Şapkadan tavşan ya da para mı çıkacaktı?.. |
“Yozgat 2023 Kalkınma Çalıştayı”nın amacı, özetle “Önümüzdeki
10 yıla yönelik olarak Yozgat’ın kalkınmasına yön verecek stratejilerin
belirlenmesine katkıda bulunmak” şeklinde açıklanmıştı.
Çalıştay’ın ardından Yozgat yerel basınında ağırlıklı olarak -özetle ve mealen- ‘Çalıştay fos çıktı! Yine bizi kandırdılar!’ mealinde yorumlar yer aldı.
Ben, bu konuda yerel basının sergilediği bu tavrın, gerek
bakış açısı gerekse üslûp bakımından çok ama çok yanlış bir tavır olduğunu
düşünüyorum. Bu yazıda da neden böyle düşündüğümü izah etmeye çalışacağım.
“Çalıştay” ne demek?
Bence, sivil toplumun kanaat önderlerinden birisi durumunda
olmaları gereken saygıdeğer basın mensubu arkadaşlarımın, öncelikle “çalıştay”ın
bir “müjde verme toplantısı” olmadığını göz ardı etmemeleri gerekirdi.
Türk Dil Kurumu, “çalıştay” kelimesini, “Bilim adamlarının
ve uzmanların bir konuda ön hazırlık yapmak üzere katıldığı inceleme ve
değerlendirme toplantısı” şeklinde tanımlıyor. (Hani şu, kelimelerin Türkçesini
kullanmak yerine İngilizcesini kullanmayı tercih edenlerin “workshop / vörkşop”
dedikleri kelime…)
Adı üstünde; çalıştay… Hedefe ulaşmak için ‘çalışma’ yapılan
bir ‘ön hazırlık’ toplantısı… 2 bakanın katılmış olmasından hareketle böyle bir
toplantıdan adeta, “Ey Yozgat halkı, şehrinize 2 tane fabrika kurmaya karar
verdik; hayırlı uğurlu olsun” şeklinde sürpriz bir müjde beklemek, bu tür ‘teknik’
toplantıların işleyişi hakkında az çok bilgi sahibi olmaları gereken basın
mensupları açısından biraz ‘ayıp’ değil midir? Üstelik, Vali Yazıcı, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, “TR72
Bölgesinin kalkınmasına yön verecek olan 2014-2023 dönemi bölge planı hazırlık
çalışmaları devam etmekte olup 1 Temmuz tarihine kadar tamamlanacaktır” dediği halde...
Evet, bakanların katıldıkları toplantılar her zaman sürpriz açıklamalara
açıktır; ama bunlar istisnaî durumlardır… Bir bakan, böyle bir toplantıyı
vesile kılarak birtakım sürpriz açıklamalar yapabilir; ama böyle bir ihtimalin
ipuçları zaten bir süre önceden kulaktan kulağa yayılır, ilk önce de basın
mensuplarının kulağına gelir. Çalıştay öncesi böyle bir durum söz konusu muydu?
Hayır. Peki o halde bu ‘Çalıştay fos çıktı’ yaygarasının anlamı nedir?
Saygıdeğer basın mensubu arkadaşlarımın dile getirmek
istedikleri hususu elbette anlıyorum. Yerel basın, “Yozgat, yoksullukları
anlatılan ve bu sebeple yatırım üstüne yatırım yapılan pek çok Güneydoğu
Anadolu şehrinden daha yoksul bir şehirdir. Artık beklemeye tahammülümüz
kalmadı. Laf değil icraat istiyoruz” demek istiyor. Fakat bu tepkinin hedefi bu
çalıştay mı olmalıydı?
(Benzer şekilde aynı tepki, Akil İnsanlar Heyeti’nin Yozgat toplantısında da dile getirildi. Oysa her konu kendi zemininde konuşulur, tartışılır. ‘Çözüm süreci’nin tartışıldığı bir toplantıda Yozgat’ın ekonomik sorunlarını gündeme getirmenin ‘anlaşılabilir’ bir sebebi olsa da, hiçbir sonuç getirmeyeceği de malûmdur; çünkü o konuyu tartışmanın yeri o toplantı değildir. Nitekim heyetin başkanı Sayın Ahmet Taşgetiren, ‘Bunların hepsini biliyoruz, anlıyorum, haklısınız’ mealinde karşılıklar verdikten sonra, düşman işgaline karşı direnişi başlatan Sütçü İmam’la birlikte anılan kendi memleketi Kahramanmaraş’a da 1970 yılına kadar tek bir devlet yatırımı yapılmadığını ‘manidar’ bir şekilde ifade etti… Bu, işgal edilmemiş olmasına rağmen Yozgat’ı da Maraş gibi ‘kahraman’ bir şehir olarak algıladığının dolaylı ifadesiydi…)
(Benzer şekilde aynı tepki, Akil İnsanlar Heyeti’nin Yozgat toplantısında da dile getirildi. Oysa her konu kendi zemininde konuşulur, tartışılır. ‘Çözüm süreci’nin tartışıldığı bir toplantıda Yozgat’ın ekonomik sorunlarını gündeme getirmenin ‘anlaşılabilir’ bir sebebi olsa da, hiçbir sonuç getirmeyeceği de malûmdur; çünkü o konuyu tartışmanın yeri o toplantı değildir. Nitekim heyetin başkanı Sayın Ahmet Taşgetiren, ‘Bunların hepsini biliyoruz, anlıyorum, haklısınız’ mealinde karşılıklar verdikten sonra, düşman işgaline karşı direnişi başlatan Sütçü İmam’la birlikte anılan kendi memleketi Kahramanmaraş’a da 1970 yılına kadar tek bir devlet yatırımı yapılmadığını ‘manidar’ bir şekilde ifade etti… Bu, işgal edilmemiş olmasına rağmen Yozgat’ı da Maraş gibi ‘kahraman’ bir şehir olarak algıladığının dolaylı ifadesiydi…)
Bence “Yozgat 2023 Kalkınma Çalıştayı”, Yozgat’ın temel
meselelerinin özeti olan birkaç hususun bir kere daha ve yüksek sesle dile
getirilmiş olması bakımından oldukça önemliydi. Eğer yerel basın, ‘Çalıştay fos
çıktı’ diye yaygara koparmak yerine, bu mesajların toplumda yaygın olarak
tartışılmasına zemin hazırlayan bir gazetecilik yapmaya başlamış olsa, bu
çalıştay çok daha iyi sonuçlar doğurmuş olurdu.
Ne demek istiyorum?
Aslında temel
meselemiz bu
Çalıştayda öne çıkan beyanları biliyorsunuz. Özetle ve
mealen; Sayın Valimiz Abdülkadir Yazıcı, “Yozgat halkı (sivil toplum
kuruluşları, iş adamları, kültür sanat camiası, basını) fikir üretmezse, dışarıdan
kimse gelip Yozgat’ı kurtaramaz” dedi. Bir hakikati dosdoğru dile getirdi işte.
Yalan mı, yanlış mı?
Ben de daha önce yazılarımda defalarca, bir şehrin ancak kendi dinamikleriyle kalkınabileceğini ifade etmiştim. Bu, ‘devlet şehre hiç hizmet getirmesin, hiç yatırım yapmasın, her şeyi halk kendi imkânlarıyla yapsın’ anlamına gelmiyor elbette. Lütfen kafanızı kaldırıp başka şehirlere; o şehirlerin sivil toplum kuruluşlarının, şehrin kendi dinamiklerini harekete geçirerek neleri başardıklarına bir bakınız. Neden bu hususu sorgulamak yerine, bir ‘ön hazırlık toplantısı’ndan yatırım kararı çıkmasını beklemek gibi tuhaf bir yola sapıyorsunuz?
Peki ya Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz’ın beyanları, yabana atılacak beyanlar mıydı? “Siz yeter ki iyi bir proje üretin; gerçekleştirmek
için mutlaka kaynak bulunur” sözü önemsiz, değersiz bir söz müdür? Bu, apaçık
bir taahhüt işte.
Buradan hareketle Sayın Bakana, “Sayın Bakanım, daha önce Yozgat Ticaret ve Sanayi Odamız, ‘Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi’ projesi hazırlamıştı ama bu proje Yozgat’ta değil, pilot bölge seçilen Diyarbakır’da uygulanmaya başlandı. Bundan sonraki projelerimizin de aynı akıbete uğramayacağı konusunda bize teminat verebilir misiniz?” denebilir miydi? Elbette denebilirdi. Bu söylendi mi? Bilmiyoruz. Peki neden bilmiyoruz? Çünkü necip Yozgat basını, çalıştayı ciddiyetle takip edip, meselâ TSO Başkanına bunu sormadığı, sorduysa da yazmadığı için bilmiyoruz…
Gazeteciler, böylesi toplantıları nasıl takip ederler? Ellerine mikrofonu ya da röportaj teybini alıp, sıcağı sıcağına röportajlar yaparak; yetkililere, muhataplarına sorular sorarak…
Buradan hareketle Sayın Bakana, “Sayın Bakanım, daha önce Yozgat Ticaret ve Sanayi Odamız, ‘Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi’ projesi hazırlamıştı ama bu proje Yozgat’ta değil, pilot bölge seçilen Diyarbakır’da uygulanmaya başlandı. Bundan sonraki projelerimizin de aynı akıbete uğramayacağı konusunda bize teminat verebilir misiniz?” denebilir miydi? Elbette denebilirdi. Bu söylendi mi? Bilmiyoruz. Peki neden bilmiyoruz? Çünkü necip Yozgat basını, çalıştayı ciddiyetle takip edip, meselâ TSO Başkanına bunu sormadığı, sorduysa da yazmadığı için bilmiyoruz…
Gazeteciler, böylesi toplantıları nasıl takip ederler? Ellerine mikrofonu ya da röportaj teybini alıp, sıcağı sıcağına röportajlar yaparak; yetkililere, muhataplarına sorular sorarak…
Yerel basın işini yaptı mı?
Yerel basın, bunları yaptı mı? Çalıştayın ilk gününde 4 ayrı
oturum gerçekleştirildi. Yerel basın, bu oturumlarda konuşulan, tartışılan
konular hakkında herhangi bir yetkiliye, temsilciye soru yöneltti, bilgi aldı
mı? Gerçekten gelişmek, kalkınmak isteyen ‘normal’ bir şehirde basın, bu tür
toplantıları, verimsiz geçecekse bile verimli hâle getirebilir; ama bunun için zahmetli,
yorucu bir gazetecilik yapması gerekir.
Twitter’da, kendilerine özel bir yer ayrılmadığı için yerdeki halının üzerine oturmak durumunda kalmış olan gazetecilerin fotoğrafını gördüm. Eğer gerçekten böyle olduysa, neden bunu gazete sayfalarında, ya da gazetelerin internet sitelerinde görmüyoruz? Neden yazmıyorsunuz?..
Ayrıca, böyle bir muameleye lâyık görülmek bile, orada toplantıyı ciddiyetle takip etmeye engel ya da etmemeye mazeret teşkil etmez ki… Toplantıya dair önemli notları alıp onu da yazacaksınız, basına reva görülen o durumu da yazacaksınız… Orada aslolan, çalıştayda düzenlenen 4 oturuma dair önemli notları tespit etmekti; fakat biz sadece bakanların ne söylediklerini öğrenebildik...
Twitter’da, kendilerine özel bir yer ayrılmadığı için yerdeki halının üzerine oturmak durumunda kalmış olan gazetecilerin fotoğrafını gördüm. Eğer gerçekten böyle olduysa, neden bunu gazete sayfalarında, ya da gazetelerin internet sitelerinde görmüyoruz? Neden yazmıyorsunuz?..
Ayrıca, böyle bir muameleye lâyık görülmek bile, orada toplantıyı ciddiyetle takip etmeye engel ya da etmemeye mazeret teşkil etmez ki… Toplantıya dair önemli notları alıp onu da yazacaksınız, basına reva görülen o durumu da yazacaksınız… Orada aslolan, çalıştayda düzenlenen 4 oturuma dair önemli notları tespit etmekti; fakat biz sadece bakanların ne söylediklerini öğrenebildik...
Çalıştaya katılan bir sanayicimiz, twitter hesabında mesaj
üstüne mesaj yazıp, bu oturumlara dair rahatsızlıklarını dile getirdi. Şehir
dışında olduğum için kendisinden -yayınlanmak üzere- ‘derli toplu’ bir değerlendirme
istirham ettim, hâlâ göndermedi…
Lütfen, samimiyetle (içinizden de olabilir) cevap veriniz:
Basın olarak, sivil toplum kuruluşları olarak, işadamları olarak, üzerimize
düşen sorumluluğun gereklerini gerçekten yerine getirdiğimizden emin miyiz?
Bozdağ’ın sözleri
Bana göre, Çalıştay konusunda eleştirilebilecek belki tek
beyanat, Başbakan Yardımcısı ve Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ’ın sözleriydi.
Sayın Bozdağ, savunma sanayisi alanında Yozgat’a yatırım yapılması konusunda
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Sivas Milletvekilleriyle geçtiğimiz
günlerde Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda bir araya geldiklerini söyledi. Bozdağ,
“Yozgat’ta bu yatırımları yapacak bir kişi varsa kredisini de vermeye hazırız.
Kredi verme imkânımız da var, ortaklıklar kurmak istiyoruz’ diyorlar; ama
Yozgat’tan ortak bulamıyorlar. Ben ne yapacağım o zaman? Adam, Yozgat’ta
savunma sanayiine yatırım yapacak ortak arıyor ama ortak yok” dedi.
Oysa bu toprağın evlâdı olarak Sayın Bozdağ çok iyi bilir
ki, Yozgat’ta o çapta bir sanayici yoktur ve olsa bile risk almaya cesaret
edemez. Sayın Bozdağ yine çok iyi bilir ki, Yozgat insanı maalesef ‘ortaklık
kültürü’ne sahip değildir. Böyle bir şehirde “Yozgat’tan yatırım ortağı
çıkmıyor, ben ne yapayım?” deyip işin içinden sıyrılmaya çalışmak, en azından “Yozgat
Milletvekili” sorumluluğuna yakışmamıştır. Çünkü zaten mesele, ortaklık
kültürüne sahip olamayan, birbirlerinden adeta fellik fellik kaçan, her
fırsatta adeta birbirinin kuyusunu kazmaya çalışan bir şehirde kalkınmanın
yolunu bulmak. Evet, Yozgat’ın sivil toplum kuruluşlarını ve basınını, şehrin bu
yapısını değiştirmeye yönelik çalışmalar yapmaya teşvik edelim; ama “Başbakan
Yardımcısı” konumunda olan bir “Yozgat Milletvekili” de, halkın “İşte siz
böylesiniz, ne hâliniz varsa görün!” şeklinde algılayacağı sözler söylemesin…
Nitekim, Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz’ın “Sadece
Ankara’da oturarak, Ankara’da düşünerek kalkınmayı sağlayamazsınız” sözü, bu
çerçevede altı kalınca, üstü de fosforlu kalemle çizilmesi gereken bir sözdü…
Yerel basın, kendi gücünü etkisiz hâle getiriyor
Ben, “Yozgat Muhabir” isimli blogu yayınlamaya başladığım
2008 yılından bu yana fikrimi soran herkese, “Yozgat’ın kalkınmasında en etkili
güç, aslında yerel basındır; ama yerel basın bunun farkında değil; farkında
olduğunu farz etsek bile bu zahmete katlanmak istemiyor” diyorum. Hâlâ aynı kanaatteyim… Bence yerel basın, kendi gücünü, kendi umursamazlığıyla etkisiz hâle getiriyor...
‘Çalıştay fos çıktı’ derken, yerel basının da pek çok kere
fos çıktığını göz ardı etmemek gerekir.
Bütün bu konuları, farklı boyutlarıyla ele almaya devam
edeceğim…
Selâm ve hürmetlerimle…
(sururozturk@gmail.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder