6 Haziran 2013 Perşembe

İngiltere’nin ve Almanya’nın talepleri,
Taksim Platformu’nun talep listesine nasıl girdi?

Yurt dışı koalisyonu Erdoğan'dan ne istiyor?
Kanal İstanbul’u açmayın…
Üçüncü havalimanını yapmayın…
Üçüncü köprüyü kurmayın…
Enerji projelerini durdurun…

Star gazetesi yazarı ve TV 24 Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüşerek taleplerini ileten Taksim Platformu’nun talep listesinde yer alan ‘İstanbul’a üçüncü köprü, üçüncü havaalanı ve Kanal İstanbul yapılmasın’ taleplerinin, İngiltere ve Almanya’nın uzun zamandan beri dile getirdikleri talepler olduğuna ve Türkiye’yi bu sebeple tehdit ettiklerine dikkat çekti.

Tartışılabilir, kabul edilebilir taleplerin arasına yerleştirilen bu taleplerin, yurt dışı koalisyonunun talepleri olduğuna işaret eden Bulut, İstanbul’a kurulacak üçüncü havalimanı ile Türkiye’nin, hava ulaşımında liderliği Almanya’dan alacağını belirterek, Almanya’nın bunu engellemeye çalıştığını, bu talebin de Taksim Platformu’nun talep listesine girdiğini ifade etti.

Eylemleri tertipleyen koalisyonun içinde bankacılık lobisinin de yer aldığını belirten Bulut, “Talep listesine ‘Aylık kredi kartı gecikme faizi TEFE+TÜFE ortalamasını geçmesin’ maddesini ekleyin, bu gece Taksim’de eylemci olmazsam şerefsizim” dedi.

Yiğit Bulut, şöyle konuştu:

“Kanal İstanbul açılmasın diye İngiltere, Türkiye’ye aylardır bildiriyor. Aylardır Türk Hükümeti’ne İngiltere baskı yapıyor. Diyor ki, ‘Montrö anlaşmasına uy, Kanal İstanbul’u sakın açma. Boğazların kullanımıyla ilgili en küçük bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile ilgili bir tasarrufta bulunma’. Yani diyor ki, ‘Biz, Kurtuluş Savaşı sonrasında seni sıkıştırmıştık. Güçsüzdün, imzalattık istediğimiz her şeyi. Şimdi sen o imzalattığımız kalıptan çıkamazsın. Kanal İstanbul’u açmak gibi bir teşebbüste bulunamazsın’. İngilizlerin aylardır Türkiye’ye dayattığı ‘Kanal İstanbul yapılmasın’, gelmiş orada talep listesine girmiş.

Aylardır Almanya’nın… Türk Hava Yolları, Lufthansa’yı geçmek üzere bakın. Dünyada şu anda en güçlü hava yolu Lufthansa ve Türk Hava Yolları Lufthansa’yı geçmek üzere. Aralarında kıl farkı kaldı boy olarak ve üçüncü havalimanı açıldığı zaman Lufthansa’nın Almanya’da yaptığı transferlerin hepsi İstanbul üzerine kayıyor. Yani o 100 milyon yolcu Almanya’da yapılan transferlerin İstanbul’a kaymasıyla. Bugün Amerika’ya gitmek isteyenler Lufthansa’ya biniyor, Almanya’da iniyor, Almanya’da inip Amerika’ya devam ediyor. Yani Almanya bir hub; transfer merkezi. Lufthansa, aylardan beri Türkiye’de basın yoluyla üçüncü havalimanını itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bunu daha önce de açıklamıştım burada. Üçüncü havalimanı yapılmasın, Türk Hava Yolları Lufthansa ile rekabet edemesin. ‘Üçüncü havalimanı yapılmasın’ tamamen Almanya’nın koalisyondaki isteği olarak listeye girmiş ve Türkiye’deki basının yüzde 66’sının da Alman sermayesi olduğunu düşünürsek, bunun buraya girmesi ve eylemler gerçekten çok ilginç bir noktada.”

Yiğit Bulut, Kanal İstanbul projesi sebebiyle İngiltere’nin Türkiye’yi “Kanal İstanbul’u açarsan Montrö anlaşmasını bozarsın. Montrö anlaşmasını bozarsan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tanımayız” diye tehdit ettiğini hatırlattı.

Bult, sözlerini şöyle sürdürdü:

“(İngiltere)Aylardır Türkiye’yi tehdit ediyor. Lufthansa ve Almanya, aylardır Türk Hava Yollarını, Türk Hükümeti’ni ve Ulaştırma Bakanlığı’nı tehdit ediyor. ‘Üçüncü havalimanını açarsan, 100 milyon yolcu kapasiteli havalimanıyla transfer merkezi buraya kayar, Lufthansa’nın işi biter. Dolayısıyla sakın bunu yapma’. Basın yoluyla Türk Hava Yolları’nı aylardır itibarsızlaştırıyorlar dikkat ederseniz; Almanya’nın Türkiye’deki sermayesi. Yok ‘ruj sürdün, kırmızı ruj sürdün, etek giydin etek çıkardın, yeni elbiseler bunlar, Türk Hava Yolları bunları yaptı, içkiyi yasakladı’. Aylardır, lütfen bakın eylemci arkadaşlar, burayı iyi dinleyin; aylardır Türk Hava Yolları’nı itibarsızlaştırma kampanyası var basında ve geldiğimiz nokta ‘üçüncü havalimanı yapılmasın’. Türkiye, 60 milyar Dolar cari açık veriyor Almanya’dan, İngiltere’den bununla ilgili finansman sağlıyor. Oraya faiz ödüyor her sene. ‘HES’ler yapılmasın, enerji projeleri durdurulsun’. Neden? Çünkü Almanya ile İngiltere’ye olan bağımlılığımız azalacak. 60 milyar Dolar verdiğimiz cari açık düşecek. Bütün bunları (ortaya) koyduğunuz zaman, o eylemci arkadaşlar çok iyi dinlesinler, buradaki koalisyon, çok net ortaya çıkıyor.

Şu maddeyi de ekleyin, ben de eylemlere katılacağım

Şimdi bakın, ben buradan herkese sesleniyorum; ilk defa söylüyorum bunu, bu koalisyonun içinde Türkiye’deki bankacılık lobisi var, bu koalisyonun içinde finansal Ergenekon var, bu koalisyonun içinde uluslar arası finansal lobiler var. Eylemci arkadaşlara sesleniyorum; bu listeye bir madde ekleyin: ‘Kredi kartı gecikme faizi, aylık TEFE+TÜFE ortalamasını geçmesin’ maddesini ekleyin, bu gece Taksim’de eylemci olmazsam şerefsizim. Bakın, bu kadar açık söylüyorum. Ekleyemezsiniz. Çünkü sizi yönlendirenler, içerideki bankacılık ve finansal lobi. Dün bankanın genel müdürü açıklama yapıyor ‘Ben de çapulcuyum. İş çıkışı bütün arkadaşlar eyleme gidiyoruz’ diye. Bakın tekrar ediyorum: ‘Aylık kredi kartı gecikme faizi TEFE+TÜFE ortalamasını geçmesin’ maddesini ekleyin, ben de eylemlere katılacağım. Bu gece buradan çıkacağım eylemlere katılacağım, Taksim’e gidip. Ekleyemezler. Öyle bir tuzağa düşmüş ki arkadaşlar, oradaki samimi insanlar, öyle bir tuzağa düşmüş ki, İngiltere bir tarafta, Almanya bir tarafta, Lufthansa bir tarafta, onların uzantısı basın içeride bir tarafta, bankacılık lobisi bir tarafta, holdingler bir tarafta, gelmişler önümüze bu listeyi çıkartmışlar. Ben oradaki bütün Türkiye’yi seven insanlara sesleniyorum: Bir tuzağın içindesiniz. Aynı oyunu 1876’da Osmanlı’ya uyguladılar. Kim varsa Osmanlı’yı savunan bürokrat, hepsinin kellesini aldı İngiltere. Neden? Çünkü Osmanlı, İngiltere’ye dünyanın en yüksek faizini ödüyordu. İçeride ‘Bunu durduralım’ diyenleri yok ettiler.

Şimdi bütün bunlar, aylardan beri devam eden Tayyip Erdoğan’a yönelik saldırılar, itibarsızlaştırma kampanyası, arkasından Kanal İstanbul, Türk Hava Yolları, havalimanları, köprü projeleri, bütün bunları itibarsızlaştırma kampanyasının arkasındaki gerçek ortaya çıktı: Büyük Türkiye’yi bu koalisyon istemiyor. Neden istemiyor? Çünkü bu küçük Türkiye’yi rahat soyuyorlar. Küçük Türkiye’yi rahat manipüle ediyorlar. Küçük Türkiye’de onların hakim olduğu bir sermaye sınıfı var. Çok önemli bir detay var burada: Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, bu virajı dönerse; yani nükleer santralleri yaparsa, enerji projelerini tamamlarsa, havalimanını yaparsa, köprüyü yaparsa, Kanal İstanbul’u açarsa ve gayri safi milli hasılasını 10 yılda hedeflediği gibi 780 milyar Dolardan 2,5 trilyon Dolara doğru götürürse, İngiltere, Almanya ve içerideki yerleşik düzen tarafından tutulamaz hâle gelecek. Ve bunlar, oturdular bir plan yaptılar. Dediler ki, ‘Nasıl bunu durduracağız? Bu hükümetin önünü keseceğiz.’

‘Tayyip Erdoğan gitsin, AK Parti kalsın’

Burada yapılan hatalar, onlara da yol açtı, onu da söyleyeyim. Yani, Başbakan’ın tutumunu eleştiriyorlar. Başbakanın tutumunu tartışırız. Başbakan, kendisi de tartışır. Başbakan, geri adım atmasını bilen bir insan. Ve bakın, son 2 günde bir şey daha ortaya çıktı: İyi niyetli atılan adımları alıp, Tayyip Erdoğan’ı itibarsızlaştırıp geri kalanı aklîleştiriyorlar. Yani bu iş içinde herkes çok akıllı, herkes çok demokrat, herkes çok güzel, bir tek Tayyip Erdoğan çizgi dışı. Tayyip Erdoğan gitsin, AK Parti kalsın noktasına doğru da getirmeye çalışıyorlar. Bu, profesyonelce kurulmuş bir tuzaktır.”


(Yozgat Muhabir)

Hiç yorum yok: