6 Haziran 2011 Pazartesi

Bahçeli Diyarbakır’da konuştu: Yozgat’taki bağlamanın sesiyle Cüngüş’te dertlenmediniz mi?

3 Haziran’da Yozgat’ta halka hitab eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu gün de Diyarbakır’da birlik beraberlik mesajları verdi. Bahçeli, konuşması esnasında, beğenmediği bir pankart için “O pankartı indirin bakalım aşağıya” uyarısında bulundu.

Bahçeli, Türkiye’nin dört bir yanından zengin folklorik unsurları sıraladığı konuşmasında, ortak bir kültürün Türkiye’deki herkesi içine aldığını anlatırken, “Yozgat’taki bağlamanın sesiyle Cüngüş’de dertlenmediniz mi?” diye sordu. Bahçeli, şöyle konuştu:

“Şuna da kesinlikle inanın: Washington’dakiler, sizi benden daha fazla sevemez, Brüksel’dekiler benden daha çok anlayamaz. Erbil’deki Peşmerge, sizi benden daha çok sahiplenemez. Sorarım sizlere, Trakya’da söylenen şarkıyı Bismil’de duymadınız mı? Çermik’te pişen meftune’yi, içli köfteyi İstanbul’da da tatmadınız mı? Horon’un neşesini Çınar’da hissetmediniz mi? Yozgat’taki bağlamanın sesiyle Cüngüş’de dertlenmediniz mi? Dicle’de çalan davulun sesiyle Ankara’da heyecanlanmadınız mı? Ege Zeybeği’nin sesini Ergani’de işitmediniz mi? Hani’den, Hazro’dan, Kocaköy’den, Kulp’tan İzmir’e, Manisaya, Çorum’a, Erzurum’a sevdalarınızı götürmediniz mi? Nafakanızı kazanmak uğruna, siz de anneannenizden, babanızdan, bacınızdan, gardaşınızdan ve yavuklunuzdan ayrı düşmediniz mi?”

Bahçeli Diyarbakır’da

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, en son 2000 yılında gittiği Diyarbakır’a yıllar sonra bu gün tekrar giderek vatandaşlara hitab etti. Bahçeli, merakla beklenen konuşmasında, birlik beraberlik mesajları verdi.

Diyarbakır’ın Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı, Süleyman Nazif gibi ünlü edebiyatçılar yetiştirdiğini hatırlatan Bahçeli, “Diyarbakır’ın 4 ayaklı minaresi, müşterek değerlerimizi anlatır. Diyarbakır’ın karpuzu, ağzımızın tadı, sohbetlerimizin yarenliğidir. Yedikardeş burcu, yüzyıllardır birlikte yaşamamızı seslendirir. On Gözlü Köprü, dünden miras aldığımız umutlarımızı üzerinde gezdirir. Ulu Cami, aynı kıbleye hep beraber baş koyduğumuzu dile getirir. Dicle nehri özlemlerimizi taşır, sevdalarımızı yüzdürür. Adeta aynı yüzün iki yanağı olduğumuzu haykırır. Şarıltılarıyla kardeşlik türkülerimizin bestesini yapar. Diyarbakır surları, bir bedende aynı ruh olduğumuzu kanıtlar” diye konuştu.

Diyarbakır’ın ‘her tarafında tarih ve medeniyet aktığını, her köşesinden asalet ve güzellik fışkırdığını’ ifade eden Bahçeli, Diyarbakır’ın şu mesajı verdiğini söyledi:

“ ‘Dağılmaya değil toplanmaya, dargınlığa değil kucaklaşmaya, kavgaya değil barışmaya, husumete değil uzlaşmaya varım ve hazırım’ diyor. Diyarbakırlı kardeşim, ‘nifak saçanlardan yoruldum’ diyor. ‘Küresel ayak oyunlarının tezgâhlarından bıktım’ diyor. ‘Farklılıkları hatırlatarak müştereklerimizin altını oymaya çalışanlardan bunaldım’ diye ses veriyor.”

Diyarbakırlı vatandaşların ‘istismara, fitneye, bölünmeye karşı çare aradığını, kandan beslenen teröristlere karşı yardım beklediğini’ belirten Bahçeli, “AKP iktidarının yalanlarına, aldatmalarına ve işbirlikçi duruşuna son vermeyi ümit ediyor. Merak etmeyin, biz varız. Ye’se kapılmayın, Milliyetçi Hareket Partisi var” diye konuştu.

Bahçeli, bu arada beğenmediği bir pankart için “O pankartı indirin bakalım aşağıya” uyarısında bulundu.

Diyarbakır’a oy istemeye, siyasal fayda ummaya gelmediğini belirten Bahçeli, “Önce Diyarbakırlı kardeşimle dertleşmeye, sorunlarını dinlemeye ve hasret gidermeye geldim” dedi. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Başbakan Erdoğan’ın aramıza ekmeye çalıştığı fitne tohumlarını çürütmeye geldim. Kafasında küstahça çizdiği Sivas-Gâvur Dağı hattını yerle bir etmeye geldim. İnanın bana, bize yönelik iftiraları, gıybetleri aşmak için buraya koştum. Ortak değerlerimizin dilini paylaşmak için buradayım. Bin yıllık kardeşliği ayakta tutmak ve sonsuza kadar yaşatmak amacıyla karşınızdayım. Bin yıllık kardeşliği yaşamak ve yaşatmak için aranızdayım. Milliyetçi Hareket’in mesajını, çağrısını sizlere getirdim. Aramıza inşa etmeye çalıştıkları bariyerleri yıkmak için kararlılığımızı getirdim. Ekmeğimizi paylaştık, suyumuzu paylaştık. Mahallelerimizi, evlerimizi, özlemlerimizi paylaştık. Cephelerde birlikte mücadele ettik. Balkanlarda birlikteydik, Yemen’de yan yanaydık, Çanakkale’de şehadet şerbetinden birlikte içtik. Hep beraber, vatanımızı işgal eden emperyalist mihraklara diklendik ve hamd olsun haddini bildirdik. Birlikte güldük, birlikte ağladık. Sevgimizi bölüştük ama insanımızı bölmedik. Kız aldık, kız verdik. Sıla özlemini hep beraber duyduk. Dokunan kilimlere kardeşliğimizi oya gibi işledik. Alın terlerimizi, şehit kanlarıyla kazandığımız vatan topraklarımıza düşürdük. Davul zurnayla halay çektik ve keyif aldık. Deliloy’la, Esmer’le, Çaçan’la, Tekayak’la, Çifteayak’la ve Çeppi ile birlikte oynadık, birlikte güldük. Asırlarca elbirliği, güçbirliği yaptık. Aynı geceye yelken açtık, aynı güneşle ısındık. Benzer düşleri kurduk. Yunus’tan, Mevlânâ’dan, Hacı Bektaş-ı Velî’den aynı hissiyatı aldık. Hoca Nasreddin’in mizahıyla güldük. Aynı gülün yaprakları gibi açtık. Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in kutlu tebliğine birlikte iman ettik. Duamız bir, yakarışımız bir, safımız bir oldu. Adımız bir, acımız bir, anımız bir oldu. Biz, birlikte büyüdük, ‘Türk Milleti’ olduk. Bu aziz vatan, bin yıl önce gerçek sahiplerini buldu ve ellerde yükseldi. Aradan geçen asırlar boyunca bu topraklara hep beraber mührümüzü vurduk ve büyük bir millete hep beraber vücut verdik.

Bu milletin adı Türk Milleti’dir

Bilmeyene, anlamak istemeyene tekraren hatırlatırım ki, bu büyük milletin adı Türk Milleti’dir. Milletimiz, kökenleri, dilleri, alt kültür gruplarını mezhepleri, birlikte yaşama ülküsüyle aynı hedefe yönlendirmiş ve kopmaz bir bağla irtibatını kurmuştur. Zaferlerimiz, yenilgilerimiz, fetihlerimiz tarihe damga vurmuştur. Paylaşılan her düğün, açılan her duvak, doğan her çocuk, sallanan her beşik, tüten her ocak, can veren her şehit, çekilen her ızdırap, sevinçle tutuşan eller bizi millet yapmıştır. Doğduğumuz yer, doyduğumuz yer, ilimiz, yöremiz, anamızın dili, inancımız, kimliğimiz ne olursa olsun, bizim ismimiz Türk Milleti’dir.

Biz, bu ülkede yaşayan herkesi, bin yıllık kaynaşmanın aziz hatırası olarak görüyoruz. Son yurdumuzda nefes alan herkesi, ecdadımızın yadigârı olarak kabul ediyoruz. Doğu’dan batı’ya, güneyden kuzeye hangi etnik kökene, hangi mezhebe mensup olursa olsun, herkesi Cenab-ı Allah’ın kutsal bir emaneti olarak benimsiyoruz ve sahipleniyoruz.

Türk Milleti’nin hiçbir evlâdı, bu ülkenin zencisi değildir

Bunun için, ‘herkes=Türkiye’ (herkes eşittir Türkiye) diyerek, farklılıklara pirim vermedik ve bir olduğumuzu, eşit olduğumuzu muhataplarına duyurduk. Bu itibarla, anlayan herkesi, dinleyen herkesi, çağıran herkesi, koşan herkesi, sevinen herkesi, üzülen herkesi ve bekleyen herkesi bir gördük, beraber kabul ettik ve ayrılmaz bir bütün olarak yüreğimize bastık. Başka türlüsünü de zaten düşünemeyiz, düşünmeyiz. Türk Milleti’nin hiçbir evlâdı, bu ülkenin zencisi değildir. Buna inandık. Türk Milleti’nin hiçbir ferdi, bu ülkenin ‘öteki’si değildir. Bundan asla taviz vermedik. Kimsenin kendi evinde yabancı olmasını istemedik, aklımızdan geçirmedik. Aksini düşünenlerin ise heybetli bir şekilde karşısında durduk.

Bin yıldır son vatanımızı beraber savunmadık mı? Şehitlerin kanından ilhamını alan bayrağımızı beraber sallamadık mı? Zorluklara birlikte katlanmadık mı? Şüphesiz, bunların hepsini birlikte gerçekleştirdik. Başkalarının dediğine aldırmayın. Yıkım projesinin kirli taraflarına ve etnik tahrikçilerin sözlerine kanmayın. İstanbul’da oturup ahkâm kesenlere ve bölünmüş Türkiye’nin denklemlerini kurmaya yeltenenlere siz bakmayın. Onların rahatı bey’de yok. Yedikleri önünde, yemedikleri arkalarında. Sürekli ‘Ben yiyeyim, ben içeyim’ ve ‘ben gezeyim’ diyorlar. Ama size gelince gözleri başka şeyleri işaret ediyor, ağızları başka şeyleri söylüyor.

Rapor hazırlayacağınıza iş verin

TÜSİAD’ın, TESEV’in raporlarını tanzim edenler, buraları samimiyetle ele almayanlardır, niyetleri iyi olmayanlardır. Beyefendiler, bölünmüş Türkiye’nin altyapı çalışmalarını hazırlayacaklarına, bir zahmet gelsinler de iş versinler, tesis açsınlar da Diyarbakırlı vatandaşlarımızın elinden tutsunlar.

Bu çerçevede oynanan oyunları görün. Tuzakları, komploları ve kışkırtmaları anlayın. Siz, ortak, hissedar ya da iştirakçi değil, bu devletin aslî sahiplerindensiniz. Siz, Türk Milleti’nin eşit, onurlu ve yeri doldurulamaz birer mensubusunuz. Siz, bizim her şeyimizdesiniz. Duamızdasınız, gönlümüzdesiniz, dilimizdesiniz.”

Bahçeli, Türkiye’nin dört bir yanından zengin folklorik unsurları sıraladığı konuşmasında, ortak bir kültürün Türkiye’deki herkesi içine aldığını anlatırken, “Yozgat’taki bağlamanın sesiyle Cüngüş’de dertlenmediniz mi?” diye sordu. Bahçeli, şöyle konuştu:

“Şuna da kesinlikle inanın: Washington’dakiler, sizi benden daha fazla sevemez, Brüksel’dekiler benden daha çok anlayamaz. Erbil’deki Peşmerge, sizi benden daha çok sahiplenemez. Sorarım sizlere, Trakya’da söylenen şarkıyı Bismil’de duymadınız mı? Çermik’te pişen meftune’yi, içli köfteyi İstanbul’da da tatmadınız mı? Horon’un neşesini Çınar’da hissetmediniz mi? Yozgat’taki bağlamanın sesiyle Cüngüş’de dertlenmediniz mi? Dicle’de çalan davulun sesiyle Ankara’da heyecanlanmadınız mı? Ege Zeybeği’nin sesini Ergani’de işitmediniz mi? Hani’den, Hazro’dan, Kocaköy’den, Kulp’tan İzmir’e, Manisaya, Çorum’a, Erzurum’a sevdalarınızı götürmediniz mi? Nafakanızı kazanmak uğruna, siz de anneannenizden, babanızdan, bacınızdan, gardaşınızdan ve yavuklunuzdan ayrı düşmediniz mi?”

Sıkıntıyı sadece siz yaşamıyorsunuz

“Elbette sıkıntılarınızın olmadığını iddia etmiyorum. Sorunlarınız yok demek istemiyorum” diyen Bahçeli, Diyarbakırlılara şöyle seslendi:

“Ama sorunlarla boğuşan yalnızca siz değilsiniz. Sıkıntıyı sadece siz yaşamıyorsunuz. Yurdumun her köşesinde en az sizler kadar problemlere ram olmuş insanımız var. Ancak her sorunu olan ve her derdi bulunan da çözüm ve çareyi çıkmaz sokaklarda aramıyor.”
Türk milletinden ayrılma rüyası görenlerin, bağımsız devlet özlemi içinde olanların akıllarını başlarına almaları gerektiğini belirten Bahçeli, “Bizim ne verecek bir çakıl taşımız, ne de vazgeçecek bir insanımız vardır” dedi. Bahçeli, şöyle konuştu:

Son vatanımızda yaşamaya karar verdiğimizden bu tarafa, bütün hesaplar bizi bu coğrafyadan atmak üzerine şekillenmiştir. Türk Milleti’ni meydanlarda yenemeyenler, topla tüfekle üstesinden gelemeyeceklerini anlayan gafiller şerefsizce üzerimizde oyunlar oynamaktadır. Kudretli olduğumuz çağlarda pısanlar, bugün zorda olduğumuzu görünce bizi içten dağıtmaya odaklanmışlardır.

Çanakkale, millet olarak çekilebileceğimiz son sınırın ilânı olarak iftiharla ve hüzünle hatırımızda olan bir mücadele destanıdır. Misak-ı Millî; kazanılmış vatan topraklarının son ve kesin hattını çizmiş ve belirlemiştir. Bizim bu hattan zerre kadar geri çekilmemiz ve taviz vermemiz mümkün değildir. Türk milleti için gidilecek yer, göç edilecek ve yaşanılacak diğer bir toprak parçası yoktur. Başka bir vatan üzerinde yaşamak ya da başka bir milletin sığıntısı olmak gibi seçeneğimiz, tercihimiz kesinlikle bulunmamaktadır. Biz Türkiye Cumhuriyetinde Türk milleti olarak yaşamaya Allah’ın izniyle sonuna kadar devam edeceğiz.”

Bahçeli, “Unutmayınız ki, ya bu vatan üzerinde bir ve bütün olarak kardeşçe yaşayacağız, ya da millet olarak yalnızca Diyarbakır’dan değil, Anadolu’dan da atılacağız” dedi.

Yedi düvelin karanlık planlarının durmak bilmediğini, bunun için terörist PKK’yı taşeron olarak kullandığını ifade eden Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

“Dağlarımızdaki eli silahlı eşkıyayı sürekli besliyor. Bir tarafta hepimiz varız, diğer yanda milletimizi ayrıştırmaya çalışan odaklar. Bir yanda Türk Milleti var, diğer yanda iştahları yüzyıllardır doymayan Haçlı zihniyeti. Umuyorlar ki birbirimizden kopalım. İstiyorlar ki kardeş kavgasının tarafı olalım. Diliyorlar ki birbirimize küselim ve çözülelim. Aramızı bozmaya çalışıyorlar. Birbirimize düşürmeye çabalıyorlar. Biz birlikteyken amaçlarına ulaşamadılar, ulaşamayacaklarını da biliyorlar. Şimdi de dağıtarak sonuç almayı istiyorlar. Ama asla başaramayacaklar. Emellerine muvaffak olmayacaklar. Bizi asla bölmeyecekler. Son sözümüzü 29 Ekim 1923’de söyledik. Kimse heveslenmesin. Bu tarihî yeminden geri atmayacağız. Türkiye’ye hep birlikte sahip çıkacağız ve Türk milletini Allah’ın izniyle sonsuza kadar var edeceğiz.”

Kimlik sorunu değil ekonomik sorun

Bahçeli, her zamankinden daha fazla uyanık olunması gereken bir dönemden geçildiğini belirterek, “Hiç kimsenin kökeni kimseyi ilgilendirmiyor. İlgilendirmemeli. Ana diliniz ne olursa olsun, konuşmanıza saygımız vardır. Ancak hepimizin ortak meselesi işsizlik, yoksulluk ve adaletsizliktir” dedi.

Bahçeli, Diyarbakırlılara, “Anadili Anayasa’ya koyunca karnınız doyacak mı? Anadilde eğitim imkânı sağlanınca ekonomik sorunlarınız bitecek mi? Ekmeğiniz artacak mı? Sırtınıza yeni elbise alabilecek misiniz? Bugün içinde kıvrandığımız sorunların ayrışarak çözüleceğini zannedenler büyük bir yanılgı ve hata içindedir. Allah muhafaza, ama Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında halledilemeyen meseleler, yarın bölünmüş bir ülkede nasıl giderilecektir? Birlikteyken çözülemeyen sorunlar, ayrılınca nasıl bitecektir?” diye sordu.

Sorunların merkezinde sosyo-ekonomik açmazların olduğunu belirten Bahçeli, bu sorunların terörden ayrı değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Bu yöre için yürekten kaygı duymayanların, ‘zırva’ olarak nitelendirdiği ‘ileri demokrasi’ ile ve sahte özgürlük vaatleriyle Diyarbakırlı vatandaşların aklını çelmeye çalıştıklarını ileri süren Bahçeli, MHP’nin kardeş kavgasının tarafı hâline getirilmek istendiğini belirterek, “Biz kavgadan sonuna kadar uzak kalacağız dedi.

Bahçeli, konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır projelerini ‘hayali ve boş projeler’ olarak değerlendirdi.

Kâğıttan kaplan değil bozkurt olduğumuzu görecek

Başbakan Erdoğan’ı kardeşlik bağlarını sakatlamakla suçlayan Bahçeli, “PKK ile aynı karede, aynı tehlikeli hedefte buluşuyor” dedi.

Bahçeli, yaşanan sıkıntının ekonomik olduğunu, “Emin olun, yoksulluğun dili yoktur. İşsizliğin etnik kimliği bulunmamaktadır” diyerek ifade etti.

Konuşmasında AK Parti hükümetinin politikalarını eleştiren Bahçeli, “Bize kâğıttan kaplan diyen Recep Tayyip Erdoğan 12 Haziran’dan sonra kâğıttan kaplan mı, yoksa ensesinden tutacak bozkurt mu olduğumuzu açıkça görecektir” diye konuştu.

Bahçeli, iktidara gelmeleri hâlinde Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin ihtiyaçlarına uygun ve geniş kapsamlı bir Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Programını devreye sokmayı hedeflediklerini, Güneydoğu Anadolu Projesi ile DAP, DOKAP, KOP gibi bölgesel projeleri hızla tamamlayarak bölge insanının hizmetine sunacaklarını söyledi.

“Kim olursa olsun, kökeni nereye dayanırsa dayansın Türk milletinin tüm fertlerini bir ve beraber göreceğiz ve hepsini kucaklayacağız” diyen Bahçeli, sözlerini “Ne mutlu Türküm diyene” cümlesiyle tamamladı.

(Yozgat Muhabir)

Hiç yorum yok: