James Stavridis - İlker Başbuğ |
Taraf gazetesi yazarı Lâle Kemal, ABD’nin Avrupa’daki
Kuvvetler Komutanı Amiral James Stavridis’in, emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a, kendisine hayranlık duyduğunu kaydettiği bir mektup
gönderdiğini, Başbuğ’un talebi üzerine de bu mektubun, Amerikalı bir diplomat tarafından kendisine iletildiğini ileri sürdü.
‘Laiklik ve demokrasi tehdit altında’ deyip
‘gezi eylemleri’ne destek verdi mi?
‘gezi eylemleri’ne destek verdi mi?
Taraf yazarı Lâle Kemal |
Lâle Kemal’in iddiasına göre Başbuğ, mektubu kendisine teslim
eden Amerikalı diplomata “Tüm subaylar, Atatürk’ün laik cumhuriyetine sahip
çıktıkları için içerideler. Mısır’da halk, laik demokrasi istemiyle Müslüman
Kardeşler’i istemedi... Türk demokrasisi tehdit altında. Gezi olaylarına bakın,
barışçıl gösterilere karşı insanlar tutuklanıyor” dedi.
Lâle Kemal’in “güvenilir kaynaklara dayandırarak
yazdığını” belirttiği iddia, henüz Başbuğ tarafından yalanlanmadı. Lâle Kemal, “ABD
Ergenekon’a müdahil oldu” başlıklı yazısında şunları kaydetti:
ABD Ergenekon’a müdahil oldu...
Mısır’daki askerî müdahaleye darbe demeyerek Türk
hükümetinin eleştiri oklarını üzerine çeken ABD’nin, Ergenekon davasına bir
nevi müdahil olduğu ortaya çıktı.
ABD’nin Avrupa’daki Kuvvetler Komutanı Amiral James
Stavridis’in, Mayıs başında emekliye ayrılmadan önce eski Genelkurmay Başkanı,
Ergenekon’dan ömür boyu hapis cezası alan emekli Orgeneral İlker Başbuğ’a
mektup yazdığını güvenilir kaynaklarımdan teyit ettim. Stavridis’in övgüyle söz
ettiği Başbuğ’a hitaben yazdığı mektubu ise ABD Büyükelçiliği’nde görevli bir
diplomat, Silivri Cezaevi’ne temmuz ortalarında elden götürmüş.
Hükümetin, Ankara’daki ABD Elçiliği’nin, Stavridis’in
mektubunu Başbuğ’a iletme talebini kabul ederek, Washington’un, bir şekilde
Türkiye’deki darbe davalarına müdahilliğini de kabul etmiş olduğu anlamını
çıkartmak mümkün.
Ergenekon davasına ilişkin 5 Ağustos pazartesi günü
mahkemenin emekli Orgeneral Başbuğ’a da ömür boyu hapis cezası verdiği kararını
açıklamasından birkaç hafta önce gerçekleşen ve iki saat sürdüğünü öğrendiğim
görüşmede, Başbuğ’un Amerikalı diplomata, “Benimle ilgili verilecek hüküm Türk
demokrasisinin test edilmesi anlamına gelecek. Hüküm giyersem bu Türk
demokrasinin öldüğü anlamına gelir” dediği de güvenilir kaynaklarımca
aktarıldı.
Önce Başbuğ’un eşine soruldu
Stavridis, Başbuğ’a hitaben A 4 boyutundan biraz küçük
iki sayfalık resmî antetli bir mektubu, 10 Mayısta emekli olmadan birkaç gün
önce kaleme almış. Stavridis’in, güya Türkiye’nin içişlerine müdahale izlenimi
vermemiş olmak için mektubunun emekliliği sonrasında Başbuğ’a iletilmesini
istediği anlaşılıyor. Amerikan Elçiliği önce, Başbuğ’un eşiyle temas kurup,
mektubun bir kopyasını, kendisine vermiş. Ancak, eşi ve avukatı, Stavridis’in
mektubunun kendileri yerine Amerikan diplomatları tarafından Başbuğ’a
iletilmesini talep etmişler. Bunun üzerine Amerikan Elçiliği’nin temas kurduğu
Dışişleri Bakanlığı, Başbuğ’a hitaben yazılmış olan mektubu kendisine iletmesi
için diplomatın görevlendirilmesine izin vermiş.
Başbuğ’dan, laiklik üzerine yanıltıcı sözler
Başbuğ ile Silivri Cezaevi’nde ziyaretçi salonunda
yaklaşık iki saat bir araya gelen Amerikalı diplomata Silivri Cezaevi de
gezdirilmiş. İkili arasındaki görüşme, göründüğü kadarıyla kayıt altına
alınmamış.
Stavridis’in, Ergenekon davasına atıfta bulunmadığı
belirtilen mektubunda, zaman zaman birlikte çalıştığı Başbuğ’a, “Komutanlık
vasıflarınız nedeniyle size hayranlık duydum. İyilikler diliyorum” mealinde
sözler sarf ettiği belirtiliyor.
Başbuğ’un ise Amerikalı diplomat ile Silivri Cezaevi
konuk salonunda yaptığı görüşmede, Balyoz kararlarını ima ederek, diğer duruşma
sonuçlarının nasıl çıktığını hatırlattıktan sonra, şu yönde sözler sarf ettiği
kaynaklarımca belirtildi:
“Tüm subaylar, Atatürk’ün laik cumhuriyetine sahip
çıktıkları için içerideler. Mısır’da halk, laik demokrasi istemiyle Müslüman
Kardeşler’i istemedi... Türk demokrasisi tehdit altında. Gezi olaylarına bakın,
barışçıl gösterilere karşı insanlar tutuklanıyor..”
Kıssadan hisse
Yanı başımızda Mısır’da, ordunun hükümeti devirmesine
darbe diyemeyen, Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, daha geçen gün, “Mısır’da
ordunun demokrasiyi tesis ettiği” savunmasını yapan ABD’nin, Türkiye’de darbe
davalarına, mektup teatisi ile müdahil hâle gelmesi, Washington’un, Türkiye’de
de vesayeti koruma refleksini ortaya koyuyor. Diğer yandan, Başbuğ’un, kendisi
dâhil tüm subayların Atatürk’ün laik cumhuriyetini korudukları için hapiste
oldukları mealindeki sözleri, kimi Türk subaylarının hâlen ABD’den medet
umdukları ve değişen Türkiye’yi doğru okumamakta ısrar ettiklerini gösteriyor.
Hükümetin ise, Stavridis’in mektubunu Amerikalı
diplomatın Başbuğ’a iletmesine izin vererek, bu yakın müttefikinin içişlerine
müdahale izlenimi veren bu girişimine göz yumduğu ortaya çıkıyor.
Kendi ülkesinde, siyasete karışan askerlerini görevden
alan ABD, bu bölgede vesayeti kutsayarak nasıl bir çelişki içinde olduğunu bir
kere daha gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder