17 Haziran 2009 Çarşamba

Küheylana “culuk” muamelesi yapmayınız

Sürur Öztürk

Büyük düşünenler, politikalarını bir kişinin üzerine inşa etmezler. Çünkü, böyle yapılırsa, söz konusu kişi herhangi bir şekilde çalışamaz hâle geldiğinde, ona dayalı olarak inşa edilen politika da çökmüş olur.

Gerçek anlamda politika üretmek, kişilere bağımlı projeler üretmek değil, önce bir hedef belirlemek, sonra da bu hedefe ulaşmak için bir yönetim modeli oluşturmak demektir. Yönetim modeli iyi olursa, hata yapanlar ve buna bağlı olarak da başarısız olanlar ayıklanır ama sistem işlemeye devam eder…

Başarılı olabilmek için, koordinasyonu sağlayabilmek gerekir. “Uyumlu olmak” demek, bir üst merciye bütünüyle tâbi ve teslim olmak değil, önceden belirlenen ortak bir hedefe ulaşmak için görev dağılımı ve güçbirliği yapmak, eşgüdüm hâlinde çalışmak demektir. Eğer ortak bir hedef için mutabakat sağlanamıyorsa, ne isabetli bir görev dağılımı yapılabilir, ne de verimli bir güçbirliği… Sonuç da ister istemez hezimet olur…

Yozgat’ta ikamet eden herhangi bir gazeteci, eline kayıt cihazını ve not defterini alıp, ayrı ayrı bütün adaylara şu soruyu sorabilirdi:

“AK Parti Yozgat İl Başkanlığı’na aday oldunuz ve delegelerden oy istiyorsunuz. Peki, delegelerin diğer adaylardan birisini değil de sizi tercih etmeleri için onlara kaç tane sebep sayabilirsiniz?”

Gazeteci, (bir adaydan aldığı cevabı diğer bir adaya aktarmadan), adayların söylediklerini maddeler hâlinde yazıya geçirip gazetesinde haber olarak yayınlamak suretiyle, adayların niteliklerini Yozgat kamuoyunun ve özellikle delegelerin takdirine sunabilirdi…

Böylece, “şu şucu, bu bucu, o da öcü” şeklindeki tasnifler anlamını yitirir, delegelerin karar vermeleri de kolaylaştırılmış olurdu. Aynı zamanda, delegelerin beklentileri ve talepleri de samimiyet sınavından geçirilmiş olurdu: Acaba delegeler Yozgat’a hizmet edecek bir il başkanı mı istiyorlar, yoksa kendilerine hizmet edecek bir il başkanı mı?.. Bu sorunun cevabını da, kongrede delegelerin kimi il başkanı seçtiklerine bakarak anlamak mümkün olurdu… Bu sonuç, sadece il başkanı seçiminin sonucu değil, aynı zamanda, Yozgat’taki AK Parti delegelerinin siyasetten beklentilerini de ortaya koyan sosyolojik bir sonuç olurdu…

Eğer iddia edildiği gibi gerçekten de “birileri” AK Parti Yozgat İl Başkanlığı seçimini yönlendirmeye çalışıyorlarsa, mahallî basın iyi bir gazetecilik yaparak, bu tür yönlendirmeleri etkisiz hâle getirebilirdi…

Birtakım vehimleri büyütüp gerçekmiş gibi algılayarak karamsarlığa kapılmaya hiç gerek yok. Bence, Yozgat’ın problemlerinin çözümü, zannedildiği kadar zor değil. Yozgat kalkınacaksa, bu siyasetçilerin eliyle değil, vali, belediye başkanı, gazeteciler ve sivil toplum kuruluşları sayesinde olacaktır. Yeter ki, kendi kendimizle hesaplaşabilelim, aykırı sorular sorabilelim, olup bitenlere farklı açılardan bakabilelim, ezber bozacak fikirler üretebilelim…

Aslında hiç de öyle değil ama, farzedin ki siyasetçiler Yozgat’ı tamamen kaderine terketti… Hiç dert değil… Onların sizi unuttuklarını düşünüyorsanız, siz de onları unutun ve onları karalayıp durmakla vakit kaybetmeyin. İçinde bulunduğumuz çalkantılı dönemde, onların da karşı karşıya oldukları sıkıntıları, zorlukları, önlerine çıkarılan engelleri gözardı etmeyin. Yozgat milletvekillerini de sadece AK Parti milletvekillerinden ibaret görmeyin…

Yozgat, hızla kalkınmasına yetecek kadar potansiyele sahip. Ne var ki, karamsarlık öylesine iliklere işlemiş ki, sizlerin haberlerinizden takib edebildiğim kadarıyla, Tokat Reşadiyeli Yozgat Valisi Amir Çiçek’ten başka hiç kimsede bu potansiyeli görüp değerlendirecek mecal kalmamış…

“Yozgat sevdalısı olmak”, içi boş sloganların, köhnemiş karamsarlıkların, sürekli umutsuzluk telkin eden tembelliklerin altında paspasa çevrilmemeli. Yozgat, sırtında bir kambura, beyninde bir tümöre dönüşmüş olan çürümüş zihniyetlerden kurtulmalı, yeni ufuklara yelken açmalı. Yozgat, bir yarış atı gibi yerinden fırlayabilir ve uzun mesafeleri çok kısa sürede katedebilir. Yeter ki, mahallî basın ve sivil toplum kuruluşları, bugüne kadar hiçbir faydasını görmedikleri bazı eski alışkanlıklarını terkedip, kendilerini yenileyebilsinler…

Yozgat, şahlanmaya hazır bir küheylandır… Lütfen ona “culuk” muamelesi yapmayınız…