3 Haziran 2013 Pazartesi

Aşı

İstanbul düşerse Yozgat da düşer...
Sürur Öztürk

Eğer bir insanı muhtemel bir hastalığa ya da salgına karşı korumak istiyorsanız, o hastalığın önceden zayıflatılmış olan mikrobunu vücuduna zerk eder (enjekte eder), böylece vücudun o hastalığa karşı antikor üreterek direncinin artmasını, bağışıklık kazanmasını sağlarsınız. Buna “aşı” diyoruz.

Devletler de bazen, yurt dışından ülkelerine sokulmak istenen siyasî salgın hastalıklara karşı önceden kamuoyuna böyle zayıflatılmış mikroplar vererek, yani aşı yaparak toplumun direncini kuvvetlendirir, bağışıklık kazandırırlar.

Bir süreden beri küreselleşmeci Avrupa kanadından, Türkiye’ye yönelik operasyonlar planlandığı biliniyordu. Bunlardan birisi, AK Parti Hükümeti’ni zayıflatıp etkisiz hâle getirecek kitlesel eylemler, diğeri de ekonomik kriz çıkmasına sebep olacak ekonomik operasyonlardı.

İstanbul’un Taksim semtindeki gezi parkında bulunan ağaçların kesileceği, yerine büyük bir AVM yapılacağı iddiasından hareketle başlatılan ve kısa sürede Türkiye geneline yayılan şiddet ağırlıklı sokak eylemlerine bir de bu açıdan bakınız.

AB-Çin ittifakının seçimler öncesi ilk ciddi hamlesi böylece savuşturulmuş gözüküyor. Sonraki planlara karşı şimdiden tedbir almak gerekir ki, özellikle ekonomik operasyonlara karşı bu tedbirlerin çok boyutlu olarak alınmakta olduğunu düşünüyorum.

Uluslar arası reklam planlama ajanslarının Türkiye temsilcilerinin, gösterileri canlı olarak yayınlamayan televizyon kanallarından reklam desteğini çekmelerini ve borsadaki düşüşü iyi tahlil etmek gerekir…

Olup bitenleri hâlâ masum “çevreci eylemler” olarak değerlendirenlere iyi uykular, renkli rüyalar diliyorum.

Fethin 560’ıncı yıl dönümünde, İstanbul’u yurt dışından talimat alan gafillere teslim edecek değiliz… Unutmayınız, İstanbul düşerse Türkiye de düşer…

Bizans askerleri üzerimize grejuva ateşi dökmek isteyebilirler; ama unutmasınlar ki her dönemde sancağı surlara dikecek bir Ulubatlı Hasan bulunur…

Hiç yorum yok: