13 Mayıs 2013 Pazartesi

Basın işinizi kolaylaştırdı ama farkında değilsiniz...

Fark etmek de bir siyasî meziyettir...
Sürur Öztürk

Öğrendiğimize göre, AK Parti Yozgat Milletvekilleri ve AK Parti İl Teşkilatı, ‘acemi birliklerinin taşınması’ konusunda yerel basının kamuoyunu harekete geçiren yayınlarını, AK Parti’yi Yozgat kamuoyu nezdinde zor durumda bırakmaya yönelik siyasî ve ideolojik bir tavır olarak algılamış.

Oysa yerel basın, bu tavrıyla Yozgat Milletvekillerine kötülük değil aksine çok büyük bir iyilik yapmıştır. Yozgat kamuoyunun yükselen talebi, Yozgat Milletvekillerinin elini güçlendirmiş, şimdi ya da daha sonra, üst makamlardan bu konuda Yozgat adına talepte bulunabilmelerini çok büyük ölçüde kolaylaştırmıştır.

Yozgat milletvekilleri, kızmak yerine teşekkür etmeliler

6. Jandarma Er Eğitim Alayı, 1974 yılına kadar Yozgat’ta bulunuyordu. Bu birliğin Yozgat’tan alınıp Manisa Kırkağaç’a taşınması, Yozgat ekonomisinde ciddi ölçüde sarsıntıya sebep olmuştu.

Bu sebeple, sanayi ve turizm geliri olmayan, ekonomisi zayıf şehirlerin ekonomilerinin canlandırılması amacıyla, büyük şehirlerdeki acemi birliklerinin bu küçük şehirlere taşınmasına dair bir çalışma başlatıldığına dair ulusal basında yer alan haberin yerel basına taşınması, Yozgat kamuoyunu harekete geçirdi.

Haber, özellikle nakit sıkıntısı çeken küçük esnaf için yeni bir umut hâline geldi. Yoksulluk içerisinde perişan bir halde bulunan halk arasında çok kısa sürede ve hızla yeşeren bu umut da, yerel basın vasıtasıyla, Yozgat Milletvekillerini harekete geçmeye zorlayan bir kamuoyu baskısına dönüştü.

Bunun üzerine Yozgat Milletvekilleri Yusuf Başer ve Ertuğrul Soysal, özetle, hükümetin böyle bir çalışması olmadığını açıkladılar. Ardından, Sivas’tan Ankara’ya gitmekte olan Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz, Yozgat Milletvekili Yusuf Başer’in talebi üzerine akşam Yozgat’a gelerek, saat 22.30’da Yozgat Polisevi’nde yerel basının konuya dair sorularını cevapladı. Bakan Yılmaz, özetle, daha önce Plan ve Bütçe Komisyonu’nda askerî birliklerin şehir dışına çıkarılması gerektiğini söylediğini hatırlatarak, Genelkurmay Başkanı’ndan bu konuda bir çalışma yapılmasını istediğini, ancak bu çalışmanın sonuçlarının henüz kendisine gelmediğini belirterek, Genelkurmay’dan uygun rapor gelmesi hâlinde, önceliğin Yozgat’a verileceğini söyledi.

Öğrendiğimize göre, AK Parti Yozgat Milletvekilleri ve AK Parti İl Teşkilatı, ‘acemi birliklerinin taşınması’ konusunda yerel basının kamuoyunu harekete geçiren bu yayınlarını, AK Parti’yi Yozgat kamuoyu nezdinde zor durumda bırakmaya yönelik siyasî ve ideolojik bir tavır olarak algılamış.

Sayın milletvekillerimizin bu algıları, hem tamamen yanlış, hem de üzüntü ve endişe verici.

Yanlış; çünkü yerel basın, bu tavrıyla Yozgat Milletvekillerine kötülük değil aksine çok büyük bir iyilik yapmıştır. Yozgat kamuoyunun yükselen talebi, Yozgat Milletvekillerinin elini güçlendirmiş, şimdi ya da daha sonra, üst makamlardan bu konuda Yozgat adına talepte bulunabilmelerini çok büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. Artık Yozgat Milletvekilleri, acemi birliklerinin küçük şehirlere taşınması ihtimali güçlendiğinde üst makamlara rahatlıkla şunu söyleyebilirler:

“Ciddi ölçüde ekonomik sıkıntı çeken Yozgat kamuoyu, bu konuda çok hassas. Çünkü 1974’e kadar illerinde bulunan ancak Manisa Kırkağaç’a taşınan 6. Jandarma Er Eğitim Alayı’nı ‘kaybedilmiş bir hak’ ve tutunabileceği bir dal olarak görüyor. Eğer bu konuda bir çalışma yapılır da Yozgat, acemi birliklerinin kurulacağı iller arasında yer almazsa, milletvekilleri olarak bizim kamuoyunu teskin etmemiz mümkün olmaz. Bunun, AK Partiye en yüksek oranda oy vermiş ilk 10 il arasında yer alan Yozgat’ta, partimize önemli ölçüde oy kaybettirebileceğini de göz önüne almak durumundayız.”

Yozgat basını, ortaya koyduğu ortak tavrıyla, Yozgat Milletvekillerine bunu söyleme imkânı kazandırmış, dolayısıyla ellerini güçlendirmiş ve işlerini kolaylaştırmıştır. Bu sebeple, Yozgat basınına kızmak yerine, teşekkür etmek durumundadırlar. Sayın Milletvekillerimizin algılarındaki yanlışlık bu.

Bu algılarının üzüntü verici tarafı, kendilerine iyilik eden basın mensuplarını adeta kötülük etmiş gazeteciler olarak görmeleridir.

Endişe verici tarafı ise, bu algılayış biçimleri ile, sivil toplumun tepkilerini partilerinin lehine çevirme konusunda çok tecrübesiz olduklarını ortaya koymuş olmalarıdır.

Evet; Türkiye’de uzun yıllar boyunca ‘sivil’ olarak bilinen pek çok kuruluşun aslında hiç de ‘sivil’ olmadığı, askerî vesayetin kontrolü altında olduğu ve ‘düğmeye basılınca’ sokaklara dökülüp, uluslar arası planlar gereği halk iradesiyle seçilmiş meşru hükümetleri devirmeye yönelik eylemler düzenledikleri, bizim çok iyi bildiğimiz bir gerçek. Meselâ, 28 Şubat döneminde ‘beşli çete’ diye adlandırılan sözde ‘sivil toplum kuruluşları’ (o dönemdeki yapılarıyla) TİSK, TESK, TOBB, TÜRK-İŞ ve DİSK’in eylemlerinin asıl amacının ne olduğunu elbette biliyoruz. Aynı şekilde, birtakım askerler tarafından kontrol edilen sözde ‘sivil toplum kuruluşları’nın listesini ele geçiren Nokta dergisinin kapanmak zorunda bırakılışının arkasındaki sebepleri de biliyoruz… Yine, son olarak geçen 1 Mayıs’ta İstanbul’da yaşanan Taksim olaylarının aslında hangi uluslar arası siyasî amaca hizmet ettiğini de biliyoruz…

Fakat Yozgat kamuoyunun 1974’te kaybettiği ve sadece ‘ekonomik’ boyutuyla değerlendirdiği acemi birliğini tekrar şehrine kazandırma çabasını, yukarıdaki karanlık olaylarla bilinç altında benzeştirmek isabetli değildir. Yozgat, ‘kaybedilmiş bir hak’ olarak gördüğü bir konuda, masum bir birliktelik sağlamıştır ve bu birliktelik, siyasetçilerimizin elini güçlendiren bir mahiyette tezahür etmiştir.

Konunun diğer bir boyutu da şu ki, basının eleştirileri, siyasetçiler için aslında bulunmaz nimettir. Çünkü basın, ‘bedava danışmanlık hizmeti’ sunmaktadır. Yani milletvekilleri, şehirdeki eksiklikleri, halkın sıkıntılarını, taleplerini, resmî kurumların uygulamadaki hatalarını tespit etmek için bir ekip kurmak isteseler, hem bunu yapacak yetkin personel bulmakta zorluk çekerler, hem de böyle bir ekibin bu hizmeti karşılığında ücret ödemek zorunda kalırlar. Oysa basın bu işi gönüllü olarak ‘bedava’ yapıyor, daha ne istiyorlar? Eleştirilere kızmak yerine, bu eleştirilerden istifade etmek çok daha akıllıca olmaz mı? Bu eleştiriler içerisinde maksatlı ya da yersiz, isabetsiz, yanlış olduğunu düşündükleri eleştiriler hakkında da yine basına açıklama yapma hak ve imkânına her zaman sahipler. Ama Sayın Milletvekillerimiz, basındaki eleştirileri hiç kaale almıyorlar, ‘muhatap olmamak’ adına cevap vermeye, açıklama yapmaya bile tenezzül etmiyorlar; ama bu eleştiriler günün birinde kamuoyunda karşılık bulup toplumsal bir tepkiye dönüşünce de, basını suçlama yolunu tercih ediyorlar. İyi de, peki siyasetçiler hata ettiğinde bunu onlara kim söyleyecek? Bunların seçim zamanından önce dile getirilmiş olması da, siyasetçiler açısından bir avantaj değil midir?..

Bir internet gazetesi olarak “Yozgat Muhabir” de, ‘amacından saptırılmaması şartıyla’ kamuoyunun bu ortak talebine destek vermiştir. Gerektiğinde aynı şartla yine destek vermeye de devam edecektir.

Bu arada bu vesileyle bir not düşeyim: 

Ben, 30 Nisan’da ülkücü camianın Akil İnsanlar Heyeti’nin Yozgat toplantısı öncesi protesto mitingi düzenlemiş olmasını kendi içerisinde tutarsız buldum. Çünkü Yozgat’ın en ‘kıdemli’ ülkücüleri zaten bu toplantıya davetliydiler ve toplantıda ülkücülerin görüşlerini ve tepkilerini yüksek sesle dile getirdiler. Tutarsızlık şuradaydı: Ülkücülerin Yozgat’taki temsilcileri içeride toplantıdayken, dışarıda toplantının protesto edilmesi son derece tuhaf ve anlamsız olmuştur. Ya o temsilcilerin kendileri de o toplantıya katılmayacaklar ve protestocular arasında yer alacaklardı, ya da kendileri toplantıdayken dışarıda anlamsız bir şekilde protesto gösterileri yapılmasına izin vermeyeceklerdi…

Kendi adımıza konuşmamız gerekirse; biz, moda tabiriyle konjonktüre göre tavır belirleyen, Türkiye’de ve dünyada cereyan eden siyasî gelişmelerden habersiz bir web sitesi değiliz. Ne yaptığımızı biliyoruz ve Yozgat’ın kalkınmasına katkıda bulunmaya çalışmaktan başka hiçbir niyet de taşımıyoruz. Zira biz ticarî bir kuruluş değiliz ki maddî menfaat beklentimiz olsun; siyasî bir kuruluş da değiliz ki siyasî bir beklentimiz olsun…

Siz de bizi eleştirebilirsiniz; ama lütfen bu eleştirilerinizi –bizim yaptığımız gibi- kamuoyuna açık olarak dile getiriniz ki, biz de açıklama yapma imkânı bulalım…

Selâm, hürmet ve muhabbetlerimle…

(sururozturk@gmail.com)

Hiç yorum yok: