14 Şubat 2012 Salı

En büyük zenginliğimiz kültürümüz

Sürur Öztürk

9-12 Şubat tarihleri arasında İstanbul Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “Emitt-Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı”, pek çok yönüyle ve farklı açılardan değerlendirilmesi gereken bir fuar.

Bu fuar vesilesiyle, Yozgat’ın turizm alanında karşı karşıya olduğu pek çok sıkıntıyı, bu alandaki hatalarını ve eksiklerini, 2013 yılında on yedincisi düzenlenecek olan bir sonraki Emitt Fuarı’na kadar bir dizi yazıyla ele alacağım.

Bu çerçevede, Yozgat turizminin geliştirilmesine yönelik tavsiyelerimi de gerek Yozgat’ın mülkî amirlerinin gerekse Yozgat turizm sektörünün temsilcilerinin dikkatine ve takdirine sunacağım.

O yazılara geçmeden önce, Emitt Fuarı’nı ziyaret etme imkânı ya da fırsatı bulamamış okuyucularımızın fuar hakkında genel hatlarıyla bir kanaat sahibi olabilmeleri için, izlenimlerimi kısa notlar ve fotoğraflar eşliğinde kaydetmek istiyorum.

Emitt Fuarı, turizm ve seyahat alanında söyleyecek sözü olan her kurum ve kuruluşa açık bir fuar. İster İlinizin Valiliği adına katılın, ister kaymakamlığı adına, ister ilinizin, ilçenizin ya da beldenizin belediyesi adına; ister ilinizin üniversitesi adına, ister herhangi bir meslek odası ya da sivil toplum kuruluşu adına… Seyahat ederek gezilip görülmeye, ziyaret edilmeye değer turistik bir varlığınız, kültürel / folklorik bir zenginliğiniz, veya bu alanda ürettiğiniz bir hizmetiniz varsa, Türkiye’nin dikkatine sunmak istediğiniz her özelliğinizi, farklı kültürlere mensup binlerce kişinin ziyaret ettiği bu fuarda sergileyebiliyorsunuz.

Fuarda, Edirne’den Kars’a neredeyse bütün Türkiye’nin insanı hayran bırakan kültürel zenginliğinin yanı sıra; Kuveyt’ten Küba’ya, Kazakistan’dan Mısır’a, Japonya’dan Endonezya’ya kadar pek çok yabancı ülkenin kültürleri hakkında da fikir sahibi olabiliyorsunuz.

Şimdi gelin, 2012 Emitt Fuarı’nı, bütünüyle olmasa bile öne çıkan stantlarıyla birlikte gezelim.

(Fotoğrafları üzerlerine tıklayarak büyütebilir ve fotoğraf galerisine ulaşabilirsiniz. Fotoğraflar, kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.)

***

“Tarihe, kültüre ve sağlığa yolculuk / Marka Kent Manisa’ya” sloganıyla fuara katılan Manisa, turizm alanında kendisine iyi bir imaj çizmekte kararlı olduğunu bu yılki standıyla da ortaya koymuş. Daha önce Mesir Macunu temasına ağırlık veren Manisa, bu yıl standına faytonu da eklemiş. Oldukça zarif beyaz bir fayton ve mahallî kıyafetler giyinmiş canlı mankenler, Manisa’yı bu yıl da öne çıkan iller arasına dâhil etmeyi başarmış. Zemindeki, üzerinde turistik mekânların resmedildiği Manisa haritası da gözden kaçmıyor. Yozgat Muhabir olarak Manisa’yı tebrik ediyoruz…

Toplam 98 bin metrekare alan üzerine kurulu fuarın 12 ayrı salonundaki onlarca stantta illerin mahallî kültür ve turizm zenginlikleri sergilenirken, gösteriler için hazırlanmış olan muhtelif sahnelerde de konser ve halk oyunları gibi gösteriler sunuluyordu. Sakarya Kültür ve Turizm Müdürlüğü Balkan ve Kafkas Halk Oyunları Topluluğu’nun gösterileri de bunlardan birisiydi ve ilgiyle izlendi.

Halk Eğitim Merkezleri tarafından hazırlanan mahallî kıyafetlerin sergilendiği defile de özellikle hanımlar tarafından beğeniyle izlendi.

Adapazarı, Tuna Tan Tesisleri ile de fuarda yer almıştı ve kabak tatlısı, kabak cezeryesi, kabak şekeri, kabak döneri gibi mahallî tatlarını ziyaretçilerine ikram ederek ürünlerini tanıtıyordu.

Fuara katılan çok sayıda yabancı ülke de, kendi kültürel zenginlikleri ve vaad ettikleri turizm hizmetleriyle bu büyük gökkuşağının birer şeridini teşkil ediyorlardı. Kuveyt standındaki görevliler, fotoğraf talebimize gülümseyerek karşılık verdiler.

Kazakistan standı da özgün bir tasarıma sahipti ve Kazak görevliler, ziyaretçilerini mahallî kıyafetleri içerisinde karşılıyorlardı. Zaman zaman Kazakistan müziğinden örnekler de sunuyor, fuarın seslerine kendi melodilerini de katıyorlardı.

Mısır standı da, tarihin derinliklerinden çıkıp gelmiş gibiydi. Stantta Mısırlı bir kadın da özgün desenlerle suni dövme yapıyordu.

Türklerin genellikle sempatik buldukları ve samimi bir sevgi duydukları Japonlar, bu yıl da Emitt Fuarı’nın konukları arasında yer almışlardı. Japon bayanlar sık sık fotoğraf talepleriyle karşılaşmalarına rağmen, bu istekleri geri çevirmiyorlardı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de sade ama şirin bir stantla fuarda yerini almıştı. Ziyaretçilerine ikram ettikleri mahallî meyve tatlılarının tadı damağımızda kaldı.

Endonezya standında mahallî kıyafetleri içerisinde ziyaretçilerini karşılayan bu kadın, yaptığı işi ve üzerindeki kıyafeti çok seviyor gibiydi.

Fuara “Gerçek Asya” sloganıyla katılan Malezya da standında folklorik unsurlarını dikkate sunuyordu.

Hindistan standındaki bu kadın da, Hint kızlarının ellerini, bileklerini süsleyen desenleri, istekli ziyaretçilerinin tenlerine de nakşediyordu.

Makedonya standındaki Mustafa Kemal posteri dikkat çekiyordu.

Bosna Hersek standı, zihnimizdeki imajının yanında epeyce zayıf kalıyordu. Ünlü tatil beldelerinden Marmaris’in bir deniz feneri şeklinde tasarlanmış standı da dikkat çekiciydi.

Bergama, standında ana tema olarak tarihî kalıntıları seçmişti. Özel bir tasarımla hazırlanmış olan dekor, fuara tarihî bir doku katıyordu.

Didim de, Bergama gibi tarihî kalıntıları ana tema olarak seçmişti.

Fuarın dikkat çeken, estetik stantlarından birisi de Niğde standıydı. Tarihî eserleri, mimarî yapıları öne çıkaran Niğde, değişik cepheleriyle özel tasarlanmış standının ışıklandırmasını da başarıyla yapmıştı.

Burhaniye Belediyesi, zeytin ağacı ve hanımların el ürünlerini öne çıkarmayı tercih etmişti.

Trabzon’un standı da geniş mekânı, taş yapı dekoru ve ışıklandırmasıyla dikkat çeken stantlar arasındaydı.

Fuarda tanıtılan şeyler sadece illerin turistik özelliklerinden ibaret değildi elbette. Pek çok firma, özel organizasyonlarda kullanılabilecek özgün ürünlerini de tanıtıyordu. Bu “İkram Çeşmeleri” de bu tür ürünlerden birisi. Çeşme şeklinde tasarlanmış olan bu özel ürünün musluğundan çorba akıyor ve çorba sebilinden ziyaretçilere ikram ediliyordu. Folklorik kıyafetler içerisindeki bu gençler bu stantta görevli değiller ama çeşme başına o kadar yakışmışlardı ki, orada durup poz vermelerini istedik ve onlar da bizi kırmadılar.

Fuarı gezmek sadece ziyaretçilerin değil, stant görevlilerinin de hakkı elbette. Folklorik kıyafetler giyinmiş bu stant görevlileri, kendilerine yönelen bakışlar altında, eski halk hikâyelerinden çıkıp gelmiş kahramanlar gibi stantlar arasında süzülürlerken, Trabzon standının önünde de karşımıza çıktılar. Farklı illeri temsil ediyorlar ama kültürel zenginliğimizin kaynaşmasını temsilen yan yana durmalarını istediğimizde bunu memnuniyetle kabul ettiler. Bu vesileyle, birbirleriyle de tanışmış oldular.

Kars Valiliği, standında kullandığı gazilik madalyasını temsil eden büyük arma ve Kars Kalesi’ni temsil eden zarif dekoruyla, estetik bir görüntü sergiliyordu.

Karslı halk ozanlarının söyledikleri türkülerden özellikle Koç Köroğlu ve Kiziroğlu Mustafa, izleyicilere duygu dolu dakikalar yaşattı.

Tekirdağ Valiliği, standında Karacakılavuz dokumalarını öne çıkarmıştı. Dokuma tezgâhı, otantik görüntüsüyle ziyaretçilerini ilmek ilmek dokunan nakışların misafirperver sıcaklığına davet eder gibiydi.

Standın ilgi gören köşelerinden birisi de, Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne’yi buluşturan Trakya Kalkınma Ajansı standında maket sanatçısı Adil Topçuoğlu’nun yaptığı ‘Trakya Köyü’ adlı köy maketiydi. Köy maketinin özelliği, henüz elektriğin köylere girmediği, bütün işlerin kol gücü ve hayvan gücü ile yapıldığı ‘karasaban’ dönemini hareketli olarak tasvir etmesi. Bir köşede su değirmeni dönüyor, bir köşede bir kadın yayık sallıyor, başka bir köşede bir kadın, başka bir köşede de bir dolap beygiri buğday öğütüyor, bir tarafta köyün erkekleri ağaç kesiyor, odun kırıyor… Makete bakarken, kendinizi eski yıllara ait bir köyde hissetmekle kalmıyor, masallara mahsus bir olağanüstülükle köyün gerçek bir köye dönüşmesini ve sizi de içine almasını istiyorsunuz adeta…

Adil Topçuoğlu’nun asıl mesleği matbaacılık. Hobi olarak başladığı köy maketleri çevresinde ilgi görünce, onları fuarlara taşımaya başlamış. Talep edilmesi hâlinde, her yöre için maket köy hazırlayabileceğini belirtiyor.

Fuarın en aşina mankenleri belki de Karagöz ile Hacivat’ı temsil eden tiyatroculardı. Bursa’yı temsil ediyorlardı ama, bütün stantları ziyaret ediyor, herkesin tanıdığı sempatik temsilî kahramanlar olmanın avantajıyla, herkesle ayaküstü sohbet ediyorlardı. İşte, Kırklareli standında Poyralı dokumalarını temsil eden tezgâhın önündeler.

Kemaliye Kaymakamlığı da, ahşabın sıcaklığını taşıyan standında, folklorik unsurları ve mahallî ürünleri öne çıkarmıştı.

Erzincan Valiliği, Kemah ilçesini öne çıkarmış, Sultan Melik Türbesi’nin maketiyle dikkat çekmeyi başarmıştı.

“Yüzen şehir” sloganıyla fuara katılan Sinop, tarihte bu yörede yaşadıkları rivayet edilen savaşçı Amazon kadınları temasını öne çıkarmıştı. Amazon kadınlarını temsil eden kızlar, zaman zaman dans gösterileri de sunuyorlardı.

Emitt Fuarı’nda sergilenen en ilginç unsurlardan birisi de, “Aksaray Malaklısı” adı verilen Kngal benzeri devasa köpeklerdi. Doğrusu hiç bu kadar büyük köpekler görmemiştik. Sahipleri, “Aksaray Malaklısı”nın Kangal’la karışırılmaması gerektiğini özellikle vurguluyorlardı. Oldukça saldırgan olduklarını belirttikleri bu köpeklerin sadece çoban köpeği olarak değil, güvenlik amacıyla bekçi köpeği olarak da kullanılabileceğini söylüyorlar. Köpekler, Aksaray’dan İstanbul’a uzanan uzun yolculuktan ve fuarda herhangi bir yaralanmaya meydan vermemek için ağızlarına takılan maskeler sebebiyle bitap düşmüşlerdi. Fakat, görenler uzun uzun seyretmekten kendilerini alamıyorlardı.

Kırıkkale Valiliği de, fuarda silahları ve Çeşnigir Köprüsü’nü öne çıkaran bir stantla yer almıştı.

Isparta standında Yalvaç ilçesi, büyük bir gül maketi ve elmalarla temsil ediliyordu.

Beğendiğimiz stantlardan birisi de Burdur standıydı. Dekoruyla dikkat çeken stantta, bir kadın derneğinde üretilen el ürünleri satışa sunulmuştu. Dernek başkanı hanım, kadınların el emeklerini değerlendirerek onları ekonomik bakımdan güçlendirmek istediklerini anlattı. Sergilenen eserler arasında yer alan karton rölyef tabloların Türkiye’de sadece birkaç ilde yapıldığını belirtti.

Siirt standı da göz dolduran stantlardan birisiydi. “Siirt Cas Evi”ni öne çıkaran bir tasarımla stant hazırlamış olan Siirt, kilimlerini, battaniyelerini, yabani fıstık yağı ve menengiç karışımından yapılan “Bıttım sabunu” gibi mahallî ürünlerini ziyaretçilerinin dikkatine sunuyordu.

Hasankeyf Belediyesi de, çoban kostümlü canlı mankenleriyle tabii bir kırsal ortam oluşturduğu standında dokumalarını öne çıkarıyordu.

Fuarda “petrolden doğan kent” sloganını kullanan Batman’ın, petrol rafinerisinin ve sondaj pompasının maketi ile petrol varlığını öne çıkardığı standındaki görevliler, ziyaretçilerine petrol hakkında bilgiler veriyorlardı.

Stanttaki mahallî kıyafetler giydirilmiş maket insan figürleri, oldukça başarılı çalışılmıştı ve standa otantik bir katkı sağlıyordu.

Şırnak’ın, eski evlerin huzur dolu sükûnetini telkin eden halıları ve kilimleri de fuara bambaşka bir sıcaklık katıyordu.

Balıkesir Pelitköy Belediyesi, fuarda kendisini zeytin ürünleri ile gösteriyordu ve testiden sürekli süzülen zeytinyağı, ziyaretçilerini güzel ülkemizin tabii gıda ürünlerine sevk ediyordu.

Çorum Belediyesi’nin standı, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da özenle hazırlanmıştı. Çorum Belediyesi’nin tarihî binası ile saat kulesinin maketleri, standa özel bir güzellik katmıştı.

Amasya, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da standında mahallî müziğini öne çıkarmaya devam ediyordu. Ziyaretçilerin oturup Amasya türküleri dinleyebildikleri masalarda meşhur Amasya elmaları eksik olmuyordu.

Amasya standının ziyaretçileriyle güleryüzlü ve samimi bir şekilde ilgilenen kibar görevlilerine teşekkürler…

Tokat standı da dikkat çeken, göz dolduran stantlar arasındaydı. Tarihî mimarînin karşı konulmaz bir cazibesi vardı.

Bitlis ise, standında Adilcevaz bastonlarını öne çıkarmıştı ve oldukça kaliteli ve estetik gözüken bastonların gerçekten usta işi oldukları belliydi.

Samsun standındaki Atatürk’ün balmumu heykeli dikkat çekiciydi. Benim gibi pek çok kişi, heykelin yanında oturan bu teyzeyi de ilk bakışta balmumu heykel zannetti. “Ben sizi de heykel zannetmiştim” dediğimde gülümsedi.

Kilis standı da dekoru ve çarık yapan ayakkabı ustası ile özgün stantlardan birisiydi.

Hakkâri’nin, zeminine halı ve kilimlerin serili olduğu standındaki mahallî kıyafetler giyinmiş stant görevlileri, ziyaretçilere sıcak bir misafirperverlik gösteriyorlardı.

Gaziantep, standında mutfağını öne çıkarmıştı. Mahallî gıda ürünlerinin satıldığı tezgâhın arkasındaki panoda, Türkiye’nin ilk mutfak müzesi olan Emine Göğüş Mutfak Müzesi’nin tanıtım posteri yer alıyordu.

Gaziantep, ünlü mutfağının yanı sıra, geleneksel el sanatlarından sedef kakmacılığı, bakır ve gümüş işlemeciliği ürünlerinden örnekleri de standında sergiliyordu.

Daha kısa süre önce yaşadığı o büyük deprem felâketine rağmen, soğukkanlı bir yaklaşım sergileyerek turizm çalışmalarını aksatmayıp Emitt Fuarı’nda stant açan Van’ı tebrik etmemiz gerekiyor. “Van Güzel sizinle daha güzel olacak. Teşekkürler Türkiye” sloganıyla fuara katılan Van’a Yozgat Muhabir olarak biz de “Teşekkürler Van” diye karşılık veriyoruz…

Çankırı, tuz mağarasının ve aslı Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen İnandık Vazosu’nun maketleriyle özgün bir stant hazırlamış.

Diyarbakır, bu yılki standında bakırcılık ve çinicilik ürünlerini öne çıkartmayı tercih etmiş.

Bilecik standı da fuarın başarılı stantlarından birisiydi. Bilecik’in çölekçiliği ile meşhur Kınık Köyü adına stantta birbirinden güzel çömlekler yapan usta, önümüzdeki Temmuz ayında çömlek şenliği yapacaklarını söyledi.

Bilecik, Ertuğrul Gazi’nin ve Şeyh Edebâlî’nin Osman Bey’e vasiyetini de güzel hazırlanmış maketlerle ziyaretçilerin dikkatine sunmuş, bu nasihatlerin metinlerini de panolara yerleştirmiş.

Tokat, fuara Niksar ve Zile ilçelerini öne çıkararak katılmıştı. Niksar, mahallî kıyafetler giyinmiş stant görevlileriyle yöresel ürünlerini sergilerken, Zile de ziyaretçilerini kurduğu çadırda ağırlıyordu. Pekmezi ile ünlü Zile, standında pekmez leğenini ve folklorik ürünlerini de sergiliyordu. Zile Kalesi’nin tarihî kulesinin maketi de, “Geldim, gördüm, yendim” anlamına gelen Lâtince “Veni, vidi, vici” ibaresiyle birlikte teşhir ediliyordu.

Fuarda, kendi illerinin kültürel ürünleri üzerine faaliyet gösteren özel firmalar da stant açmışlardı. İznik’ten “Çinici” de bunlardan birisiydi.

Çinici’nin desinatörlerinden birisi, çini desenlerini nasıl boyadıklarını stantta kurulmuş olan mini tezgâhında uygulamalı olarak anlattı. Gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ederiz.

Fuarda oldukça geniş bir alan kiralamış olan Kastamonu, sivil mimarînin güzel örneklerinden Kastamonu Evi’ni bu yıl da standına kurmuş ve doğrusu çok da iyi yapmıştı.

Hadi evin içine de girelim.

Daha önceki Emitt Fuarı’nda da kullanılan bu otantik oturma grubu, fuar alanının kültürel dokusuna çok özgün bir katkı sağlıyordu.

(Devam edecek...)
Fotoğraflar: Sürur Öztürk

Hiç yorum yok: