22 Kasım 2009 Pazar

Yozgat Barosu Başkanı Başer: Demokrasiyle
taban tabana zıt olan mevcut Anayasa değişmeli

AK Parti İl Başkanlığı’nın yanı sıra, Yozgat Barosu Başkanlığı’nı da yürüten Avukat Yusuf Başer, mevcut Anayasa’nın seçilmiş siyasetçilere ve onlardan oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı yapısıyla, demokrasi ile taban tabana zıt bir anlayışa sahip olduğunu belirterek, mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Yozgat Barosu’ndan İstanbul Barosu’na tepki

Konuşmasında İstanbul Barosu’nun Taksim eylemine de tepki gösteren Başer, CHP’li isimlerin de katıldığı protesto mitinginin “Ergenekon terör örgütü”ne destek mitingine dönüştüğüne dikkat çekti. Başer, hakim ve savcıların yasal olarak dinlenmelerine tepki gösteren İstanbul Barosu’nun, daha önceki hak ihlalleri karşısında sessiz kaldığını hatırlattı.

Yozgat Barosu, “Türkiye’nin Anayasa Arayışı” konulu bir panel düzenledi.

Yozgat İl Kültür Müdürlüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen panele konuşmacı olarak Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Koçak, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Serap Yazıcı katıldı.

Paneli Polis Okulu öğrencileri de izledi

Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Mustafa Koçak’ın yaptığı paneli, Yozgat Valisi Amir Çiçek, Belediye Başkanı Yusuf Başer, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Celal Ertürk, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü Hüseyin Pekdemir, Emniyet Müdürü Ekrem Nalcı, Yozgat’ta görev yapan hakim ve savcılar, avukatlar ve polis öğrenciler ile yaklaşık 20 ilin baro başkanları da izledi. Sahibi olduğu “Yozgat Haber” gazetesinde Ergenekon sanıklarını savunan yazılara yer veren Avukat Ruhi Bacanlı da panelin izleyicileri arasındaydı.

İstanbul Barosu’na tepki

Panelin açılış konuşmasını yapan Yozgat Baro Başkanı Avukat Yusuf Başer, hak ihlalleri karşısında, mağdurların kimliğine göre değil hukuk ilkelerine göre tepki göstermek gerektiğine işaret etti. Başer, bu çerçevede İstanbul Barosu’nun, hakim ve savcıların yasal olarak teknik takibe alınmaları gerekçesiyle Taksim’de düzenlediği protesto gösterisini eleştirdi.

Bazı CHP milletvekillerinin de katıldıkları protesto gösterisinin “darbeci Ergenekon terör örgütü lehine” bir gösteriye dönüştüğünü ileri süren Başer, şöyle konuştu:

27 Nisan muhtırasında neredeydiniz?

“Soruyorum onlara; Şemdinli Savcısı olarak bilinen ve hazırladığı iddianame Van Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen savcı Ferhat Sarıkaya meslekten atılırken neredeydiniz? Türkiye’de faili meçhul cinayetler işlenirken neredeydiniz? 27 Nisan muhtırası verilirken neredeydiniz? Hukukçu kimliğini taşıyanlar çifte standardı asla, ama asla kabul etmez.”

(İstanbul Barosu’nun Taksim mitingi sırasında “Genç Siviller” isimli sivil toplum kuruluşu, Taksim’deki bir otelin penceresine “Darbeci Baro! Taksim’e hoş geldin” yazılı bir protesto pankartı asmış, yürüyüşe katılan göstericiler afişe sert tepki göstermişlerdi.)

Başer, demokrasinin hukuk yoluyla varlık kazandığının altını çizdiği konuşmasında, demokratik bir hukuk devletinin temel özelliklerini sıraladı. Bu değerlerin hayata geçirilmesinin anayasa, yasalar ve bağımsız bir yargı ile mümkün olacağını belirten Başer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

82 Anayasası demokrasiye karşı

“Bizim Anayasamızın dünyada örneği yoktur. Genel hatları ile incelendiğinde, bir tepki Anayasası olduğu hemen göze çarpıyor. Neye tepki, biliyor musunuz? Ülkemizin seçilmişlerine, onlardan oluşan TBMM’ye ve hükümete… Demokrasi ile taban tabana zıt bir anlayış, bizim hem 1961 ve hem de 1982 Anayasalarımızın temelini oluşturmuş. Yeni yapılacak Anayasamız kısa, öz ve açık biçimde düzenlenmeli. Kavramların içleri kişiden kişiye değişmeyecek şekilde tarif edilmeli. Temel hak ve özgürlükler evrensel standarda oturtulmalı. Cumhuriyetin temel nitelikleri korunmalı, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişki açık, net ve anlaşılabilir olmalı.”

Anayasa değişikliği süreci

Yozgat Barosu Başkanı Avukat Yusuf Başer’in konuşmasının ardından, Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Koçak, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Serap Yazıcı, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun, Anayasa değişikliği çalışmalarına dair süreç hakkında bilgi verip değerlendirmelerde bulunarak, bu süreçte nelerin yapılması gerektiğine dair görüşlerini anlattılar.

Prof. Koçak: Yeni Anayasa talebi 1995’ten sonra azaldı

Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Koçak, 1982 Anayasası’nın, 12 Eylül’ün ardından siyasî partilerin yasaklandığı, parti liderlerinin tutuklandığı, sivil toplum örgütlerinin kapatıldığı bir ortamda hazırlandığını anlattı.
Mevcut Anayasa hazırlandığından itibaren bütün akademisyenlerin “Mutlaka yeni Anayasa yapılması gerekir” diye yazıp çizdiklerini belirten Koçak, bu arayışların 1990’larda zirveye ulaştığını, 1991 seçimlerinde bazı siyasî partiler ve sivil toplum kuruluşlarının Anayasa taslaklarıyla ortaya çıktığını ifade etti.
Koçak, “Herhalde Türkiye’nin ortak pazara girişiyle ilgili, dış faktörlerin de etkisiyle 1995’te bazı değişiklikler yapıldı. Bunu takip eden birtakım değişiklikler, Anayasa arayışlarını ikinci plana itti. Sanki 1982 Anayasası bazı değişikliklerle ıslah edilebilirmiş gibi hava oluştu” diye konuştu.

Eskiden yeni Anayasa isteyenler, 2007’den sonra kulvar değiştirdi

Türkiye’de daha sonra yeniden Anayasa tartışmalarının başladığını ifade eden Prof. Dr. Koçak, şunları söyledi:

“22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde, iktidar partisi kapsamlı bir sivil Anayasa’yla ortaya çıktı. Türkiye’de asıl büyük tartışma o zaman başladı. 1990’lara, 2007’lere gelinceye kadar yeni Anayasa isteyenlerin, farklı kulvarlara geçtiklerini, önceki yazdıklarını unutur gibi olduklarını, 1982 Anayasası’nı bütün aksaklıklarına rağmen savunur bir pozisyona girdiklerini gördük, görüyoruz.

Anayasa Mahkemesi istemediği müddetçe değişiklik yapılamıyor

Anayasa Mahkememizin, 5 Haziran 2008 tarihli, o meşhur Anayasa’nın 10. ve 42. Madde değişikliklerini iptal eden kararına gelinceye kadar belki hiç olmazsa paket hâlinde Anayasa’da bazı değişiklikler olabileceği noktasında umutlar vardı. Karar yakından incelendiğinde görüldü ki, Anayasa Mahkemesi’nin istemediği hiç bir alanda Anayasa’nın bir cümlesine dahi dokunmak imkânsız.”

Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri 3’ten 177’ye nasıl çıktı?

Prof. Dr. Koçak, öğrencilerinin “Anayasanın değişmeyen maddeleri kaçtır?” sorusuna önceleri “3 maddesi” yanıtını verdiğini, şimdi ise “177 Maddesi değiştirilemez” cevabını vermek durumunda kaldığını belirtti.

Koçak, “Çünkü dokunduğunuz her madde Anayasa’nın başlangıç bölümünde ve ikinci maddesindeki cumhuriyetin niteliklerini belirten maddeleriyle mutlaka ilintili. Ya hukuk devletiyle ya sosyal devletle, diğerleriyle ilintili” diye konuştu.
Türkiye için yeni bir Anayasanın kaçınılmaz hâle geldiğinin altını çizen Koçak, şunları söyledi:

Anayasa değişikliği başka bahara kaldı

“Ama bu ne zaman gerçekleşecek, nasıl olacak? 22 Temmuz seçimleriyle oluşan bu parlamentonun yeni Anayasa konusunda bir irade ortaya koyamadığını, koymadığını görüyoruz. Bu herhalde mümkün olmayacak. Bu Anayasa’nın değişmesi başka bahara kaldı, yani yeni parlamentoya kaldı.”

Prof. Özbudun: ’82 Anayasası askerî iradenin güdümünde hazırlandı

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun da 1982 Anayasası’nın askerî iradenin güdümünde hazırlandığını ve bu tarihten itibaren her gün tartışıldığını, bu tartışmaların Anayasa’da önemli aksaklıkların bulunduğunu ortaya koyduğunu söyledi.

Prof. Yazıcı: ’82 Anayasası, anormali normal gibi gösteriyor

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Yazıcı ise, 1982 Anayasası’nın “anormali normal gibi takdim eden” bir Anayasa olduğunu, Türkiye’nin en kısa zamanda yeni Anayasayı demokratik ortamda hazırlamak zorunda olduğunu söyledi.

Başer’den katılımcılara plaket

Panelin sonunda Yozgat Barosu Başkanı Yusuf Başer, katılımcıları birer plaketle taltif etti.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun ise, onuruna verilen öğle yemeğinde, Yozgat’ın mahallî yemeklerinden olan testi kebabının testisini kırdı.