15 Mart 2010 Pazartesi

Kadın girişimciler, “çalma” üretim tesisi kuramazlar mı?

Yorum - Sürur Öztürk

“Ekonomide kadınların ayak sesleri” başlıklı yazımda, Yozgat’ta kadınların kendilerini geliştirme konusunda sergiledikleri azim ve çabalara işaret etmiştim.

İlerlemiş yaşlarına rağmen okuma yazma kurslarına katılarak cehaletlerine bizzat kendi irade ve gayretleriyle son verenlerin yanı sıra, dernekleşerek teşkilatlanan, “mikrokredi” imkânından faydalanarak kendi işini kuran bu girişimci Anadolu kadınlarının ortaya koydukları başarılara dikkat çekmiştim.

Bu gün, bu kadın girişimcilere bir teklifte bulunacağım.

Teklifim, Yozgat’taki kadın girişimcilerin bir araya gelerek bir “çalma” üretim tesisi kurmaları…

Yozgat mutfak kültürünün önemli unsurlarından birisi olan “Çalma”nın ne demek olduğunu Yozgat’taki kadınlara anlatmaya gerek yoktur elbette… Ancak, yazılarımızı “dışarıdan” okuyan okuyucularımız için, çalmanın, pekmezin kıvamının daha da koyulaştırılarak elde edilen, besin değeri yüksek bir gıda ürünü olduğunu kaydetmekle yetinelim.

“Çalma” üretimine dair teklifime geçmeden önce, altını çizmek istediğim bir husus var:

Beslenme kültürü konusunda gerek ulusal gazetelerin, gerek ulusal televizyon kanallarının, gerekse ulusal internet sitelerinin son yıllardaki yayınları sizin de dikkatinizi çekmiştir. Yıllarca yabancı menşeli ürünlere gösterilen ilgi, uzun zamandan beri yerli ürünlere doğru bir yöneliş içerisine girdi. Artık, büyük şehirlerde mahallî ürünler ve mahallî lezzetler giderek daha fazla rağbet görüyor.

Denetimsiz bir furya hâlinde de olsa, bir yandan, “alternatif tıp” denilen “bitkilerle tedavi” eğilimi toplumda giderek yaygınlaşırken, buna paralel bir şekilde, mahallî gıda ürünleri de eskiye kıyasla çok daha büyük bir talep görmeye başlıyor.

Bu açıdan düşünüldüğünde, içinde bulunduğumuz bu dönemin, Yozgat’ın mahallî mutfak ürünlerinin de pekâlâ Türkiye’nin beğenisine sunulması için fırsat olabileceğini düşünüyorum.

Girişimcilere bir fikir vermesi için somut bir örnek olarak Yozgat Muhabir’de bir haber yayınlamıştık.

Haberde özetle, Tokat’taki Mufi firmasının, “organik ürünler” kategorisinde, Yozgat mutfak kültürünün çok bilinen yemeklerinden olan madımak’ın konservesini ürettiğini, Madımak konservesinin, 900 gramlık cam kavanozlarda satışa sunulduğunu dikkate sunmuştuk.

Yozgat, neden kendi ürünlerini markalaştırıp Türkiye’nin beğenisine sunamasın?

Tokat-Zile gibi, pekmez ve “çalma” konusunda nam yapmış şehirlerimiz var ama bu Yozgat’ın da “çalma” üretmesine engel değil.

“Neden başka bir ürün değil de çalma?” diye soracak olursanız, cevabım kısa: Esasında, bu teklifi ilk dile getiren, Yozgat Valisi Sayın Amir Çiçek’ti.

Sayın Çiçek, 2 yıl önce Yozgat’ta bağcılığı geliştirmek için yaptıkları çalışmalar hakkında mahallî basına yaptığı ve ulusal basında da yer alan bir açıklamasında, şöyle söylemişti:

“Yozgat’ta üretilen yaş üzümlerin kabuk zarı çok ince olması nedeniyle içerisi net olarak görülmektedir. Şırası fazla ve oldukça da tatlıdır. Özellikle pekmez ve çalma yapılarak piyasaya sürülebilen bu üzüm türünün yeniden canlandırılması yönünde çalışmalarımız devam etmektedir. Kurulan üzüm bağlarından elde edilen üzümlerin sanayide değerlendirilmesi için pekmez ve çalma üretim tesislerinin kurulması gerekir.”

Daha sonra bu konunun ayrıntılarına girebiliriz ama ben özetle şunu söylüyorum:

Yozgat’ta pekmez, çalma gibi gıda ürünlerinin yapımında zaten bizzat emek harcayan ve bu işe yıllardır âşinâ olan Yozgatlı kadınlar, bir pekmez ve çalma üretim tesisi kurabilirler. Bu, imkânsız değil. Bu konuda, gerek devletin sunduğu kredi imkânlarından, gerekse AB fonlarından faydalanmak mümkündür diye düşünüyorum.

Ben, 2008 yılında “Pekmez ve çalma üretim tesislerinin kurulması” tavsiyesinde bulunmuş olan Sayın Valimizin, böyle bir girişime mümkün olduğunca destek vereceğine inanıyorum.

Acaba, Yozgat’taki kadın dernekleri ve kadın girişimciler, böyle bir teşebbüste bulunamazlar mı?

(surur-ozturk@hotmail.com)