Önce Federasyon adına gönderilen açıklamayı kaydedeyim,
ardından ben de kısa cevaplar vereyim. Federasyonun açıklaması şöyle:
Federasyonun açıklaması |
“Sn. Sürur Öztürk,
19 Şubat 2013 tarihli makaleniz çok doğru. Size hak
veriyor ve destekliyoruz. Yozgat’ın tek yemek kültürü arabaşı değil, birçok
yemek kültürü bulunmaktadır.
Dernekler ne yapsın? Ucuz, maliyetsiz olan arabaşı, kolay
yoldan yapılıp geleneksel kültürlerini yaşatmaktadırlar.
Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim: Yozgatın STK’ları projeler üretti de dernekler mi
engellediler? Sanayi Ticaret Odası, Esnaf Sanatkârlar Odası, Yozgat Barosu, Bozok
Üniversitesi, Belediyeleri, İş Konseyleri, seçilmişleri ve benzer kuruluşlar
projeler üretti de dernekler mi engel oldu? Derneklerle işbirliği yapmak
istediler de dernekler mi engelledi? Dernekler, hangi bütçe ile hangi proje
uygulamasını gerçekleştirsin? Siyasî malzeme olmaktan öte götürülmedi. Önderlik
yapacak ne bir müteşebbis, ne de sanayici çıkmamıştır. Gurbetteki derneklerin
yanında kimler oldu, kim destek verdi, kim özendirdi, teşvik etti? Aksine ‘sen
ancak arabaşı yutar, sürmeli dinlersin, başka bir şeye karışma’ diye psikolojik
savaş ilân edilmedi mi?
Yozgat’ta bir anket yapalım; köylerde bulunan camiler ve
okulların tadilatları, pkuyan öğrencilerin baştan aşağıya giydirilmesi, okullara
gönderilen kitap, araç, gereçler, mezarların etrafının yaplması, ağaçlandırılması,
köylerde 2 yıldır yapılan ağaçlandırma projeleri, Kırsal Kalkınma Projelerinin
yaygınlaştırılması, hayalet haline gelmiş köylerin yılda 2 gün de olsa
şenlendirilmesi, eğitim seminerleri, öğrencilere burs temini, Türkiye genelinde
üniversite öğrencilerimizin yurt sorunları, akrabanın akrabasıyla tanıştırılması,
Yozgat’ın bütün dünyaya tanıtılması, kimsesiz insanlarımızla dayanışmanın
sağlanması… Bunun gibi birçok faaliyetler, dernekler tarafından yapılmaktadır.
Bunların da bilinmesi ve takdir edilmesi arzusu ve
temennisiyle saygılar sunarım.”
Cevap
Açıklamanın başında, “Yozgat’ın tek yemek kültürü arabaşı
değil, birçok yemek kültürü bulunmaktadır. Dernekler ne yapsın? Ucuz,
maliyetsiz olan arabaşı, kolay yoldan yapılıp geleneksel kültürlerini
yaşatmaktadırlar” ifadeleri, bu konudaki umutsuzluğumu daha da artırdı. Çünkü benim yazımın konusu,
derneklerin gerçekleştirdiği etkinliklerde ne yenip ne içildiği değil,
derneklerin ‘Arabaşı Gecesi’ düzenlemekten öte kalıcı eser ve hizmet
üretemeyişleriydi. Üstelik yazımda ‘Bu üretimi yaptıktan sonra dilediğiniz
kadar ‘Arabaşı Gecesi’ düzenleyin; hakkınızdır, helâl olsun…’ diye özellikle
not düşmüştüm… Benim arabaşıyla bir problemim yok. Ben de en az sizin kadar severim...
Açıklamada, “Yozgatın sivil toplum kuruluşları (STK’ları)
projeler üretti de dernekler mi engellediler?” sorusu soruluyor. Mesele de bu
zaten. Ben, dernekler, kendilerinin de bir STK olduklarını hatırlayıp,
kendileri proje üretmeliler ve bu projeleri de uygulamalılar; bunu yapmadıkları
müddetçe gerçek anlamda STK olamaz, ancak kendilerini STK diye yutturmakla
kalırlar, diyorum… Başka STK’ların proje üretip sizden destek talebinde
bulunmalarını beklemek yerine, neden kendiniz proje üretmiyorsunuz?..
Açıklamada, “Dernekler, hangi bütçe ile hangi proje
uygulamasını gerçekleştirsin?” diye soruluyor.
Dernekler, daha kurulmadan önce, gerçekleştirmeyi
planladıkları hizmetleri hangi bütçeyle gerçekleştireceklerini
planlamalıdırlar. Bunun için de önce, hangi alanda ne tür faaliyetlerde
bulunacaklarını, daha kuruluş aşamasında belirlemelidirler. Fakat Yozgat
dernekleri, genellikle ‘kervan yolda düzülür’ hesapsızlığıyla yola çıktıkları
için, ‘Arabaşı Gecesi’ düzenlemenin ötesine geçemiyorlar. Kaldı ki, ciddi anlamda
proje üreten dernekler, maddî sıkıntı da yaşamazlar; çünkü AB fonları dahil
olmak üzere, pek çok fondan faydalanabilirler. Derneklerimizin sıkıntısı aslında
parasızlık değil, para temin edecek proje üretemeyişleridir. Benim işaret
ettiğim husus da budur.
Önceki Yozgat Valisi Necati Şentürk, Orta Anadolu
Kalkınma Ajansı’na başkanlık ettiği dönemde yaptığı bir açıklamasında, Kalkınma
Ajansı’na Kayseri’nin 244, Yozgat’ın ise 51 proje sunduğunu belirterek, “Yozgat,
maalesef proje konusunda sınıfta kaldı” demiştir… Haksız mıdır?..
Siz soruyorsunuz, ben de sorayım: Yozgat derneklerimizin
veya federasyonlarımızın kaç tanesi, AB fonlarından yahut Orta Anadolu Kalkınma
Ajansı’nın desteklerinden yararlanmak için kaç tane proje hazırlamışlardır?..
Açıklamanızda, ancak köy derneklerinin, cami ya da okul yaptırma
ve yaşatma derneklerinin faaliyetlerine karşılık gelebilecek bazı hizmetleri
sıralamışsınız. Bu hizmetleri küçümsemiyorum; ama ben, Yozgat’a sıçrama
yaptıracak büyük çaplı çalışmalardan, büyük çaplı hizmetlerden söz ediyorum…
Açıklamanızda sıraladığınız dernek faaliyetleri arasında “Yozgat’ın
bütün dünyaya tanıtılması” maddesi de yer alıyor. Ben de zaten “Yozgat’ın
tanıtılması” adına yapılan çalışmaların aslında gerçek anlamda tanıtıma katkı
sağlayan faaliyetler olmadığını, adeta Yozgat’ın yine Yozgatlılara
tanıtılmasından ibaret kaldığını düşünüyorum…
Bu konuda ne demek istediğimi daha somut örneklerle zaman
zaman dile getirmeye devam edeceğim.
Duyarlılık ve nazaket gösterip, yazıma bir açıklama
gönderdiğiniz için tekrar teşekkür ediyor, eleştirileri dikkate aldığınız
oranda daha büyük hizmetler yapabilecek seviyeye ulaşacağınıza olan inancımı
tekrarlıyorum.
Muhabbet ve hürmetlerimle…
(sururozturk@gmail.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder