22 Mart 2010 Pazartesi

Çemberimde gül oya / Güldür beni Japonya…

Yorum - Sürur Öztürk

İçinde bulunduğumuz 2010 yılı, “Türkiye’de Japonya yılı” olarak ilân edilmişti. Bu münasebetle, Türkiye’nin pek çok şehrinde renkli Japon etkinlikleri düzenleniyor.

Bu arada, son yıllarda Japonya’da özellikle Türk iğne oyalarına ve diğer elişlerine olan ilgi giderek artıyor. Ben, Yozgat Halk Eğitim Merkezi’nin Japonya’daki bu ilgiyi pekâlâ değerlendirebileceğini düşünüyorum. Üstelik Yozgat’ın bu konuda son derece önemli bazı avantajları var…

...

Geçenlerde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraklerinden birisi olan Kültür A.Ş.’de görevli genç bir arkadaşla Frankfurt Kitap Fuarı hakkında sohbet ediyorduk.

Arkadaşım, dünyanın en büyük kitap fuarı olan bu organizasyonda, birkaç Japon bayanın Kültür A.Ş. standına gelerek kendisine, Türk hanımlarının iğne oyaları tel kırma işleri hakkında kitap olup olmadığını sorduklarını söyledi.

Türk elişlerine meraklı bu Japon bayanlar, Japonya’da, Türk hanımlarının iğne oyalarına ve diğer el işlemelerine çok büyük bir rağbet olduğunu; oya, dantel, tel kırma gibi elişlerinin iyi fiyatlarla satıldığını, kendilerinin de Japonya’da bu tür elişlerinin satıldığı bir mağazaları ve bir de internet siteleri olduğunu anlatmışlar.

Arkadaşım, sorduğum sorular üzerine bana bunları naklederken, aklıma hemen, Yozgat’taki maharetli hanımların el emeği göz nuru elişleri geldi.

Artık kınalı olmasalar da, o hünerli parmaklardan rengârenk çiçekler dökülür adeta… Türk kadınının bütün estetik dehası, bir tığ, bir mekik, bir iğne, bir çember / bir kasnak, iki şiş gibi son derece basit malzemeler kullanarak, muhteşem sanat eserleri üretir de, ne yazık ki, pek azımız bu harikulade güzelliğin farkına varırız…

“Elin gâvuru”, ruh dünyasındaki karmaşıklığın bir yansıması olarak, üç-beş tane çiviyi, birkaç teneke parçasını üst üste yapıştırıp, onu da bir tuvale raptederek “modern sanatlar” maskesi altında kıymetli hâle getirir, ünlü galerilerde yüksek fiyatlarla satışa sunar da, biz hanımlarımızın yüksek bir zevkin ürünü olan elişlerine kıymet vermeyiz…

Çoğumuza göre o elişleri, hanımların “çene çalarken, “lak lak ederken” yaptıkları “bir şeyler”dir… Çoğumuz için o “bir şeyler”, sehpaların, rafların üzerinde, yastıkların yorganların kenarlarında, çekmecelerde, tahta sandıkların içinde duran örgülerden ibaret “bir şeyler”dir… Oysa o elişlerinde, Türk kadınının zihin dünyasındaki zenginliğin, soyut zekâsının / hayal gücünün, el becerisinin, ruhundaki şiirin renkleri, desenleri vardır…

Japonların Türk el oyalarına ilgisini öğrenince, bu konuya dair haberleri taradım. Gördüm ki, şaka maka değil, Japonlar bu işe ciddi ciddi merak sarmışlar…

Bir örnek:

Mizue İmai isimli bir Japon öğretmen, 15 yıl önce Türkiye’yi ziyareti sırasında Bursa Aynalı Çarşı’da görüp hayran kaldığı ipek iğne oyalarını, Japonya’da hızla gelişen bir kültür hâline getirmiş. Japonya’da “Türk iğne oyası” adı altında bu sanatı icra eden İmai, şimdiye kadar 800 öğrenci yetiştirmiş. Mizue İmai, yayınladığı 2. kitabının tanıtımı ile birlikte kendi yaptığı farklı çalışmalarla bir oya sergisi açmış. Japonya’nın başkenti Tokyo’daki Galeri Kubota’da 2009 Mayıs ayında 10 gün açık kalan sergide, Mizue İmai’nin kendisi ve öğrencilerine ait 100 özgün eser yer almış.

