2 Mayıs 2013 Perşembe

Taşgetiren, protestocu heyeti de kabul etti ama…

Akil İnsanlar Heyeti Yozgat İstişare Toplantısı
İç Anadolu Bölgesi Akil İnsanlar Heyeti’nin Yozgat Galata Çamlık Hotel’de düzenlediği istişare toplantısı öncesi, MHP, BBP ve Türkiye Kamu-Sen mensubu yaklaşık 250 kişilik bir grup, Cumhuriyet Meydanı’nda Türk bayraklarıyla Akil İnsanlar Heyeti’ni ve çözüm sürecini protesto mitingi düzenledi.

Toplantının düzenlendiği hotele yürüyen grup, hotel önünde polisler tarafından barikat kurularak durduruldu.

Akil İnsanlar Heyeti’nin toplantısına katılan Yeni Ufuk gazetesi yazarı Bekir Çaylak, protestocu grubu temsil eden 3-5 kişilik heyetin de salona kabul edilerek dinlenmesini istedi. Heyetin Başkanı Gazeteci Ahmet Taşgetiren de, “Siz, meselâ, buraya oradan 8 kişi geldiğinde, sizin tonunuzda konuşulabileceğinden emin misiniz?” diye sordu. Çaylak’tan “Evet Hocam, evet” karşılığı alan Taşgetiren, “O zaman getirin. Barikat aşmaya gerek yok, onları alın getirin yani. Hiçbir mahzuru yok. (…) Gelsinler, konuşsunlar sizin gibi; ama kefil olun bana, tamam mı?” dedi. Çaylak’ın tereddüt etmesi üzerine salondaki bazı katılımcılardan “Ben kefil olurum / Biz kefil oluruz” sesleri yükseldi. Çaylak, “Burada ben, ortamı farklı bir yere çekmek için konuşmuyorum. Hakkınızı helâl edin. Öyle bir noktaya getirdiysem, özür dilerim” dedi. Taşgetiren de, “Teşekkür ederim. Lütfen sözünüzü tamamlayın” diyerek, yeniden Çaylak’a söz verdi. Çaylak, konuşmasına devam etti ve protestocu heyetin salona alınmasından vazgeçilmiş oldu.

Çaylak, konuşmasının devamında, Doğu’da kurum müdürlerinin ‘Parayı harcayacak yer bulamadıklarını’ söylerken, buna karşılık Yozgat’ın ekonomik durumunu şöyle dile getirdi:

“Yaa biz burada paraya hasret kaldık Hocam yaa… Vallahi hasret kaldık yaa…”

Hangisi Çaylak?

Yeni Ufuk gazetesinin ortaklarından, köşe yazarı Bekir Çaylak, “Kimsenin bildiği bir şey yok” başlıklı bu günkü (2 Mayıs 2013) yazısında ise, protesto mitingini düzenleyenlere tepki göstererek, “Yazıklar olsun!” dedi.

İşte Taşgetiren ile Çaylak arasındaki diyaloğun kelime kelime dökümü:

Çaylak: Protestocu gençleri de dinlemeliydiniz

“Buraya gelmezden önce, Cumhuriyet Meydanı’nı bilirsiniz, orada yüzlerce gencimiz, ‘Bu gün burada ne olacak?’ diye meydana indiler, ellerinde bayraklarla. Keşke o çocuklarımızdan da 3-5 kişilik heyeti şuraya getirsek de onların da fikirlerini alsak. Buradaki fikirlerin tamamına katılıyorum; hepsi birbirinden değerli fikirler; ama buraya renklilik katacak o gençlerimizden de burada birilerini dinlemeyi isterdim. Şahsen ben, konuşma hakkımı oradan arkadaşlarımızdan birisine verebilirdim. Burada konuştuklarımız çok şey olmadı, nereden başlayacağımızı da bilmiyorum; ama halkımız o kadar sabırsız ki, bir an önce bu sürecin tamamlanmasını istiyor. Bu konuda sizlere çok görev düşüyor. Keşke Ahmet Hocam, toplantının başındaki konuşmalarınızı biraz daha detaylı verseydiniz, buradan daha çok bilgiler alabilecektiniz; çünkü ‘Kırşehir’de güzel şeyler oldu’ dediniz, ‘başka yerde başka şeyler oldu’ dediniz, sizin görüşlerinizin bugüne kadarki gelinen noktadaki özetini, ben doğrusu çok merak ediyorum, kamuoyu da merak ediyor.

Dilerim yeni bir oyunun figüranları olmuyoruzdur…

Bu süreç başladığı günden beri, aşağı yukarı 2 ayı geçti, sizler bu işe başlayalı (Taşgetiren, süreyi ‘1 ay’ olarak düzeltti) hâlâ insanlarımızın kafasında soru işareti var. Sokaktaki insanımızda da var, köydeki insanımızda var, buradaki insanımızda var. Hâlâ kelimelerimizi gizliyoruz. Ben, geçmişten günümüze yaşadıklarımıza baktığım zaman, bizim önümüze yine bir oyun geldi diye düşünüyorum. Yeni bir oyun mu oynuyoruz, ne yapıyoruz, diyorum. Dilerim böyle değildir. Dilerim o oyunun içerisindeki rol alan insanlardan değilizdir.

Türkiye’nin gözü bu toplantıda…

Yozgat, hakikaten çok önemli bir il. Son derece maneviyatına düşkün, milliyetçi, önemli bir ilde bulunuyorsunuz. Bunun farkında olduğunuza inanıyorum. Buradan daha güzel sonuçlar çıkması gerekirdi. Buradan çıkacak sonuçları, ben biliyorum, BDP’liler, CHP’liler, MHP’liler; Türkiye’nin bütün tarafı çok merak ediyor; ama bundan sağlıklı bir sonuç alabilmemiz için sokaktaki gençlerimizi de dinlemeniz lâzımdı. Ben, oradaki arkadaşlarımızı görünce üzüldüm açıkçası. Şimdi hâlâ mesaj (SMS) geliyor; ‘Barikatları aşmaya çalışıyoruz’ diyorlar. Biz burada ne yapıyoruz ki barikatları aştırmaya çalışıyoruz bu gençlerimize, Hocam? Ne yapıyoruz?

Taşgetiren: Siz kefilseniz onları da salona alalım

Taşgetiren: Bir şey sorabilir miyim Bekir Bey? Siz, meselâ, buraya oradan 8 kişi geldiğinde, sizin tonunuzda konuşulabileceğinden emin misiniz?

Çaylak: Evet Hocam, evet.

Taşgetiren: O zaman getirin. Barikat aşmaya gerek yok, onları alın getirin yani. Hiçbir mahzuru yok.

Çaylak: Ahmet Hocam, bir şey söyleyeceğim; Yozgat’ı başka bir ille karıştırmamamız gerekir.

Taşgetiren: Tamam, hiçbir mahzuru yok, hiçbir mahzuru yok.

Çaylak: Bu salonu doldursaydık, başka güzel şeyler de… Bu sürecin sâlimen ilerlemesinde sizler için fayda sağlayacaktır, diye düşünerek söylüyorum bunu.

Taşgetiren: Bekir Bey, yani çok olumsuz şeyle yaşadık. Yani, başta da söyledim; salondaki huzuru… Yani siz de konuşamıyorsunuz, Beyefendi de konuşamıyor. Yani biz, konuşulacak bir zemin istiyoruz. Yani, dilediğini konuşsun. Burada Beyefendiler, bizim konumumuzu da süreci de yerden yere vurdular. Hiç kimsenin sözüne bir sınır koymak gibi bir durumumuz yok, yetkimiz de yok. Siz kabul ettiniz, geldik; misafiriniziz.

Çaylak: Eyvallah, orada bir sıkıntımız yok.

Taşgetiren: Hepiniz, ‘Hoş geldiniz’ diye başlıyorsunuz söze. Çok teşekkür ederim. Gelsinler, konuşsunlar sizin gibi; ama kefil olun bana, tamam mı? (Salondan ‘Ben kefil olurum / Biz kefil oluruz) beyanları…)

Taşgetiren: Peki.

Çaylak: Burada ben, ortamı farklı bir yere çekmek için konuşmuyorum. Hakkınızı helâl edin. Öyle bir noktaya getirdiysem, özür dilerim.

Taşgetiren: Teşekkür ederim. Lütfen sözünüzü tamamlayın.

Yaa biz burada paraya hasret kaldık Hocam yaa…

Çaylak: Ben, buradan, başka… Yani madem çok önemli bir şey konuşuyoruz, ülke için, belki herkesin dinlenmesi lâzım, diye düşündüğüm için söylüyorum bunu. Ha, siz de diyebilirsiniz ki ‘Burada sıkıntı doğacak’. Tamam, olmayabilir, saygı duyarız biz de ona, bir şey demedik; ama sizin bir başka ilde yaşadığınız sıkıntının aynısı Yozgat’ta yaşanacak diye bir şey yok. Bizim Yozgat’ımızın genci de, ihtiyarı da yaşlısı da hakikaten milliyetçidir. Bu devlete vergisini vermiştir, vatana görevini yapmıştır. Nüfus ortalamasına baktığınız zaman, en çok şehidi biz vermişizdir ve Türkiye’nin 81 vilayetini gezdiğinizde, en geri il de yine Yozgat’tır. En güçlü bürokrasi, nüfuz, Yozgat’ta vardır; ama dönüp baktığınızda, bugün hâlâ Yozgat’ın nüfusunun 3’te 2’si, sağlık güvencesi olmadan yaşar. Günlük tabiriyle Yeşil Kart’lıdır. Bir geliri yoktur. Hâlâ biz göç veriyoruz. Bir dönem sonra geldiğinizde Yozgat diye bir il bulamayacaksınız. Bir il, her yıl 10 bin kişi göç verir mi Hocam? E şimdi biz, doğruyu konuşuyoruz. Neyi konuşuyoruz? Geçen (gün)… Doğu’dan bir örnek vereceğim, kapatacağım. Doğu’dan bir kurumumuzun başındaki insan, buradaki bir kurumumuzun başındaki arkadaşıyla konuşuyor. ‘Parayı harcayacak yer bulamıyoruz’ diyor, oradaki arkadaş. Yaa biz burada paraya hasret kaldık Hocam yaa…

Taşgetiren: Peki, teşekkür ederim.

Çaylak: Vallahi hasret kaldık yaa… Ben teşekkür ederim, sağ olun.

Çaylak’tan protestocu gruba: Yazıklar olsun!

Yeni Ufuk gazetesinin ortaklarından, köşe yazarı Bekir Çaylak, “Kimsenin bildiği bir şey yok” başlıklı bu günkü (2 Mayıs 2013) yazısında ise, protesto mitingini düzenleyenlere tepki göstererek, “Yazıklar olsun!” dedi. Çaylak, “Kaçak güreşmek, uzaktan uzağa asmak, kesmek daha rahat. Çamlıktaki toplantı öncesi Cumhuriyet Meydanı’nda bir protesto hazırlığı yapılmaya çalışıldı. Vatan, millet sevdalısı iki partinin gençlik teşkilatlarını birileri hâlen kendi emelleri için kullanmaya devam ediyorlar ya, yazıklar olsun.”

(Yozgat Muhabir)

Hiç yorum yok: