15 Şubat 2013 Cuma

“Çapanoğlu Süleyman Bey’in el yazısıyla kaydettiği Demirli Medrese’deki kitapların listesi elimizde”

Fotoğraf: Abdulkadir Çapanoğlu arşivi 
Çapanoğlu Süleyman Bey’in, Yozgat’taki Demirli Medrese’de muhafaza ettirdiği 584 adet el yazması kitabın kendi el yazısıyla kaydettiği listesinin yer aldığı defter, bugün Çapanoğlu ailesinin elinde bulunuyor.

Abdulkadir Çapanoğlu
“Yozgat” gazetesi yazarı Abdulkadir Çapanoğlu, “Yozgat Lisesi, Çapanoğlu Süleyman Bey ve Demirli Medrese” başlıklı yazısında, bu tarihî defter hakkında bilgi veriyor.

Defteri, “ailemize kalan en değerli hatırasıdır” diye niteleyen Çapanoğlu, 15x27 cm ebadında 48 sayfadan müteşekkil olan listenin, “1970 yılında çok sevdiği bir öğrencisi vasıtası ile kendisine ulaştığı merhum Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu tarafından günümüz Türkçesine çevrildiğini kaydediyor.

Abdulkadir Çapanoğlu’nun defter hakkında verdiği bilgi şöyle:

“Demirli Medrese Kütüphanesi’nde muhafaza ettirdiği ve zamanın hukuk ve din ulemaları, şairleri vb. tarafından yazılmış hukukî ve dinî konuları ihtiva eden el yazması 584 adet birbirinden değerli kitabın listesini, bizzat kendi el yazısı ile kaydettiği defteri, ailemize kalan en değerli hatırasıdır. Bu defter, ‘su kâğıdı’ diye anılan, gerektiğinde su ile silinip tekrar yazılabilen aharlı bir kâğıttan yapılmıştır. Sayfa ölçüsü 15x27 cm ebadında olup, 48 sayfadır. Her kitabın adı, ünlü hattatların yazdıkları besmele istifi gibi çok düzgün ve estetik bir şekilde Arap harfleri, yani eski Türkçe ile yan yana ve üst üste aynı sırada ve aynı hizada olmasına özen gösterilerek siyah çini mürekkeple yazılmıştır. Uzun süre, defteri her nasılsa görenler bunu Çapanoğlu sülalesinin aile şeceresi (soy ağacı) sanmışlar ve aile arasında da böyle yayılmıştı.

1970 yılında çok sevdiği bir öğrencisi vasıtası ile kendisine ulaştığım Rahmetli Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, defter içindeki kitapların isimlerini, eski Türkçe yazıdan günümüz Türkçesine çevirme lütfunda bulundu.

Süleyman Bey, hattatlığı ile de tanınan bir insandı. Yozgat’ta pazartesi günleri pazar kurulmasına müsaade edilmesine ilişkin, Kapı Kethudası’na kendi el yazısı ile gönderdiği Ka’ime (dar ve uzun kâğıda yazılan yazı) ancak hattatların yazabileceği bir zarafettedir.

“Çapanoğlu’nun abdest suyu gibi” darb-ı meseli de buradan çıkmıştır. Divit ile çok yazı yazan Süleyman Bey, abdest alırken leğendeki su, parmaklarındaki mürekkepler yüzünden hep bulanık olurmuş.

Defterin içi gibi dışına da çok özen gösterilmiş, kapağının iç kısmı ve Miklep (sayfa ayracı) altın varakla tezhip edilmiş kahverengi deri ile, kapağın dış kısmı ve Miklep’in dış yüzü de siyaha yakın yeşil renkli bir deri ile kaplanmış ve yine altın varakla tezhip edilmiştir. Defterin içinde bir de teslim tutanağı yer almaktadır. Osmanlıca tanzim edilen tutanakta mealen şöyle yazar:

'Saray Kapucubaşılarından Bozok Sancağı Mutasarrıfı olan yüce, kerem sahibi, Çapanoğlu saadetlü Süleyman Bey Hazretlerinin ekteki defter müfredatını, vakfın maksadına uygun olarak ve vakıf mütevelilerinin buyruklarına uygun şekilde, Padişahın Huzura Kabul Kapısı’nın Kapucubaşılarından soylu Abdülfettah Bey Hazretlerine tesliminden sonra, huzurlarında karşılıklı görüşerek hükmolunan vakıf kitaplarının Hafız-ı Kitap olan faziletli Kara Musa Efendi’ye, kütüphaneden dışarı çıkarılmamak şartıyla teslim olunan müfredat defterleridir ki, aşağıdaki gibi zikrolundu.'

Ne yazıktır ki Çerkez Ethem ve tayfasının çok kanlı bir şekilde bastırdığı Çapanoğlu olayları başkaldırısı sırasında, baştanbaşa yakılıp yıkılan ve talan edilen Çapanoğullarının ve onlara akraba olanların konakları ile birlikte Demirli Medrese de yanmış, içindekiler külliyen yok olup gitmiştir.”

Abdulkadir Çapanoğlu, Çağanoğlu Süleyman Bey hakkında da şu bilgileri veriyor:

“Yaşadığı dönemde Yozgat’ın münevver bir şehir olmasında ve kalkınmasında Çapanoğlu Süleyman Bey, oğulları Kazasker, Mekke Kadısı Abdülfettah Bey, Sürre Alayı Emini Abbas Hilmi Paşa ile Vezir Mehmet Celâlettin Paşa’nın ve torunları Gazeteci, Büyükelçi Âgâh Efendi, Müşir (Mareşal) Ahmet Şakir Paşa’nın büyük rolü olmuştur.

Mehmet Celâlettin Paşa, vezirdir ama zamanın padişahı, baba Süleyman Bey’e de hilat giydirip vezir muamelesi yapmıştır. Ünlü İngiliz Seyyah J. D. M. Kinneir’in tarifi ile “kar gibi beyaz sakallı, güzel bakışlı, her öğünde mutfağında 300 kişilik yemek çıkan” Süleyman Bey, çevre illerde yaşayan ticaret erbabı ve zanaat sahibi Ermeni ve Yahudi vatandaşları Yozgat’a davet ederek bilhassa gümüş işlemeciliğinde (savatçılık) Yozgat’ı en önemli merkez yapmıştır.

Süleyman Bey, aynı zamanda çok yazan, çok okuyan ilim ve irfan sahibi bir insandır. Misafiri M. Kinneir’den Fransa imparatoru Napolyon hakkında geniş bilgiler edinmişti. İleri görüşlü, yeniliklere açık, bilgili, kültürlü ve siyaseti iyi bilen bir insandır.”

(Yozgat Muhabir)

Hiç yorum yok: