Cemil Çiçek |
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, TBMM kampüsünde cemevi açılması için sunduğu teklif kabul edilmeyince, Meclis aleyhine dava açtı. Meclis Başkanlığı tarafından hazırlanan savunmada, “Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesine gidildiğinde Hacı Bektaş-ı Veli külliyesinde ibadethane olarak bir caminin bulunduğu görülecektir. Zira bu külliyede cemevi bulunmamaktadır” denildi.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Meclis kampüsünde cemevi açmayı kabul etmeyen TBMM Başkanlığı aleyhine dava açtı. Başkanlık, mahkemeye gönderdiği savunmada, Alevilik inancının en önemli temsilcisi Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergâhında da ibadet için cemevi değil, cami yapıldığına işaret etti.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, CHP’li Hüseyin Aygün’ün bir süre önce ‘TBMM içerisinde cemevi kurulsun’ şeklindeki talebini, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘Cemevi ibadethane değildir’ görüşü doğrultusunda geri çevirmişti. Aygün, Diyanet’in sadece Sünniler adına söz söyleyebileceğini iddia ederken TBMM, kararından geri adım atmadı. Tartışmanın büyümesi üzerine Hüseyin Aygün, Meclis Başkanlığı aleyhine dava açtı. Ankara 6. İdare Mahkemesi’nde görülen dava kapsamında Meclis Başkanlığı bir savunma hazırladı. Mahkeme Başkanlığı’na sunulan savunmada, cemevlerinin 5 önemli gerekçeyle ‘ibadethane’ sayılamayacağı, bu sebeple Meclis’te cemevi kurma zorunluluğunun olmadığı kaydedildi.
Savunmaya göre; Anayasa’nın 135. maddesine göre Diyanet İşleri Başkanlığı, sadece Hanefi-Sünni anlayışı değil İslâm dininin bütün yorumlarını kapsıyor ve temsil ediyor. Alevilik ‘Hazreti Ali’ye bağlılık’ anlamına geldiğine göre, Hazreti Ali de Hazreti Peygamber’in damadı ve dördüncü İslâm halifesi olduğuna göre Aleviliğin İslâm dışı gösterilmesi, dolayısıyla cami ve mescit dışında farklı bir ibadethanesinin olması mümkün değil. Atatürk döneminde çıkarılan ve devrim kanunları arasında sayılan Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nda Müslümanların ibadethanesi olarak sadece cami ve mescitlerin sayıldığına dikkat çekilen savunmada, Aleviliğin en önemli temsilcilerinden Hacı Bektaş-ı Veli’nin de camide ibadet ettiği vurgulandı. Savunmada, “Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesine gidildiğinde Hacı Bektaş-ı Veli külliyesinde ibadethane olarak bir caminin bulunduğu görülecektir. Zira bu külliyede cemevi bulunmamaktadır.” denildi.
Hüseyin Aygün’ün iddialarına kaynaklık eden Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 4 Ekim 2011 tarihli kararının, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından 10 Mayıs 2012 tarihinde bozulduğuna işaret edilen savunmada, şu görüşlere yer verildi:
“Sonuç olarak, yukarıda belirtmiş olduğumuz mevzuat ve açıklamalardan da anlaşılacağı üzere İslâm’ın bir alt yorumu olan Aleviliğin, İslâm’ın ortak ibadet yerleri olan cami ve mescitler dışında ayrı bir ibadet yerinin olmayacağı, cemevi ve benzeri yerlerin ibadet yeri kapsamında değerlendirilmesine imkân bulunmadığından davanın reddi gerekir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder