@hotmail.com)