Mizue İmai’nin Japonya’da “Oya Derneği” anlamına gelen “Oya No Kai” isimli bir dernek kurduğu da kayıtlarda yer alan bilgiler arasında… Bu oya sevdalısı Japon kadının en büyük üzüntüsü ise neymiş biliyor musunuz?

Geçmiş yıllarda gezdiği Türk köylerinde oya işleyen kadınların büyük bir bölümünün bu işi bırakmış olmaları…

Mizue İmai, Türk kültürüne o kadar hayran kalmış ki, Japonya’da Bilgisayar Mühendisi Motoki Kuvayamagu ile evlendikten sonra, düğünün ardından eşiyle Antalya’ya tatile gelip, burada kendisi için kına gecesi düzenlemiş...

Bir başka haber:

Merkezi Tokyo’da bulunan Japon-Türk Kültür Değişim Derneği’nin Başkanı Kanji Ishimoto, Ödemiş Belediyesi’ne teklifte bulunmuş ve Ödemiş’in iğne oyaları, Japonya’da düzenlenen festivalde sergilenmiş.

Başka bir not:

Japonya Ev Tekstili Derneği Başkanı Shinichi Muramoto, “Sizin, ev tekstili konusunda bu kadar ileri konumda olduğunuzdan haberimiz yok” diyor ve Türkiye’yi daha iyi bir tanıtıma davet ediyor…

Vesaire vesaire…

Hâsılı, Japonya’da özellikle Türk iğne oyalarına ve diğer elişlerine olan ilgi giderek artıyor. Ben, Yozgat Halk Eğitim Merkezi’nin Japonya’daki bu ilgiyi pekâlâ değerlendirebileceğini düşünüyorum.

Üstelik Yozgat’ın bu konuda bazı avantajları var; çünkü Yozgat ile Japonya arasındaki iletişim kanalları açık… Bozok Üniversitesi’nde Japon Dili ve Edebiyatı Bölümü açılmış durumda.

Sayın Rektörümüz Prof. Dr. İnci Varinli, “2010 Türkiye’de Japonya Yılı”nın Ankara’daki Türk Japon Vakfı Kültür Merkezi’nde düzenlenen resmî açılış törenine katılmıştı. Rektör İnci Varinli, Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Nobuaki Tanaka’yı da ziyaret etmişti.

Dahası, Sayın Varinli Pazarlama Derneği üyesi ve Detay Yayıncılık tarafından yayınlanan “Marketlerde Pazarlama Yönetimi” isimli bir de kitabı var. Yani, Rektör Varinli, ürünlerin pazarlanması konusunda bir uzman.

Ayrıca, Japon Mimar Tatsuyo Yamamoto da, geçen sene Yozgat Valisi Amir Çiçek’in davetlisi olarak Yozgat’a gelmişti…

Görüldüğü gibi, Yozgat ile Japonya arasında yeterince iletişim kanalı var…

Acaba, Yozgat Halk Eğitim Merkezi bir girişimde bulunsa, Valilik ve Bozok Üniversitesi vasıtasıyla Japonya ile resmî temaslar kurulsa, Yozgat’ın iğne oyalarını ve tel kırma gibi diğer elişlerini Japonya’ya pazarlayamaz mıyız?

Kadın Dernekleri ve kadın girişimciler, resmî kurumlarla görüşüp Yozgat’taki maharetli hanımları organize ederek bu konuda ciddi bir teşebbüste bulunamazlar mı?

(surur-ozturk@hotmail.com)