27 Mart 2010 Cumartesi

Sorgunlular Tempo TV’ye kızgın

Sorgun Belediyesi ile Sorgun Şairler ve Yazarlar Derneği tarafından ödenen ücret karşılığında Sorgun İlçesi için tanıtım programı hazırlayan ve uydudan yayın yapan Tempo TV, yayınladığı programın kalitesizliği sebebiyle Sorgunluları hayal kırıklığına uğratttı.

Sorgun Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanı Durali Doğan, 15 Mart 2010 tarihinde “Sorgun Selam” gazetesinin internet sitesinde yayınlanan “Böyle tanıtım olmaz” başlıklı yazısında, “Tamamı 50 dakika olan program 25 dakikada sona erdi. Program tam bir ‘Engelliler için hazırlanan haber bülteni’ gibiydi” diye yazdı.

Dernek olarak programın çekimlerine kendilerinin de katkıda bulunduğunu belirten Durali Doğan, “Dernek başkanı olarak ben gönül dostlarımdan ve davetlimiz olan kıymetli misafirlerimizden özür diliyorum” dedi.

Sorgunluların Tempo TV’ye çok kızgın olduklarını ifade eden Doğan, tepkisini şöyle dile getirdi:

“Sırtına kamerayı, eline mikrofonu alan program çekmeye kalkarsa olacağı bu. Maalesef bazı kanallarda ne acı ki, doğru dürüst iki cümleyi yan yana getirip yazamayan insanlar, ‘İlçenizi tanıtacağız’ diyerek televizyonculuk değil başka şeyler peşinde koşuyor ve amaçlarına ulaşıyor. Bana göre artık her kamera sırtında ilçemize gelenlere inanmamalıyız”.

Durali Doğan’ın yazısı şöyle:

Böyle Tanıtım olmaz

Pazar günü saat 14.40’ta televizyonlarının başına geçip Tempo TV’de Sorgun’u izlemek isteyen hemşehrilerimiz büyük şok yaşadılar.

Ben de herkes gibi çok merak ettiğim programı izlemek istedim ancak izleyemedim. Tamamı 50 dakika olan program 25 dakikada sona erdi. Program tam bir ‘Engelliler için hazırlanan haber bülteni’ gibiydi.

Ben hayalimden şöyle pırıl pırıl bir Sorgun, sosyal ve ekonomik çehresi, tarihi yerleri, şifalı kaplıcaları, gelenekleri ile profesyonelce hazırlanmış bir belgesel seyretmeyi beklerken, herkes büyük hayal kırıklığına uğradım.

Her hâliyle çok acemiceydi

‘Düğünlerde kamera çeken bir genci getirseniz inanın bundan daha güzel Sorgun’u çeker ve anlatırdı’ diye düşündüm.

Ne, neresi, nereyi anlatıyorsunuz, bütün bunlar olmadığı gibi sanki kör kuyudan yayın yapar gibi ekranda bir Sorgun ismine dahi rastlamadık.

Röportajlar bile çok acemice. Görüntüler de mum ışığında çekilmiş gibi karanlık. Ben bile programı izlerken demek ki ne kötü bir ilçede yaşıyormuşuz hay Allah diye hayıflandım. Sorgun’u tanımayan ilk defa burası hangi ilçeymiş diye merakla izleyenler kim bilir ilçemiz hakkında ne düşündüler.

Yapım, çekim, ses zaten yoktu, röportajlar teknik olarak tek kelimeyle berbattı. Belli ki hazırlanan bu kaset tüm dünyaya yayın yapan bir kanaldan hiç izlenmeden yayına verilmiş. Yayıncılık ilkesine tamamen ters. Tempo TV’nin patronları “Adım Adım Anadolu” programını hazırlayanlardan tek tek bunun hesabını sormalıdırlar.

Destek verdiğim için özür diliyorum

Çekimler esnasında Sorgun Şair ve Yazarlar derneği olarak biz de katkı verdik. Derneğimizin otantik ortamında hem de kalabalık davetli misafirlerimiz, aşıklarımız, şairlerimizin katıldığı bir çekim yapılmıştı. Ne yazık ki o güzel ortamı da çekimleriyle berbat etmişler. Dernek başkanı olarak ben gönül dostlarımdan ve davetlimiz olan kıymetli misafirlerimizden özür diliyorum.

Amaç televizyonculuk değil, başka şeyler...

Sırtına kamerayı, eline mikrofonu alan Program çekmeye kalkarsa olacağı bu. Maalesef bazı kanallarda ne acı ki, doğru dürüst iki cümleyi yan yana getirip yazamayan insanlar ‘İlçenizi tanıtacağız’ diyerek televizyonculuk değil başka şeyler peşinde koşuyor ve amaçlarına ulaşıyor.

Bana göre artık her kamera sırtında ilçemize gelenlere inanmamalıyız. Önce yaptığı işe bakmalıyız. Kaç belgesele imza atmış. Onu görmeliyiz. Hazırlanan programı önceden sponsor olarak izlemeliyiz.. Yoksa el oğlu bizi cehaletinin kurbanı yapabilir. Nitekim öyle oldu.

Pazar gününden beri programı izleyenlerden birçok olumsuz tepki geldi. Beni telefonla arayanlar berbat programa benden daha ağır eleştirilerde bulundular. Bütün bu haklı eleştirileri iyi değerlendirmeliyiz. Velhasıl, ‘Ekmeği ekmekçiye, bir ekmekte üste vermek’ lâzım. Mahcup olmamak istiyorsak...”

(Yozgat Muhabir)