19 Şubat 2013 Salı

Arabaşı dernekleri...

Sürur Öztürk

Yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce derneğimiz var. Sık sık toplanır, arabaşı yutar ve dağılırlar. Zannedersiniz ki, arabaşı çorbasını içmek ve hamurunu yutmak için dernek kurma şartı vardır. Çünkü kendilerini ‘sivil toplum kuruluşu’ zanneden bu yüzlerce derneğin, arabaşı geceleri düzenlemekten başka becerebildiği neredeyse hiçbir şey yoktur. Toplanırlar, yutarlar, dağılırlar. Sonra yine toplanırlar, yine yutarlar ve yine dağılırlar. Bu dernekler, üyelerine arabaşı hamurunu yuttururlarken, kendilerini de kamuoyuna ‘sivil toplum kuruluşu’ diye yuttururlar. Yut, yuttur, yut, yuttur… Bu böyle devam eder gider...

Sonra da bu derneklerin ve bu dernekleri bünyelerinde toplayan federasyonların, federasyonları toplayan konfederasyonların başkanları, ‘siyasetçiler bizden görüş almıyorlar!’ diye feveran edip dururlar. İyi de, siyasetçiler ya da Yozgat’ın mülkî amirleri sizden neden görüş alsınlar ki? Arabaşı yutmaktan ve yutturmaktan başka bir şey yaptığınız yok. Yüzlerce dernek içerisinden kaç tanesi bu güne kadar ortaya somut bir eser, ürün ya da hizmet koymuş durumda? Verildiği iddia edilen hizmetler arasında sözünü etmeye değer olan sadece bazı derneklerin öğrencilere burs vermeleri. Tamam, buna hiçbir itirazım yok. Bu, küçümsenecek bir hizmet de değil. Fakat yüzlerce dernek arasında bu kadarını olsun başarabilen kaç dernek var? Bu da bir tarafa, bunca derneğin ufku, arabaşı ve kısmen eğitim bursu ile sınırlı. Ne Yozgat’ın tarihine dair bir çalışma var, ne kültürüne, sanatına, edebiyatına, ne turizmine, ne de ekonomisine… Ne gerek var bu zahmetli işlerle uğraşmaya? Düzenle bir ‘Arabaşı Gecesi’, yuttur arabaşı hamurunu, birkaç tane de şarkı türkü söylettir, tamam; alın işte size ‘sivil toplum örgütü’, alın size ‘yiğidin harman olduğu yer…’

Elbette bir ilin siyasetçilerinin, bürokratlarının, mülkî amirlerinin, o ilin sivil toplum kuruluşlarından görüş almaları, çeşitli konularda istişarelerde bulunmaları o ilin gelişmesi açısından son derece önemlidir. Fakat görüşlerine başvurulacak sivil toplum kuruluşları nerede? Arabaşı’nın bir adım ötesine geçemeyen sivil toplum kuruluşlarından neyin görüşünü alacaksınız? Bunu ‘derneklerden görüş alınmasın’ kastıyla söylemiyorum elbette; ‘görüş alınmayışının en önemli sebeplerinden birisi budur’ anlamında dile getirmeye çalışıyorum. Dernekler, etkin, projeler üreten ve bu projeleri uygulayan dernekler hâline gelseler, zaten siyasetçilerin peşinde koşmalarına gerek kalmaz, onlar kendiliklerinden derneklerin peşinde koşar hâle gelirler…

Arabaşı, Yozgat’ın yöresel yemeklerinden birisidir, tamam. Arabaşı geceleri, insanların bir araya gelmelerine, sohbet etmelerine vesile olur, tamam. Fakat arabaşı yemek için dernek kurmaya ya da dernek çatısı altında toplanmaya gerek yoktur. İnsanlar bunları evlerinde de yapabilirler. Dernekler ise, hemşehrilerinin evlerinde yapabilecekleri sıradan işlerin ötesine geçen bir ufuk taşımalı, ya eser, ya ürün, ya da hizmet üretmelidirler. Bu üretimi yaptıktan sonra dilediğiniz kadar ‘Arabaşı Gecesi’ düzenleyin; hakkınızdır, helâl olsun… Ne yazık ki, derneklerimiz bu üçünden hiçbirini üretmiyorlar. İcraat yerine popülizmin revaçta olduğu yerde başka sebepler aranır…

Biliyorum, bu tür yazılara gıcık oluyorsunuz; çünkü siz, sizi eleştirenlerin değil alkışlayanların dost olduklarına inanmışsınız… Oysa alkışlandıkça ufkunuz daralıyor, arabaşına gömülüyor ve dünyayı göremiyorsunuz…

(sururozturk@gmail.com)

Hiç yorum yok: