19 Haziran 2013 Çarşamba

Biz bir minik karıncayız

Sürur Öztürk

"Hiç olmazsa safımız belli olsun"
Kamuoyunda önemli bir kitle hâlâ, yaşanan çatışmanın sadece AK Parti iktidarı ile bu iktidardan hoşnut olmayan gruplar arasındaki siyasî mücadele olduğunu zannediyor.

Tam bir akıl tutulması yaşayan ve koyun sürüleri gibi oradan oraya savrulan bu kitle, Başbakan Erdoğan’ı itibarsızlaştırma stratejisi ile başlatılan saldırının aslında Türkiye’ye yönelik küresel bir saldırı olduğundan habersiz durumda. Bu kitle, kendilerine bunu haber verenleri de dinlemiyor; çünkü bunun bir iç politika mücadelesi olduğuna inanıyor. Bu kitlenin, içinde bulunduğumuz süreçte Başbakan Erdoğan’ı savunmanın, onun şahsını değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni savunmakla eşdeğer olduğunu idrak edebilmesi mümkün değil. Yurt dışındaki profesyonel teşkilatlar tarafından yönlendirilen bu kitlenin rüzgârına kapılanlar, Başbakan Erdoğan’ın devrilmesinin, kendi politik zaferleri olacağını zannediyorlar.

Daha düne kadar “Ne ABD ne AB, tam bağımsız Türkiye” diye slogan atanlar, bugün yabancı basın kuruluşları vasıtasıyla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın şahsında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik baskı, tehdit ve hakaretleri alkışlıyorlar. İngiliz The Economist dergisinin Başbakan Erdoğan’ı 3. Selim kılığında resmedip, “Demokrat mı Sultan mı?” başlığıyla kapak yapmasından keyif alıyorlar. İngiltere’nin bunu hangi siyasî ve ekonomik sebeplerle yaptığını araştırma ihtiyacı bile duymuyorlar. Alman Bild gazetesinin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanına “beton kafalı” diye hitab etmesi yüzlerini güldürüyor. Kendilerini “milliyetçi / ulusalcı” diye tanımlayanlar bile, bu alçak şebekenin hakaretlerinden mutluluk duyacak kadar millî duygularını kaybetmiş haldeler. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yabancı basın kuruluşlarının temsilcileriyle Türk basınına kapalı bir toplantı düzenlemesinden de en küçük bir “millî rahatsızlık” duymuyorlar. Daha düne kadar Başbakan Erdoğan’ı ve AK Parti Hükümetini “işbirlikçi” olarak yaftalayanlar, bugün küresel sermayenin cellâtlarıyla tam bir işbirliği hâlinde olmaktan en küçük bir utanç duymuyorlar… Zaten ‘küresel sermaye’nin nasıl bir yapı olduğu konusunda da bilgileri yok.

George Soros
Başbakan Erdoğan’ın devrilmesinin, CHP’nin ya da MHP’nin değil ‘küresel sermaye’nin, George Soros gibi dev spekülatörlerin zaferi olacağından habersizler. Çünkü onlar yıllarca ağızlarından düşürmeyerek karşı çıktıklarını iddia ettikleri Soros’un, Erdoğan’la aynı safta olduğunu zannedecek kadar ekonomik güç odaklarından habersiz durumdalar… 

Birçok ülkede sıradan gerekçelerle ve aynı yöntemlerle halk ayaklanmaları çıkarmış olan OTPOR, CANVAS gibi para karşılığı çalışan profesyonel örgütlerden ve Occupy gibi teşkilatlardan haberleri bile yok. Haberleri olanlar da hâlâ bu yapının “sosyal medya üzerinde örgütlenen ve daha fazla özgürlük isteyen masum gençler”den ibaret olduğunu zannediyorlar.  

Bu küresel savaşın perde arkasını ortaya koyduğunuzda bunları “komplo teorisi” olarak niteleyip burun kıvırıyorlar.

Aydın, entelektüel havalarında yazarken, konuşurken, ne kadar acınacak halde olduklarını fark edemeyecek ölçüde akıl tutulması yaşayan bu “okumuş çocuklar”, nasıl bir basiret bağlanması içerisine düştüklerini göremiyorlar. ‘Küresel sermaye’nin bu saldırısının başarıya ulaşması hâlinde en büyük zararı yine kendilerinin göreceklerinden de habersizler. Uzaktan bakıldığında ne kadar komik, ne kadar acınacak halde gözüktüklerini de bilmiyorlar… Ağzınızla kuş tutsanız onlara yaranamazsınız. 

“Hükümet yurt dışı desteğini de kaybetti. Yabancı finans çevreleri ile yabancı basın kuruluşları da bizim yanımızda” diye düşünüp, zafere çok yaklaştıklarına inanıyorlar.

 “Yozgat Muhabir” olarak, bu küresel savaş içerisinde olsa olsa bir karınca hükmündeyiz. Fakat Nemrud’un ateşini söndürmek yolunda minicik ağzıyla damla damla da olsa su taşıyarak “hiç olmazsa safımız belli olsun” diyen karınca misali, Başbakanımızın yanında durmaya devam edeceğiz. Bu küresel saldırılar sona erdikten sonra, hükümetin hatalı bulduğumuz söylemlerini ve icraatlarını eleştirmeye de devam edeceğiz; ama Türkiye’nin genel menfaatleri bakımından şimdi bunun sırası olmadığını düşünüyoruz.

Minicik bir karınca olarak, Türkiye’ye saldıran bu yerli ve yabancı alçaklara, bu savaşı kaybedeceklerini ve perişan olacaklarını bir de biz duyurmuş olalım…

Bu münasebetle o güzel sloganı bir kere de biz tekrarlayalım:

“Dik dur, eğilme! Millet seninle…

 (sururozturk@gmail.com)

1 yorum:

zülküf dedi ki...

Helal olsun.Ancak bu kadar güzel analiz edilebilir.Zaman parti meselesi değil vatan kurtarma meselesidir.