5 Haziran 2011 Pazar

Yozgat’ta konuşan Bahçeli’nin devrilme korkusu

Yorum – Sürur Öztürk

Bana göre, Bahçeli’nin 3 Haziran tarihli Yozgat mitinginin özü, şu cümlede saklıydı:

“(12 Haziran seçimlerine) ne kadar çok katılım olursa, seçim sonuçları üzerinde o kadar bir tartışma yapılamaz ve herkes milletin iradesine saygı duymak mecburiyetinde kalır.”

Bu (bozuk) cümlenin siyasî anlamı şu: MHP Genel Başkanlığım çok ciddi oranda tehlikede. İçimizdeki pek çok ülkücü bile benim devrilmemi istiyor. MHP Genel Başkanı olarak kalabilmem ancak MHP’nin yüksek oranda oy almasıyla mümkün olabilir. MHP’ye oy verin, yoksa Genel Başkanlık koltuğumu kaybedeceğim…”

Bu sebeple Bahçeli, Yozgat mitinginde, “Yozgatlılardan istirhamım odur ki, özel bir durumunuz yoksa, mutlaka ve mutlaka sandığa gitmelisiniz” dedi.

Nitekim, artık ülkücüler bile Bahçeli’nin liderliğindeki bir MHP’yi değil, Bahçeli’nin yerine geçecek yeni liderin kim olabileceğini tartışıyorlar.

Bahçeli’nin MHP Genel Başkanlığı’ndan uzaklaştırılması gerektiğine dair talep, sadece uygunsuz görüntüleri internette yayınlayan odakların talebi miydi? Hayır.

Bu talep, doğrudan ya da dolaylı olarak Yozgat’ta da dile getirilmiyor muydu?

Meselâ, “Yozgat Haber” gazetesinin sahibi Ruhi Bacanlı, 2009 yılının Haziran ayında yayınladığı “MHP örgütünün sesi” başlıklı yazısında, MHP yönetimine ve Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’ye ağır suçlamalarda bulunmuştu.

Ruhi Bacanlı, yazısında, Milliyetçi Hareket Partisi’nde Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye karşı delegelerden imza toplayıp olağanüstü kongre çağrısı yapan Koray Aydın’a destek vermişti. MHP yönetimini eleştiren Bacanlı, “hukuk tanımazlık”, “hile, desise ve kalleşliğe başvurmak” gibi ağır suçlamalarda bulunmuştu.

Ruhi Bacanlı, geçen sene 12 Eylül’de yapılan referandumun ardından yayınladığı “Aynaya iyi bakmalı” başlıklı yazısında, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de % 76 oranında ‘evet’, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da memleketi Tunceli’de % 80 oranında ‘hayır’ oyu ile istediklerini aldıklarını; ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendi memleketi Osmaniye’de ‘hayır’ oylarının ‘evet’ oylarının gerisinde kaldığını hatırlatmıştı.

‘MHP Yönetimi’nin bu başarısızlığı, tabanındaki bu kaymayı “erken seçim” savı ile geçiştiremeyeceğini’ ifade eden Bacanlı, şunları yazmıştı:

“Geçiştirmeye çalışırsa, MHP’ye en büyük kötülüğü yapmış olur. MHP Genel Başkanı’ndan başlamak sureti ile Başkanlık Divanı, Merkez Yürütme Kurulu, il ve ilçe teşkilatları kendilerini sorgulamalıdır.”

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Yozgat Haber gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni İnan Soyer’in 2009 yılı Mayıs ayında yayınladığı “Bahçeli ekolü” başlıklı yazısı mselâ… Soyer, 3 Kasım 2002 seçimleri sonucunda MHP’nin Meclis dışında kalması üzerine Bahçeli’nin istifa kararı aldığını ancak daha sonra bu kararından vazgeçtiğini hatırlatıyor ve şöyle yazıyordu:

“Bahçeli’ye kadar genel başkanlar istifa etmezdi. Bu geleneği Bahçeli başlattı. Bahçeli aynı zamanda istifa ardından tekrar aday olma geleneğinin de fikir babasıdır. (…) ‘Başarısızlık’ gerekçesiyle istifa eden ilk genel başkan sıfatıyla ‘demokrasi kahramanı’ payesi yakalayan Devlet Bahçeli, kararından dönmekle ‘tarihî şahsiyet’ vasfından uzaklaştı bence. Sadece ‘tarihî şahsiyet’ vasfından uzaklaşmadı, aynı zamanda bu tür istifaların ve geri dönüşlerin de vebalini sırtlandı.”

Yazısında, “Sizce Bahçeli ekolü, mevcut güvensizlik ortamını körüklemiş sayılmaz mı?” diye soran Soyer, “sözünün ardında durmak ve omurgalı siyaset yürütmek adına ikbal kapısı yüzüne kapatılan duayen siyasetçi” diye tavsif ettiği Avukat Ruhi Bacanlı’nın yazısından da şu kısmı iktibas ediyor:

“Sebebi ne olursa olsun, halk tabiri ile ‘tükürdüğünü ağzına almak’ en azından erdemsizliktir. Boğaz kırk düğümdür. Kırk defa düşünüp öyle karar vereceksin, öyle konuşacaksın! Sonra adam gibi sözünün arkasında duracaksın! Söz konuşana kadar senindir, konuştuktan sonra toplumundur.”

Bu iktibastan sonra Soyer, yazısını “Bahçeli Ekolü mü dediniz?.. Geçiniz efendim geçiniz!..” cümlesiyle tamamlıyor.

Soyer, bugünlerde yazdığı yazılarda ise tam bir “Dün dündür, bugün bugündür” pozisyonunda…

Yazar Siyami Yozgat da, Mart 2009’da İleri gazetesinde yayınlanan “Seçimi kimler konuşur” başlıklı yazısında, ülkücülerin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye alışamadıklarını ve partiden uzaklaştıklarını öne sürmüştü.

Bu tür yaklaşımlar, aslında ülkücü tabanda çok konuşulan, yüksek sesle dile getirilen yaklaşımlardı… Yani, MHP tabanında çok ciddi oranda bir Bahçeli rahatsızlığı çok açık bir biçimde zaten kendisini gösteriyordu…

Bugün artık MHP’li olsun olmasın herkes, 12 Haziran’dan sonra Bahçeli’nin yerine geçecek olan ismin kim olabileceğine dair zihin jimnastiği yapıyor.

Bahçeli de MHP’deki bu alternatif arayışlarının farkında… Bahçeli, geçen Mayıs ayında Yozgat’ın Sorgun İlçesi’nde düzenlenen mitingde, Sorgun’daki ülkücülere şöyle seslenmişti:

“Şimdi son günlerde ağarıma da gidiyor; ülkücü hareketin gelişim sürecinde Yozgat’ın ayrı bir yeri var. ‘Bozok yaylası bozkurtların yuvası’ diyorduk. Şimdi bu özelliğimizi kayıp mı ediyoruz? Bozkurtlar nereye gidiyor?”

Hiç şüphesiz bu sözler, bir ayrışmanın itirafı ve bir endişenin ifadesiydi…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Yozgat mitingi önemliydi. Zira Yozgat, ‘Başbuğ Alparslan Türkeş’i Meclis’e gönderen ve bu sebeple uzun bir dönem “MHP’nin kalesi” diye anılmış, bu özelliği ile de sembolleşmiş bir şehirdi.

O kadar sembolleşmişti ki, ideolojik olarak bir tasnif yapılarak Tunceli’den, Diyarbakır’dan söz edildiğinde, bu şehirlerin karşı kutbu olarak her zaman Yozgat adı telaffuz edilirdi. Yozgat, batı illerinde pek çok kişi tarafından hâlâ “MHP’li bir şehir” olarak bilinir. Oysa Yozgat Belediye Başkanlığı, 2 dönemdir AK Parti’nin elinde…

Benim izlenimim şu ki, Bahçeli, gerek daha önce Yozgat’ın ilçelerinde düzenlenen mitinglerde olsun, gerekse 3 Haziran’da Yozgat Merkez İlçe’de düzenlenen mitingde olsun, Yozgatlı ülkücülerde heyecan uyandıracak bir çıkış yapamadı.

Üstelik MHP Yozgat İl Teşkilatı, Bahçeli’nin mitingi öncesinde çok büyük bir hata yaparak, hiç yoktan bir bayrak asma krizine de imza attı.

Mitingden önceki gece, AK Parti Yozgat İl Başkanlığı’nın bulunduğu binada asılı duran Başbakan Erdoğan’ın posterini indirip, yerine MHP bayrağı astı. Durumdan haberdar olan AK Parti Teşkilatı da, İlçe Seçim Kurulu Hâkiminin kararı ve emniyet güçlerinin bu karara bağlı müdahalesiyle, Erdoğan’ın posterini binaya tekrar astı. 100-150 kadar ülkücü de AK Parti İl Binası önünde toplanıp, Erdoğan’ın posterinin asılmasını protesto etti.

MHP Yozgat İl Teşkilatı, bu tavrıyla çok büyük puan kaybetti. Hangi parti, seçimlere bir hafta kala İl Başkanlığı’nın bulunduğu binaya rakip partinin bayrağının asılmasına izin verir? Bu bir iktidar partisi için siyaseten ‘teslim bayrağını çekmek’ anlamına gelmez mi? Acaba aynı şey MHP’ye yapılsaydı, MHP’lilerin buna tepkisi nasıl olurdu?

Ben, konunun asıl başka bir boyutuna dikkatinizi çekmek isterim.

Hatırlarsanız, 29 Mart 2009’da yapılan Mahallî İdareler Seçimleri’ne sayılı günler kalmış olmasına rağmen, MHP Yozgat İl Başkanlığı ve seçim bürosuna MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin posterleri asılmamıştı ve o günlerde Yozgat Muhabir’de yayınladığımız bir haberde bunu dikkate sunmuştuk. Bu durum daha sonra, Yozgatlı ülkücülerin Bahçeli’ye ısınamayışlarının, soğuk bakıyor oluşlarının bir yansıması olarak da yorumlanmıştı.

Daha 2009’da seçim döneminde il binasına Bahçeli’nin posterini asmayı bir dezavantaj olarak algılayan bir parti, şimdi AK Parti İl Başkanlığı’nın bulunduğu binadaki Erdoğan posterini indirip, zorla MHP bayrağı asmaya kalkıyor… Traji-komik bir durum…

Daha vahim olan husus da şu:

Eski MHP Yozgat Milletvekili Ahmet Erol Ersoy, “Bugün bu kadar tepki gösterilirken, yarın on binler gelecek. O zaman bir olay çıkarsa, bunun sorumlusu kim olacak?” diyor. Bu açık bir tehdit değildir de nedir? Yani, bugün 100-150 civarındaki ülkücü gencin tepkisi, 10 bin kişinin tepkisine dönüştüğünde, iktidar partisinin il binasına MHP bayrağı asmak meşru hâle mi gelecek? Sonra, o 10 bin kişi ne yapacak? AK Parti’lileri mi dövecekler, yoksa İl Başkanlığı binasının camını çerçevesini mi indirecekler?

Bu şiddet dili, bu korku baskısı, bu şantaj üslûbu, MHP Yozgat İl Teşkilatı’na puan kazandırmamış, puan kaybettirmiştir. Çünkü seçim ne posterle kazanılır, ne de korkutarak… Seçim, sevgiyle, gönüllerin desteğiyle kazanılır.

Üstelik MHP teşkilatı her şeye rağmen miting öncesi bir çözüm buldu ve Erdoğan’ın posterini kapatacak şekilde, önüne gerdiği bir ipe MHP bayrağı astı. Madem böyle bir yöntem de bulunabiliyordu, o gece o gerilime ne gerek vardı? Bu bir gövde gösterisi idiyse, bence çok kötü bir gösteriydi… MHP, hata üstüne hata ediyor ve her hatada kaybeden kendisi oluyor…

MHP, sürekli başkalarını hizaya getirme eğiliminden vazgeçip, biraz da kendisine çeki düzen vermeyi denemelidir…

(surur-ozturk@hotmail.com)

Hiç yorum yok: